Değerli ABC okuyucuları, bugün sizlerle geçtiğimiz hafta ulusal maç sonrası gündeme gelen 2 konuyu paylaşmak istiyorum..
1- Türkiye - İsveç maçı öncesi seramonide yer alan türbanlı küçük kız çocuklarından söz etmiş ve "yeni milli maç konsepti mi" diye sormuştum..Sonradan öğrendim ki, meğerse bu kızlar Suriyeliymiş ve onların sahada olduğu esnada tribünlerde ÖSO pankartı açılmış..
Eğer bu bilgi doğruysa durumu çok daha sakıncalı bulduğumu belirtmeliyim. Niye; ÖSO'nun açılımı Özgür Suriye Ordusu'dur, bayrakları bile değişiktir. Beşar Esad rejimini yıkmak için kurulmuş silahlı bir örgüttür. Bu amaçla yaptıkları eylemlerde gerektiğinde El Nusra ve hatta IŞİD ile birlikte hareket etmekten kaçınmamışlardır..
Bazılarınızın 'Eeee, ne var bunda' dediğinizi duyar gibiyim.. Şu var; spor karşılaşmaları, üstelik, ulusal maçımız böylesine derinliğinde terör yatan siyasi, ideolojik gösterilere alet edilemez. Buna kim izin verdi? Futbol federasyonu nasıl böyle bir aymazlığa düştü? Yoksa iktidarın başından beri yanlış yaptığı Suriye politikasını artık sahalarımızda da mı göreceğiz?
Biraz empati yapalım dilerseniz; Salı akşamı Avusturya' da maçımız var. Varsayalım maç öncesi seramonide Avusturya takımının önünde boynunda "poşu" taşıyan erkek çocuklar ve tribünde PKK pankartları var.. Ülke olarak tepkimiz ne olur, bu örnek yeter herhalde. Ayrıca konunun FIFA'dan gelebilecek ceza boyutu da var..
2- Ulusal Takımımızın formalarının rengi ve şekli de tartışıldı geçtiğimiz hafta. Doğrusunu söyleyeyim, benim de hoşuma gitmedi. Naçizane önerim şu, formaların rengi hacı yeşili olmalı, kalbin üstündeki logo da beyaz üç hilal, arkasında ise Osmanlı tuğrası yer almalı. Alt kısım da beyaz "evliya donu" olursa tasarım tamamdır..
Bu takımın bir de yüksek volümlü mehter marşı eşliğinde sahaya çıktığını gözlerinizde canlandırın, breh breh! Avusturya gavuru maç sonrası Viyana' nın anahtarını padişahımıza teslim etmezse ben de bir şey bilmiyorum!
Osmanlı Milli Takımımıza(!) salı gecesi 3. Viyana Kuşatması öncesi "Gazanız Mübarek Olsun" diyorum..