Ancak şu bir gerçek ki bir yerde gizli servis ajanı denildiğinde şüphesiz herkesin aklına ilk olarak James Bond gelir. Zihinlerimize oturmuş olan bu M16 ajanı her zaman majesteleri ve Birleşik Krallık’ın hizmetindedir. Bu değerler için gözünü bile kırmadan öldürür ve gerekirse ölür. Tüm bunların yanı sıra zekidir, yakışıklı ve karizmatiktir; oldukça iyi giyinir, iyi silah kullanır ve iyi dövüşür. Daha da önemlisi çok iyi araba kullanır. Ama bu araba kesinlikle V12 gibi güçlü bir motora sahip hızlı ve son derece pahalı bir Aston Martin olmadır. Aksi bir ihtimal düşünülemez.
Tüm dünyada merakla ve büyük bir hayranlıkla takip edilen bu kült film serisinin merakla beklenen 25. filmi beş yıl aranın ardından 2020 yılında gelecek. James Bond’u ise dört filmdir olduğu gibi İngiliz aktör Daniel Craig canlandıracak ve tahminen bu onun son görevi olacak. Başarılı aktör Daniel Craig için jübile niteliğinde olacak beşinci ve son film aynı zamanda ona çok farklı bir deneyim de yaşatacak. Çünkü Craig, bu kez 430 beygir gücündeki DB10’un ya da 510 beygirlik DBS V12’nin direksiyonuna oturmayacak. Bunların yerine elektrikli bir Aston Martin’in direksiyonuna geçecek.
İngiliz basını geçtiğimiz gün James Bond’un da yeşile döndüğünü açıkladı. Zaten İngiliz lüks otomobil üreticisi Aston Martin 155 model ile sınırlı bir üretime sahip olacak bu özel modele çok önceden onay vermişti.
Birim maliyeti 250.000 Sterlin330.000 dolar olan Rapide E electric GT-supersaloon, performans açısından markanın V12 benzinli motorlu türevlerini aratmayacak. Bu elektrikli canavar, 65khw kapasiteye sahip 800 voltluk bir batarya ile beslenen iki elektrik motoru ile 602 beygir güç ve 701 lb ft tork üretiyor. Xtract trafından geliştirilen şanzıman ise torku kusursuzca tekerleklere dağıtıyor. Tüm bu kombinasyon sonucunda ise 0-100 km hıza sadece dört saniyede çıkmak ve maksimum 250 km/s hızı görmek mümkün olacak.
Buraya kadar tamam bu model James Bond’un işini rahatlıkla görür. Ancak işin dahası var. Aston Martin Rapide E, tek bir şarjda 200 mil yani yaklaşık 320 km yol gidebiliyor. Yani Bond’un 200 milden sonra aracını şarj edecek bir yer bulması gerekiyor. Ajan 007 mermilerin havada uçuştuğu bunca aksiyonun arasında buna vakit bulabilir ve aracını 1 saat kadar şarj edebilir mi bilemeyiz. Tabii yarı yolda kalmadan etse iyi olur.
Her şeyin bir bedeli var. V12’yi bırakıp elektrikli otomobile geçmenin de. Ancak her ne olursa olsun bu çevreci model hem Aston Martin hem de James Bond film serisi için gerçek bir değişim. Bu örnek bizlere artık elektriğin hiç beklenmeyen alanlara dahi girebildiğini çok net bir biçimde gösteriyor.
En yüksek iMDb puanına sahip Türk filmleri