Erdoğan, Merkez Bankası Başkanı Murat Uysal'ı gece yarısı görevden aldı, yerine Naci Ağbal'ın atadı. Habertürk yazarı Muharrem Sarıkaya, ani görev değişikliğini köşesine taşıdı.
Sarıkaya'nın konuyla ilgili yazısı şöyle:
Merkez Bankası Bakanı Murat Uysal dün gece ani bir şekilde görevinden alındı. Tarihte en kısa süre Başkanlık yapanlar arasına katıldı. Ankara’da neden alındığında ilişkin oldukça çok hikaye var. Hepsinin ortaklaştığı ortak ise, 22 Ekim’de hemen herkesi ters köşe yapan ve politika faizini %10.25’te tutan kararı. ABD seçim süreci varken ve piyasa 600 baz puan artış beklerken, en azından 400 baz puan artışın neden yapılmadığı sorgulanmış. Bir anda dövizdeki yükselişin faturası Başkan Uysal’a kesilmiş. Merkez Bankası’ndan, kabine ile yapılan müzakereler sonucu bu kararın alındığı söylenmiş olsa da bu yönde bir müzakerenin yapılmadığına ilişkin kimse sorumluluk üstlenmemiş. Fatura Uysal’a kesilmiş.
AĞBAL’IN ATANMASINDAKİ MESAJ
Yerine de eski Maliye Bakanı, eski AK Parti milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanı Naci Ağbal getirildi. Merkez Bankası’na Ağbal’ın atamasına dikkat çekenler, “Aslında bu da o faiz kararı konusunda görüş veren ama sonradan olmadığını söyleyen öteki tarafa kesilmiş fatura” yaklaşımında bulundu. Benzer aksaklıkların veya belgelenmesi olanaksız iletişim aksaklıklarının Ağbal’ın gelmesiyle yaşanmasının olanaksızlaşacağına da vurgu yapıldı… Burada dikkat çekilen nokta, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ile halef selef olan Ağbal’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından da çok tutulan bir isim olması. Devlet ciddiyetiyle tanınan, çalışkan ve dürüstlüğüyle bilinen Ağbal’ın Merkez Bankası Başkanlığı görevinde çok daha gerçekçi tutum alacağına vurgu yapılıyor.
FONKSİYONEL BAĞIMSIZLIK
Son iki Başkan’da yaşanan dış müdahalelerin ağırlığının ortadan kaldırılacağının da altı çiziliyor. “Gerçekle erken yüzleşmemizi sağlar, kırıp dökmeden sessizce yönetir” saptaması da kayda geçiriliyor… Şurası açık ki Merkez Bankası, giden Başkan’ın da kayda geçirdiği gibi “araç bağımsızlığı” içinde hareket eder. “Fonksiyonel bağımsızlık” olarak da anılan bu özelliği ile Merkez Bankası, nihai hedefine ulaşmak için kullanacağı para politikası araçlarını ve yöntemlerini, kabinenin veya bir başka otoritenin onayına gerek duymadan serbestçe seçer. Son iki Başkan seçemedi mi; yoksa seçmeyi yeltendiği için veya bir başka otoriteye uyduğundan mı gitti tartışılır. Ama tanıdığım Ağbal, hepsinin ötesinde bir davranış sergiler, doğru bildiğini söylemekten de kaçınmaz… Ama bunu da arenada yapmaz, “kol kırılır yen içinde kalır” düsturu içinde hayata geçirir.