İtalyan Marksist siyasetçi Antonio Gramsci bir keresinde şöyle demişti:
"Futbol, insan bağlılığının açık havada tezahür ettiği alandır."
İki futbol ülkesi, İspanya ve İtalya, Avrupa'daki bu sadakatin tanrılarıdır.
Bu iki futbol kralı, Avrupa Şampiyonası'nda karşı karşıya geldi.
Her maç bir bakıma eşitti.
Bu yarış özellikle Avrupa Şampiyonası'nda bir klasik haline geldi.
İspanyollar Yamal, Morata ve Williams'tan oluşan yıkıcı forvetlerine güveniyordu.
İlk yarıda öne geçtiler ve bu üçlüyü kurmaya çalıştılar.
Özellikle Morata ve Williams'a karşı çok önemli iki tehdit oluşturdular ama işe yaramadı.
Hedefi 9 atışla test ettiler.
Bunlar sonuç döndürmedi.
Bildiğiniz gibi İtalyan futbolu denildiğinde akla ilk gelen savunmadır.
Savunma futbol kültürünün temelidir.
Kalenin önüne asma kilit (Catenaccio) koyuyorlar ve golleri engelleyebiliyorlar.
Bunu ilk yarıda yaptılar.
İspanyollara ana dillerinde cevap verdiler; Geçmeyin!
Kılavuz yok!
Pele'nin yeryüzünde kıskandığı tek isim, arenadan çıkarken "boğaların boynuzları kırılmadı, kalbim yoruldu" diyen ünlü İspanyol matador El Cordebes'ti.
İspanyollar ikinci yarıya hırssız, inançsız ve cesaretsiz başladı.
Amaçları boğanın boynuzunu kırmaktı.
Asma kilidi açmaları için ön saha baskısıyla İtalyanları kendi sahalarına kapattılar.
Rakibi o kadar boğdular ki sürekli hata yapmaya zorladılar ve 55. dakikada aradaki çıkmazı kırarak öne geçtiler.
Bu futbolun ironisi.
Şu ana kadar hata yapmayan İtalyan savunması, Calafiori'nin kendi kalesine attığı golle mağlup oldu.
Ünlü İtalyan spor gazetesi "Corriera Della Sport" bir zamanlar bu kelimeyi türetmişti; Goledor.
Boğa güreşçisi ve gol kelimesinden türetilen kelime, kendi kalesine gol atan Calafiori'ye yakışıyordu.
Nico Williams'ın şutu direğe isabet etmeseydi, İtalyanlar çoktan havluyu atmış olacaktı.
İspanya çok iyi oynadığı maçı sonunda kazanmayı başardı.
Her bölgeye saldırdılar.
İtalya'ya ancak son çeyrekte nefes aldırdılar.
İtalyanlar maçın sonunda biraz toparlansa da hücumları zayıf kaldı.
Fenerbahçe Teknik Direktörü Mourinho'nun bu maçı izledikten sonra çok mutlu olduğunu düşünüyorum. Çünkü Basthuayi'yi reddeden Mourinho'nun eski öğrencisi, İspanyol milli takımının santraforu Morata'yı satın almak istediği biliniyor.
Morata bu akşam pek forma giymedi ve 77. dakikada oyundan çıktı.
İspanyol kaleci bugün iyi oynasaydı ve gol atsaydı fiyatı artacaktı ve hamlesi zor olacaktı..