İstanbul, Sarıyer’deki Yaşar Kemal Kültür Merkezi’nde “Ekosistem, İklim ve Kentsel Büyüme Perspektifinden İstanbul ve Kuzey Ormanları Çalıştayı” düzenlendi. Çalıştay, Türkiye Ormancılar Derneği, Kuzey Ormanları Derneği ve Sarıyer Belediyesi tarafından gerçekleştirildi.
'Ekosistem, İklim ve Kentsel Büyüme Perspektifinden İstanbul ve Kuzey Ormanları Çalıştayı'nda iklim krizinin, İstanbul başta tüm Marmara bölgesinde hızla süren kent ve doğa yağmasının ve buna eşlik eden denetimsiz sanayileşmenin iç içe geçmiş şekilde Kuzey Ormanları’na etkileri ele alındı.
Önümüzdeki yıllarda iklim değişikliğinin doğuracağı birçok sorundan Türkiye de doğrudan ve özellikle etkilenecek, kuraklık ve içme suyu kıtlığı gibi sorunlar daha fazla etkili olacak. Son yıllarda İstanbul başta olmak üzere tüm Marmara Bölgesinde hızla devam eden kent ve doğa yağmasının ve buna eşlik eden denetimsiz sanayileşmenin sonuçları ve tüm bu etmenlerin iç içe geçmiş şekilde Kuzey Ormanları’na olan etkileri iyice belirgin hale geldi.
Çalıştayda, etki alanı Düzce’den Bulgaristan sınırına kadar dayanmış olan İstanbul ve onu çevreleyen Kuzey Ormanları’nda yaşanan bu sorunlar bilimsel bir dille ele alındı, çözüm önerileri sunuldu ve üniversiteler, sivil toplum örgütleri, yerel ve resmi kuruluşların bu konudaki önemi ve dayanışması tartışıldı. İklim krizi döneminde İstanbul’un bir geleceği olabilmesi için ormanlık alanların ve İstanbul’un biyolojik çeşitliğinin nasıl korunması gerektiği konuşuldu.
Çalıştayın program bilgileri
Çalıştayın açılışında konuşan Türkiye Ormancılar Derneği Genel Sekreteri Metin Avşaroğlu, “1924 yılında kurulan ve Cumhuriyetle yaşıt olan Türkiye Ormancılar Derneği, ormanların korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması için bir asıra yakın zamandır mücadele etmektedir” dedi.<>
Sarıyer Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Müdürü Ali Güneş, Kuzey Ormanları’nın korunması için belediye olarak gerekenleri yapacaklarını belirtti. Kuzey Ormanları Derneği Başkanı Nuray Çolak ise, özellikle yerel seçim öncesinde adayların Kuzey Ormanları’nı kent içi parklara dönüştürme vaatlerinin olduğu bir dönemde Kuzey Ormanları’nı tartışma fırsatı buldukları için memnun olduklarını belirtti.
Çalıştay’ın ilk oturumunda konuşan, Orman Fakültesi Orman Botaniği Anabilim Dalı Başkanı ve Türkiye Ormancılar Derneği Marmara Şubesi Başkanı olan Prof. Dr. Ünal Akkemik, 142’si odunsu, yaklaşık 2500 bitkiye ev sahipliği yapan İstanbul’un, Polonya, İngiltere veya Hollanda’dan daha zengin bitki çeşitliliğine sahip olduğunu belirtti. Bu benzersiz bitkisel ve biyolojik çeşitliğinin şehrin baskısı yüzünden tehlike altında olduğunu anlattı.
Prof. Dr. Ünal Akkemik, İstanbul’un ormanlarının ve biyolojik çeşitliliğinin korunması için Belediye Başkan Adaylarına çağrıda bulundu; “artık İstanbul’un ne yatay, ne dikey büyümeye tahammülü yok” dedi. Ayrıca önemli doğa ve bitki alanlarının mutlaka korunması, buralara yönelik insan müdahalesinin en alt düzeye indirilmesi gerektiğini belirtti. Buna ek olarak, kentin yaşam kaynağı olan doğal ormanların hızla azalmasının durdurulması ve İstanbul’un biyolojik çeşitliğinin yerinde korunması gerektiğini belirtti.
Prof. Akkemik, Türkiye’nin 469 kuş türünün 301’inin İstanbul’da görüldüğünü belirterek, yeni havalimanı kuş göç yolları üzerinde olduğu için bir tehdit söz konusu dedi.
Orman Yüksek Mühendisi Abbas Şahin, İstanbul’daki orman alanlarının dağılımına dair haritaları paylaştı. 1971-2003 ve 2012 haritalarına göre, İstanbul’da yerleşim alanları artarken orman ve tarım alanları azalıyor. Kuzey Ormanları’nın %12’si ise maden, ulaşım, enerji gibi faaliyetlere ayrılmış durumda.
Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğanay Tolunay, 3. köprü ve İstanbul Havalimanı’nın çevreye verdiği zararı anlattı. Prof. Dr. Doğanay Tolunay, İstanbul’un ekolojik sorunlarını; megaprojeler, arazi kullanım değişiklikleri, taş ocakları, hızlı nüfus artışı, iklim değişikliği olarak saydı.
Prof. Dr. Doğanay Tolunay’a göre ekolojik sınırlarına ulaşmış olan İstanbul’un Anayasası niteliğindeki Çevre Düzeni Planını dikkate alan yok. Asalak bir kent haline gelmiş olan İstanbul’un büyümesini durdurmak için önlem alınmalı.
Çalıştayın ikinci oturumunda, Öğretim Üyesi Dr. Ercan Koç ve Öğretim Üyesi Dr. Çağdaş Kuşçu Şimşek, İstanbul’daki kentleşme durumunu ve Kuzey Ormanları’nın İstanbul’un iklimine etkisini anlattılar. İklim krizine karşı sulak alanların ve Kuzey Ormanları’nın mutlak olarak korunması gerektiğini belirttiler.
Çalıştayın üçüncü oturumunda Türkiye’de ormancılık politikaları ve İstanbul’un ormanları üzerine konuşan Doç. Dr. Cihan Erdönmez’in verdiği bilgilere göre, 2B olarak bilenen yasal düzenleme kapsamında İstanbul ormanlarının %7’si orman sınırlarının dışına çıkarıldı. Bu oran, Belgrad Ormanı’nın büyüklüğünün 3 katından daha fazla.
Oturumun ikinci konuşmacısı Prof. Dr. Orhan Sevgi, İstanbul Ormanlarına yapılan müdahalelerin ahlaki boyutunu ele aldı ve “doğa sorunlarının kaynağı ahlaki sorunlardır” dedi.
Çalıştayın son kısmında Kuzey Ormanları Savunması’ndan Başar Toros, Kuzey Ormanları’ndaki tehditleri ve korunması için verilen değişik mücadeleleri anlattı.
Çalıştayın sonunda, yıkımların oldukça hızlandığı, İstanbul’un taşıyabileceğinden fazla yükle karşı karşıya kaldığı belirtildi. Ote yandan son yıllarda yerellerde yaşayanların kendi yaşam alanlarına sahip çıktıkları belirlendi. Aslında köylünün geleneklerden, eskilerden gelen pratikleri ile yaşam alanlarına yapılan bir tesisin kendi hayatını nasıl değiştireceğini bildiğini; bu durumları ve etkileri asıl politika belirleyicilere anlatmak gerektiği konuşuldu.
Ayrıca Kuzey Ormanları’nın 20’ye yakın tehdit başlığından kurtulması için tümden “muhafaza ormanı” ilan edilmesine yönelik bir çalışmasının başlatılması, Çalıştayın her sene yapılması, ve talepler içeren kısa bir deklarasyonun acilen yayınlanması konuşuldu. Çalıştay raporunun özet olarak kısa süre içerisinde paylaşılması, daha sonra kitap haline getirilmesi kararlaştırıldı.
Çalıştay kapsamında; İstanbul ve Kuzey Ormanlarının bitkisel zenginliği, alanı, orman varlığı, yaşan ekolojik sorunlar, bu sorunların politik ve ahlaki boyutları, İstanbul’un kentsel gelişimi ve kent ısısının değişimi, geldiği boyutlar ile etkileri ve kuzey ormanlarının korunmasına ilişkinin verilen mücadele ile ilgili bilgiler sunulmuş ve tartışılmıştır. Sonuç olarak, tespit edilen sorunlar ve çözüm önerileri aşağıdaki iki başlık altında verilmiştir:
İSTANBUL VE KUZEY ORMANLARININ ÖNEMİ VE SORUNLAR1) İstanbul; üç imparatorluğa başkentlik yapmış, 8.500 yıllık bir tarihe sahip, tarihsel, kültürel ve ekolojik olarak üç bileşeni aynı anda barındıran dünyanın en önemli ve nadir büyük kentlerinden biridir.
2) Günümüzde; 545.000 hektar alan kaplayan İstanbul ilinde 142’si odunsu olmak üzere yaklaşık 2500 bitki çeşidi, 301 kuş, 125 kelebek, 38 memeli hayvan ve 35 kurbağa ve sürüngen türü bulunmaktadır. Bu doğal zenginlik kentin kuzeyinde ve yapılaşma tehdidi altındaki 7 Önemli Bitki Alanına (ÖBA) sıkışmış durumdadır.
3) İstanbul ili sınırları içerisinde 58 endemik bitki bulunmaktadır. Bunların tamamı insan etkisinin en az olduğu doğal alanlara sıkışmış durumdadır. Dünya ölçeğinde 270 tehlike altındaki bitkinin de 40 tanesinin en geniş yayılış alanı İstanbul’dadır. Bunların tamamının yaşam alanı daralmıştır.
4) Son yıllarda ormanlık alanlar bir rant kaynağı olarak görülmüştür. Gerçek anlamda İstanbul ili Kuzey Ormanları 260.991 hektardan 230.435 hektara gerilemiştir. Bu gerileme ile orman alanı %11,71 oranında azalmış ve 30.556 hektarlık alan; 3.havalimanı, 3.köprü, kuzey Marmara otobanı, 2B uygulamaları, okul, hastane, yol, maden ve taş-kum ocağı, su tesisleri gibi çok farklı izinlerle orman dışına çıkarılmıştır.
5) İstanbul ve Kuzey Ormanları’nda; Kuzey Marmara Otoyolu ve bağlantı yollarıyla ekosistem parçalanmıştır. Ormandaki bu parçalanma (habitat parçalanması) yaban hayatı yaşam alanlarının da parçalanmasına neden olmuş ve ekolojik bir bütünlük gerektiren ormanlar sadece birkaç yerde kalmıştır.
6) Aşırı nüfus artışı, önce tarım alanlarını sonra da ormanları tahrip etmiş ve bu tahribat giderek artmaktadır. İstanbul alan bakımından Türkiye’nin 1/147’i iken nüfusu 1/5’i kadardır. İstanbul nüfus yoğunluğunu doldur-
muştur.
7) İstanbul kentinde kişi başına düşen yeşil alan miktarı 2m2 civarındadır. Bunun da önemli bir kısmı mezarlıklar, cami ve kilise gibi ibadethanelerin bahçeleri, korular ve parklardır. Mezarlar için ayrılan yaklaşık 2m2 alan
düşünüldüğünde İstanbul’da canlının da ölünün de sahip olduğu yeşil alan 2m2’dir. Gerçek anlamda “aktif yeşil alan” ise 1m2nin altında olup canlıların sahip olduğu yeşil alan daha da düşüktür.
8) Ormanlık alanlarda yapılan ormancılık dışı uygulamalarla ilgili hazırlanan ÇED raporlarında “canlı” kavramı sadece bitki ve bazı memeli hayvanlara indirgenmiş durumdadır. Canlılar âleminin üyeleri olan mantarlar, likenler, yosunlar, böcekler gibi çok sayıda canlı grubu dikkate alınmamaktadır. Ekosistemin bütünlüğü dikkate alındığında bu son derece yanlış bir yaklaşımdır.
9) İstanbul Kuzey Ormanları’nın KMO ve bağlantı yolları yüzünden ekosistemden kopan ayrılan parçaları başta olmak üzere ormanın tüm alanları, “milli park”, “kent ormanı”, “millet bahçesi” gibi sınıandırmalarla yapılaşmaya ve insan kullanımına açılmaya çalışılmaktadır.
10) Büyük bir bölümü Kuzey Ormanları’nın içinde olmak üzere İstanbul’da 225 milyon m2 alanı kaplayan 195 adet askeri alan bulunmaktadır. Bu alanların 172 adedi (67 milyon m2) kent içinde, 23 adedi de (157 milyon
m2) Kuzey Ormanları içindedir. Askeri alanlar her ne kadar rekreasyon alanı olarak kullanılacağı ifade edilse de uygulamada birer birer yapılaşmaya açılmaktadır.
11) Hızlı kentleşme ve kent içinde artan betonlaşma, kent içi ve yakın çevresinde bir ısı adasının oluşmasına neden olmaktadır. Gökdelenlerle kesilen kuzey rüzgârları, ısı adası etkisini artırmaktadır. Isınan hava kent içerisindeki ağaçların da gelişimlerini olumsuz yönde etkilemektedir.
ÇÖZÜM ÖNERİLERİ1) İstanbul’daki nüfus artışı mutlaka durdurulmalıdır. Sanayi kademeli bir şekilde Anadolu’ya kaydırılmalı ve zaten dar bir alana sıkışmış olan tarihi kentin kimliği, daha fazla kaybettirilmemelidir. Kuzey Ormanları’nı inşaat şirketlerinin yağmasına açan ve halen Kuzey Ormanları’nın Çatalca, Kocaeli ve Sakarya kesimlerinde devam eden kuzey Marmara Otobanı derhal durdurulmalı, geri dönülmez bir doğa tahribatı yaratan tüm mega rant projeleri iptal edilmeli, İstanbul’u kuzeye taşımaya çalışan tüm projelerden vazgeçilmelidir.
2) İstanbul ve etkilediği kuzey ormanları için yeni bir “gerçek doğa projesi” hayata geçirilmelidir. Bu gerçek doğa proje ile İstanbul’un etki alanına giren ormanlık alan tümüyle “Kuzey Marmara Muhafaza Ormanı” adı altında korumaya alınmalıdır. İstanbul’a su sağlayan Düzce’den Bulgaristan sınırına kadar olan Karadeniz kıyı kuşağı boyunca uzanan ve Kuzey Ormanları ekosistemini oluşturan tüm ormanlık alanlar, 6831 Sayılı Orman Kanununun 23.Maddesi ve “Muhafaza Ormanlarının Ayrılması ve İdaresi Hakkında Yönetmelik” hükümlerine dayanarak “Kuzey Marmara Muhafaza Ormanı” olmalıdır.
İstanbul ve İstanbul’un kuzeyindeki etki alanında bulunan ormanlık alanlarda Yönetmeliğin 3. Maddesin- de belirtilen a, b, c ve d maddelerinde belirtilen gerekçeler mevcut olup bunlar içerisinde b ve d maddeleri mutlak öncelikli maddeler halindedir. Bu gerekçelerden dolayı yukarıda belirtilen ormanlık alanların sınırları kesin olarak belirlenerek “Kuzey Marmara Muhafaza Ormanı” ilan edilmeli ve Muhafaza Ormanı hükümleri kati bir şekilde uygulanmalıdır. Bu statü ile birlikte ortaya çıkacak olan kazanımlar;
a. İstanbul ve çevresinin yeşil dokusu artık daha güvenli hale gelecek, kentte yaşayan, düşünce ve inancı ne olursa olsun tüm insanların temiz havası, suyu, yaşam kalitesi bu günkü seviyesinde koruncak ve gelecek nesillere de en az bugünkü seviyede bir yeşil doku kalacaktır.
b. Yaban hayatında, kalan canlılar daha güvenli bir şekilde yaşamını sürdürecek ve mevcut duruma uyum sağlamasına yardımcı olunmuş olacaktır.
c. İstanbul’un ora ve fauna zenginliği ve bu zenginliğin daralan yaşam alanı korunmuş olacaktır.
3) İstanbul kent içerisindeki parklar, gerçek anlamda park olarak tesis edilmeli ve alan miktarı artırılmalıdır.
a. Parklarda beton yüzeyler en aza indirilmelidir.
b. Sanayi, Anadolu’ya yayılarak boşalan alanlar sadece parklara çevrilmelidir.
c. Parklarda ağaç dikimine öncelik verilmeli ve zorunlu olmadıkça budanmamalıdır.
d. Kent içinde kalan ağaçların yaşam alanları genişletilmeli gövde çevresinde en az 3m toprak alanı bırakılarak kök bölgesine su girişi
sağlanmalıdır.
e. Saksılarda ağaç dikimine kesinlikle son verilmelidir.
f. Parklarda aynı tür ağaçlar gruplar halinde dikilmeli ve yapay da olsa küçük ekosistemler yaratılmalıdır. Böylece, iklim değişikliğinin olumsuz etkileri en aza indirilmelidir.
g. Ani ve kuvvetli yağışlar giderek artmaktadır. Dere yatakları ağaçlandırılmalı ve sellere karşı, ağaçlardan oluşan yeşil doku miktarı
çoğaltılmalıdır.
h. Kent içinde kalan tüm askeri alanlar taşındıktan sonra tümüyle yeşil olan olmalı ve İstanbul’un doğal ağaçlarıyla ağaçlandırma yapılarak kent içinde doğal ortam yaratıl-
malıdır. Parklar; Emirgan Korusu, Yıldız Korusu gibi ağaçların hâkim ve serinletici etkinin yüksek olduğu şekilde planlanmalıdır. Kuzey Ormanları içinde ve sınırında kalan tüm askeri alanlar ormana iade edilmelidir.