İyi Partili Türkkan’dan RTÜK’e TELE1 tepkisi: Can Ataklı o gün hukuki hakkını kullanarak ekrana çıksa…

İyi Parti Meclis Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan, RTÜK'ün cezalarda eşitlik ilkesini ihlal ettiğini söyleyerek, "Tele 1’de yayınlanan Can Ataklı’nın sabah programına da kimi yorumlarından ötürü program durdurma cezası...

İyi Parti Meclis Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan, RTÜK'ün cezalarda eşitlik ilkesini ihlal ettiğini söyleyerek, "Tele 1’de yayınlanan Can Ataklı’nın sabah programına da kimi yorumlarından ötürü program durdurma cezası verildi. Karara itiraz edildi, mahkeme yürütmeyi durdurma kararı verdi, ancak RTÜK, “Karar postada, henüz elime gelmedi” pişkinliğiyle cezayı uyguladı. Can Ataklı o gün hukuki hakkını kullanarak ekrana çıksa bu sefer kanalın lisansını iptal edecekler. Bu kanallara büyük bir heves ve azim ile işlettiğiniz 6112 sayılı kanun, sıra AKİT TV ve yandaş ÜLKE TV’ye gelince neden işletilmiyor? Çünkü işinize gelmiyor" dedi.

İyi Parti Meclis Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan, gündeme dair açıklamalarda bulundu.

Türkkan, RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin'in sözlerini eleştirerek, "RTÜK devletin kurumu mudur? Yoksa Saray’ın ekran bekçisi midir? RTÜK, cezalarda eşitlik ilkesini ihlal eden, adeta bir sansür merkezine dönüşmüş bir kuruldur" ifadelerini kullandı.

Türkkan’ın açıklamaları şu şekilde:

Radyo Televizyon Üst Kurulu neden var? Ya da soruyu şöyle sorayım Radyo Televizyon Üst Kurulu neye dayanarak görev yapar?

6112 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri hakkında kanunun 37.Maddesi’nde Üst Kurulun görev ve yetkileri arasında “Yayın hizmetleri alanında ifade ve haber alma özgürlüğünün, düşünce çeşitliliğinin,…kamu menfaatinin korunması amacıyla gerekli tedbirleri” almak yazar.

RTÜK yayınları denetlemek ve düzenlemek için vardır. Her kurum gibi Anayasa’ya ve kanunlara dayanarak görev yapar. Daha doğrusu yapması gerekir. En azından biz bu soruların cevaplarını böyle biliyoruz. Peki günlerdir bir RTÜK tartışmasıdır neden gidiyor? Daha doğrusu öznesi RTÜK Başkanı olan bir tartışma. Bu ülkede Anayasa’ya aykırı davranan, bu ülkede kanunları uygulamayan, daha doğrusu işine geldiği gibi uygulayan, görevini yapmayan, hukuk tanımayan RTÜK Başkanı olduğu için Türkiye’de bir RTÜK tartışmasıdır gidiyor günlerdir.

"BU REZALET KARŞISINDA NASIL TEPKİSİZ KALIRIZ"

Bir televizyon kanalında akademisyen sıfatı ile adamın biri çıkıyor, 12-17 yaşındaki kız çocuklarının vücutlarının mükemmel olduğunu, çocuk doğurmak için ideal yaşlar olduğunu söylüyor. Sapıkça görüşlerini, belki de zihninin bir yerlerinde olan ahlaksızca arzularını ekranlarda söylemekten çekinmiyor. Hepimizin kız çocuğu var, kız kardeşi var bu rezalet karşısında nasıl tepkisiz kalabiliriz? Ama tepkisiz kalanlar da var. Hem de esas tepki vermesi gereken, kurumun başında olan, kendisi de iki çocuk babası RTÜK Başkanı.

Bir insan olarak, bir baba olarak tepki verdi mi bilmiyoruz, işin burası bizi çok da ilgilendirmiyor. Bizi ilgilendiren kısmı kurulun başındaki kişi olarak bu hastalıklı beynin herkese açık bir televizyon kanalında söyledikleri karşısında ne yaptığı. Susuyor, hala susuyor. Bunun nedeni İktidar’ın borazanı olan bir kanalda, AKİT TV’de bunların konuşulması mı? Bu yüzden mi susuyor RTÜK Başkanı?

Anayasa’nın 41. Maddesi’nde “Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır.” diyor. Bu mu tedbir almak, Anayasa’ya aykırı davrananlara hiçbir şey yapmamak mı? RTÜK Başkanı bunları görmüyor diyelim. Peki 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 215.maddesi ne diyor? Çocuk istismarı suçunu övmek ve özendirmek suçtur.

Yine TCK 105.Madde’de ifade edilen elektronik haberleşme araçlarının sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle taciz suçu çocuklara karşı basın yoluyla işleniyor. Yani bu yayında düpedüz suç işlenmiştir. O zaman savcılar neden gereğini yapmıyor?

Yayınları düzenlemek ve denetlemek ile görevli bir kurulun başında bir kişinin iki dudağından çıkacak söze göre hareket etmeye hazır, hukuk dinlemeyen bir Başkan oldukça daha çok görürüz bu örnekleri. İşte bir örnek daha. Sevda Noyan denen bir kadın, “15 Temmuz kursağımızda kaldı, istediklerimizi yapamadık” dedi. Komşularını tehdit etti, onları öldürmeyi düşündüğünü söyledi ve bunu ekranda ilan etti: “Ayaklarını denk alsınlar benim listem hazır.” Yani canlı yayında aleni bir şekilde yapılan katliam çağrısı ile karşı karşıyayız. Hem tehdit, hem de halkı kin ve nefrete tahrik etme. Bunların ikisi de Türk Ceza Kanunu’na göre suç.

"RTÜK BAŞKANI DA SUÇ İŞLİYOR"

Suç işleyen sadece bu sözleri söyleyen ve onu ekrana çıkaranlar mı? Hayır. RTÜK Başkanı da suç işliyor. Yasalara aykırı bu konuşmaya ceza vermeyen; bununla da yetinmeyip ceza verilmesini isteyenleri de adeta “darbeci” olarak hedef göstermek de suçtur. RTÜK Başkanı, Noyan hakkında soruşturma açılmasını isteyenleri darbeci olarak nitelendirmiş ve bir başka suça daha imza atmıştır. Adeta Partili RTÜK Başkanı olarak davranmıştır. Her ne kadar birkaç gün sonra geri vites yaparak “Gelecek rapora göre ilk toplantıda gereğini yapacağız” dese bile bu onun genel tavrını ve tutumunu, olaya bakış açısını değiştirmeye yetmez.

Tepkilerin sesi yükselmeseydi konuyu kurul gündemine getirmeyecektiniz bile. Hani çok büyütülecek bir şey değildi? Ne oldu da fikriniz değişti Sayın RTÜK Başkanı? Kurul gündemine gelecek olan rapor ile alınacak kararın yine tepkileri dindirmeye, göz boyamaya yönelik olacağına eminiz. Bir taraftan talimat ile iş yapmam diyeceksiniz, bir yandan da “Sayın Cumhurbaşkanı’nın iki dudağından çıkan benim için emirdir” açıklaması yapacaksınız. Sizin bu görevi usulüne uygun yaptığınıza, gerçekçi olduğunuza kim inanır? RTÜK, gerçeği aktaran, doğruları söyleyen, reytingi yüksek kanallara ceza keserek onları susturmaya çalışıyor. Yandaş kanallara gelince gözlerini ve kulaklarını kapatıyor.

Örnek mi? Fatih Portakal ile FOX Ana Haber’in 30 ve 31 Mart ile 1 Nisan’daki yayınlarında yapılan yorumların toplumu kin ve düşmanlığa sevk edildiğine hükmedilirken ‘‘İlker Karagöz İle Çalar Saat’’ programı ise yayınladığı ‘‘Ekmek kuyruğunda kavga” haberinin gerçeklikle ilgisi olmadığı gerekçesiyle cezalandırıldı.

"6112 SAYILI KANUN, SIRA AKİT TV VE YANDAŞ ÜLKE TV’YE GELİNCE NEDEN İŞLETİLMİYOR?"

“Ekmek kuyruğunda kavga’’ haberine üst limitten idari para cezası müeyyidesi uygulayan RTÜK, Portakal’ın yaptığı yorumların 6112 sayılı Kanun'un 8.Maddesi’nin 1.fıkrasının b bendinde yer alan "Yayın hizmetleri, …Irk, dil, din, cinsiyet, sınıf, bölge ve mezhep farkı gözeterek toplumu kin ve düşmanlığa tahrik edemez veya toplumda nefret duyguları oluşturamaz’’ hükmünü ihlal ettiği iddiası ile FOX TV'ye üst limitten idari yaptırım ve 3 kez program durdurma cezasına karar verdi.

Tele 1’de yayınlanan Can Ataklı’nın sabah programına da kimi yorumlarından ötürü program durdurma cezası verildi. Karara itiraz edildi, mahkeme yürütmeyi durdurma kararı verdi, ancak RTÜK, “Karar postada, henüz elime gelmedi” pişkinliğiyle cezayı uyguladı. Can Ataklı o gün hukuki hakkını kullanarak ekrana çıksa bu sefer kanalın lisansını iptal edecekler. Bu kanallara büyük bir heves ve azim ile işlettiğiniz 6112 sayılı kanun, sıra AKİT TV ve yandaş ÜLKE TV’ye gelince neden işletilmiyor? Çünkü işinize gelmiyor.

Peki; Ortak güvenimize sahip, Türkiye’de herkese eşit mesafede, adil hakemlik yapacağına inandığımız bir kurum var mı Türkiye’de? Yok Göstermelik veya kağıt üzerinde değil; fiilen, pratik olarak bu işlevi yapan bir kurum? Yok. Barika-i Hakikat, müsaademe-i efkardan doğar, yani fikirlerin çatışmasından hakikat güneşi doğar. Yok değil mi? Herkesi dinleyen, eleştiriye açık, ötekileştirmeyen hiçbir kurum artık maalesef yok. Ve maalesef kutuplaşma, devletin tüm kurumlarında olduğu gibi RTÜK’e de sirayet etmiş vaziyette. İktidar, kalan bir avuç bağımsız medya kurumunu, televizyon programını ya da haber spikerini virüs olarak görüyor.

RTÜK kendi asıl sorumluluklarını bir kenara koyarak, güya kendince virüs temizliği yaparak, özgür basını susturmaya çalışıyor. Bunu yaparken de bir yandan yandaş medya denen, ötekileştiren, toplumun sinir uçlarıyla oynayan, tek varlığı algı operasyonu olan kanal ve programlara kol kanat açıyor, bir sonraki hadsiz seviyeleri için onlara cesaret aşılıyor.

RTÜK DEVLETİN KURUMU MUDUR? YOKSA SARAY’IN EKRAN BEKÇİSİ MİDİR?

RTÜK devletin kurumu mudur? Yoksa Saray’ın ekran bekçisi midir? RTÜK, cezalarda eşitlik ilkesini ihlal eden, adeta bir sansür merkezine dönüşmüş bir kuruldur. Toplumun kendisinden beklediğini yapmayan RTÜK, nefret söylemlerini, suç teşkil eden, şiddeti körükleyen yayınları engellememekte, toplumun haber alabileceği kanalları cezalandırmaktadır. Yaptığı demokrasiye de aykırıdır. Ve üzülerek söylüyorum, bu süreç böyle devam ederse Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nda bundan sonra diğer partilerin temsilci bulundurmalarının da hiçbir anlamı kalmayacak.

Demokrasi’nin olmadığı, İktidar’ın sesi haline gelen, partili bir Başkan’ın olduğu kurumda farklı partilerden temsilciler olsa ne olur olmasa ne olur? Talimat ile hareket eden, tüm kanalları eski komünist Rusya’nın resmî TASS ajansına çevirme niyetinde olan ve sorumluluklarını yerine getirmeyen RTÜK Başkanı bilsin ki adalet bir gün kaçtığı sorumluluklarını hatırlatacak, gereğini yapacaktır.

19 Mayıs dolayısıyla İYİ Parti olarak bir reklam filmi hazırladık. 12 ayrı televizyon kanalında yayınlandı. Bu kanallar arasında CNN Türk ve kanal D televizyonları da vardı. Hiçbir siyasi mesaj barındırmayan bu reklam filmimiz Demirören grubunun hukuki onayından geçmedi. Bir reklam filmi ile alakalı hukuki onayın ne olduğunu ben anlayamadım. Demirören grubuna sormak istiyorum nasıl bir hukuk servisiniz var ki; Türk milletiyle aynı gemide değiller. Siz kimlerin kayığına bindiniz. Türk milletinden para alıyorsunuz, Türk milletine yayın yapıyorsunuz Türk milletinin ortak değerlerini sakıncalı gören bir hukuk servisiniz var.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.