Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, CHP listelerinden seçime girmelerine ilişkin “pişmanlık” içeren ifadeler kullandı: “En son tercihim seçime CHP listelerinden girmekti. 3 parti gelin birlikte girelim dedim. İYİ Parti'ye teklif götürdüm. Bu sağ seçmen CHP'ye oy vermez, beraber olalım dedim. İYİ Parti'ye de Sayın Akşener'e de söyledim. Partilerimiz arasında görüşmeler oldu. Üçlü, DEVA, Saadet, Gelecek olmayınca İYİ Parti ile de konuştum. Sonra Saadet ile sonra tekrar konuştuk. Bütün yolları denedik. Sonra kimse dönüp de bizim oportünist bir tavır sergilediğimizi iddia edemez.”
Bu konunun tarafı İYİ Parti ne diyor?
Davutoğlu'nun “İYİ Parti'ye teklif götürdüm” açıklamasını Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu'ya sordum. Yanıtı “Evet görüştük” oldu ama daha sonrasında yaptığı tespitler bazı tartışmaları yeniden beraberinde getirecek gibi. Neden mi? Çünkü; İYİ Parti'nin “savunmadan taarruza” geçtiğini anlıyorum. Parti kurmayları “kazanacak aday” tartışmasında haklı olduklarını ve Türkiye'nin 15 Mayıs sabahı başka bir iktidara uyanma şansının heba edildiğini düşünüyorlar.
“AKŞENER'İN KAYGILARI DİKKATE ALINSAYDI…”
İYİ Parti Sözcüsü ve Akşener'in en yakınındaki isim Prof. Zorlu şu değerlendirmeleri yaptı:
DAVUTOĞLU'YLA GÖRÜŞME OLDU: “Evet o dönemde böyle bir konuda görüşme oldu. Biz o dönemde iki önemli şeye odaklanmıştık. Biri elbette cumhurbaşkanlığı seçimine kazanacağımız bir adayla girmek. Bu aslında ülkedeki tüm siyaset dengesini değişim yönünde etkileyecek nihai zemindi. İkincisi de partimizin varlığını ve kurumsal kimliğini ülkemizin her noktasında olabildiğince temsilini sağlayabilmekti. Zaten iyi irdelenirse ikisi bir bütün. Zira bizim varlık sebeplerimizden biri milletimizi sıkıştığı bu kıskaçtan kurtarabilmek.”
AKŞENER'İN UYARISI DİKKATE ALINSAYDI: “CHP ve İYİ Parti arasında kurulan ittifakın temelinde de bu vardı. Sonra altılı masa meydana geldi. Genel başkanımız altılı masanın kurulmasından itibaren ülkedeki değişimin gerçekleşmesi için büyük bir çaba ve fedakarlık gösterdi. Hatta masanın genişlemesi için de önerimiz oldu. Eğer onun uyarı ve kaygıları dikkate alınsaydı bugün cumhurbaşkanlığı seçimini ve hatta ilk turda kazanmıştık. Mecliste de çoğunluğu elde etmiştik.”
“NEYMİŞ ‘KAZANACAK ADAY' DEMİŞİZ”
Kürşad Zorlu'nun atıfta bulunduğu bir altılı masa metni var. O metnin tarihi 26 Ocak. 11'inci buluşma sonrasında yayımlanan bildiride şu ifade kullanılmıştı: “Cumhurbaşkanı adayını belirleme konusunda altı siyasi partinin istişare, uzlaşı ve halkın tercihlerini yansıtacak şekilde çalıştığını buradan duyurmak isteriz.” Zorlu da “kazanacak aday” ve “halkın iradesi”ne atıf yaptı:
TARAFGİR YORUMCULAR: “Bizim bildiri metinlerine koydurduğumuz halkın iradesi ve uzlaşma esas alınsaydı bugün bambaşka bir Türkiye'ye uyanacaktık. Hatırlayın o süreçleri, parlamenter sistemin sembol noktası başbakanlığa talip olarak TBMM'de en yüksek sayıya ulaşabilmeyi ve ona göre de kendi adaylarıyla seçime girebilmenin hedefini milletimizin önünü koydu. Maalesef bazı yorumcuların tarafgirliği gözlerini karartmış. “Neymiş efendim, biz ‘kazanacak aday' demişiz. O günlerde kamuoyunu nasıl yanlış yönlendirdilerse şimdi de aynı halktan kopuk değerlendirmelerine devam ediyorlar.
GÖRMEK İSTEMEDİKLERİ MİLLETİN ÇAĞRISIYDI: “Görmek istemedikleri şey o süreçte bizim sesimizin ve sözümüzün milletimizin kaygısı ve çağrısı olduğu idi. Türkiye'yi 1,5 yılda 2 defa karış karış gezen bir liderden bahsediyoruz. Evet! Milletvekili seçimlerinde kendi listelerimizle girme meselesi de bu duruşumuzun bir tezahürü idi. İktidarı hedefleyen bir siyasi parti olarak biz o süreçte kendi logomuzla ve adaylarımızla Türkiye genelinde milletimizin karşısına çıkabilmenin çabasında olduk. Sadece 16 ilin 9'unda biz CHP listelerinde 7'sinde de onlar İYİ Parti listelerinde yer aldılar. Şimdi elbette geçmişin muhasebesini yapıyoruz, yapmalıyız da. Artık önümüzde bir yerel seçim var. Ve en önemli görevimiz milletimizin verdiği mesajı iyi kavramak ve Türkiye'yi merkezimize alarak İYİ Parti'yi bunca artan sorunun çözüm merkezi yapabilmektir.”