İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, geçtiğimiz günlerde açıklanan "Kamuda Tasarruf Paketi"ne tepki gösterdi. "Kamuda tasarruf paketine ilk olarak memur servislerinden başlayan iktidar ve ilgili bakanlarını bu büyük vizyonlarından dolayı tebrik ediyorum" diyen Dervişoğlu, "Eğer kamuda tasarruf konusunda ciddi iseniz, önce kamuda israf ile sembolleşmiş, günlük harcaması 20 milyonun üstüne çıkmış olan Cumhurbaşkanlığı sarayının bütçesini sınırlayın." şeklinde konuştu.
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, kamuda tasarruf paketi, yeni anayasa tartışmaları ve 9. yargı paketine tepki gösterdi. Dervişoğlu, AKP'nin gündemindeki yeni anayasa çalışmalarına destek olmayacaklarını vurgulayarak, "Miadı dolmuş bu hükümete can suyu olacak ve tek adam rejimini tahkim edecek her türlü anayasa değişikliğinin karşısında duracağız." ifadelerini kullandı.
Konuşmasında öne çıkan noktalar şu şekildeydi:
"Yargıda reform paketi adı altında esas olarak da etki ajanı yasası olarak anılan yeni bir gestapo yasasıyla karşımıza çıkıyor. Sayın Erdoğan'ın ayrıştırarak tanzim etmeye çalıştığı siyaset kurumu dilediğinde gerdiği dilediğinde yumuşattığı bir oyun hamuru değildir. Türkiye'de siyaset kurumu iktidarın iktidar olmak muhalefetin muhalefette kalmaktan mutluluk duyduğu bir durumdadır.
İYİ Parti'nin yeni anayasayla ilgili duruşu son derece nettir. Biz artık miadı dolmuş bu hükümete can suyu olacak ve tek adam rejimini tahkim edecek her türlü anayasa değişikliğine karşı duracağız. 2024 senesinde Erdoğan'ın bir kez daha aday olabilsin diye tek adam sisteminin raf ömrünü uzatan hiçbir anayasa değişikliğini onaylamayacağız.
Yargı Paketinde dillerinin altında ne varmış, gelin hep birlikte görelim;
Buraya 'devletin güvenliği' yerine 'iktidardakilerin güvenliği' yazdığınızda örneğin daha anlaşılır hale gelecektir.
Erdoğan'ın Büyük Ortadoğu Projesinin büyüsüne kapıldığı dönem yaşanmış olanları sorarsak hangi sıfatla alınacağız endişesine kapıldım. Teslim alamadığımız F-35'ler için ödenen milyarlarca doların akıbetini sorduğumuzda ya da S-400'lerin akıbetini sorduğumuzda hangi kapsamda bir suç işlemiz olacağız? Varlık Fonu'na devredilen kamu şirketinde ne olup bittiğini sorduğumuzda acaba kimlerin yarar ya da zararına bir harekette bulunmuş olacağız. Cemaat, finansal mali toplumsal ilişkilerin içine girerse bir paralel yapı kurarsa biz de bunu araştırırsak yasa kimin aleyhine girecektir?
Yasada öyle bir ibare var ki, son derece garip. "Türkiye’de bulunan yabancılar hakkında Araştırma yapan veya yaptıranlar hakkında hapis cezası…" geliyormuş. En çok da onu merak ediyorum: Türkiye’de ne olduğunu bilmediğimiz, kim oldukları hakkında en ufak bir fikrimizin bulunmadığı, nereden geldikleri belli olmayan kaçak göçmenlerin, kaç kişi olduklarını, bunların ne amaçla bu ülkede tutulduklarını, terörist faaliyetlerin içinde olup olmadıklarını ya da başka ülkeler adına bir takım ajandaların aparatı maşası olup olmadıklarını sorgularsak devletin hangi iç veya dış siyasal yararı aleyhine hareket etmiş olacağız?
Bu nasıl bir düzenlemedir Allah aşkına? Siz mi bu ülkeye normalleşme getireceksiniz? Siz mi yargıda reform yapacaksınız? Siz mi sivil anayasa yapacaksınız? Kusura bakmayın fakat şapkayı önünüze koyup bir düşünün. Adalet sistemini ve duygusunu ne hale getirdiğinize bakın.
"Daha senin Yargıtay’ın, Anayasa Mahkemesini tanımıyor"
Daha senin Yargıtay’ın, Anayasa Mahkemesini tanımıyor. Partizanlıktan, hizipçilikten, çekişmeden başını kaldırıp da kendine başkan seçmekte zorlanıyor. Böyle bir iktidarın var ise işte böyle bir Yargıtay’ın olur. Böyle bir Yargıtay’ın var ise böyle bir yargın olur. Böyle bir yargın var ise böyle bir adaletin olur.