İstanbul’un simgelerinden biri olan Kadıköy'ün önceki Belediye Başkanı CHP’li Aykurt Nuhoğlu, “Çatlağın Arkası” adlı bir kitap yazdı. Kitabında, 2014 ile 2019 yılları arasında yürüttüğü belediye başkanlığı görevi ile siyasette karşılaştığı olayları, tecrübeleri anlatan Nuhoğlu BirGün’ün sorularını yanıtladı.
CHP’deki tartışmalardan yolsuzluklara ve kent suçlarına kadar birçok konuya değinen Nuhoğlu kitabı Yazılama Yayınevi’nden çıktı.
Türkiye’de siyasetçi, belediye, ihale gibi kelimeler insanlarda neden yolsuzluğu çağrıştırıyor? Bizim ülkemiz neden yolsuzluğun had safhaya çıktığı bir ülke?
Ben kitabımı beş yılda yazdım. Yaşadıklarımı, deneyimlerimi aktarmak istedim. Siyasette gördüğüm olumsuzlukların düzeltilmesi için nelerin yapılabileceğini anlatmak istedim. Aslında yolsuzluk başta olmak üzere sorunların çözümü var.
Ülkemizde yolsuzluk yeni değil. Falih Rıfkı Atay, kitabında Cumhuriyetin ilk yıllarında da milletvekillerinin iş takibi yaptığını, yolsuzlukların olduğunu anlatıyor. Siyasetin kamu kaynaklarını elinde tutması, dağıtması, insanların çalışmadan para kazanmasının önünü açıyor. Bunu önlemenin yolu şu anda yok gibi gösterilse de bal tutan parmağını yalar dense de bunlar bu düzenin bir uydurmacası. Basın ele geçirildikten sonra yolsuzlukların önü daha da açıldı. Toplum uyutuluyor ve yolsuzluk devam ediyor.
Özellikle 2000’den sonra, hatta 1989’dan sonra sosyal demokratlar da yolsuzlukla tanıştı. 2000’den sonra da bu iş arttı.
BİRLİKTE HAREKET EDİLMİŞ
Kitabınızda konu imar rantı olduğunda iktidar partisi ile muhalefetin meclis üyelerinin iş birliği yaptığını anlatmışsınız.
Yolsuzluk tek başına yapılmıyor. 3-4-5 hatta 6-7 dönem meclis üyesi olanlar var. İş çevreleri, müteahhitler ile yapılıyor. Kadıköy’de birçok projeye kimse doğrudur diyemez. Peki bunlar nasıl yapılıyor? İBB ile Kadıköy Belediyesi’nin uzlaşması ile bu projeler inşa edilebilirdi. Geçmişte Kadıköy farklı İBB farklı bir partideydi. Demek ki konu imar rantı olunca birlikte hareket etmişler.
Kitabınızda “Belediyeyi borç yüküyle aldığınızı, borcu bitirip kasasında da para bulunduğunu” söylediğiniz takdir edilmediğinizi hatta bunun size karşı kullanıldığını anlatmışsınız.
İlk geldiğimiz bütçeye baktık. Alımlar gerçekten piyasa şartlarında mı diye baktık. Zannediyorum 50 veya 60 torba çimento alınacaktı, önüme belge geldi, imzalar mısınız? dediler “Kaç lira çimento?” dedim. 15 TL gibi bir şey söylediler. Dedim ki “Bunu altında neden başka teklif yok?” Sordum bir yere 9 TL gibi bir rakam söylediler. Belediyenin müdürüne “Neden böyle yaptın? Diye sorduğumda “Ne olacak ki” dedi. Burada çimento yüzde 50 gibi bir fiyat fazlasıyla alınacaktı. Yıl bazında da bu milyonlarca lira demek. Sonra bu sistemi değiştirdim her iş için üç teklif alacaksınız dedim.
Neyse bütçede paramız var diye “kasasında para olan belediye kötü belediye, kasasında para olan iş yapmıyor” dediler. Fakat bizim kadar iş yapan yoktu bu kadar da iddialıyım. Bu da ağrıma gidiyor. Biri belediye başkanı olmak istiyorsa birilerinin karşısında önünü iliklediği için olmamalı. Vatandaş istediği için olmalı.
GENÇLER KIZGIN
Son genel seçimleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Siyasette insanlar uzun süre kalmamalı. İki, bilemedin üç dönem genel başkanlık yapanlar, başarılı olsalar dahi gitmeliler. CHP kurultaya gidiyor. Özellikle genç seçmenlerimiz bu kurultayı son seçimlerin kızgınlığı ve kırgınlığı ile izliyor. “Doğru adayı belirlemediniz. Doğru politika belirlemediğiniz için, doğru önderlik yapmadığınız için seçimi kaybettirdiniz. Laik, demokratik ve çağdaş bir Türkiye’de yaşamak istiyoruz ama siz bunu tehlikeye attınız” diye kızıyorlar.
CHP kuruluş felsefesine uygun, halktan, emekten yana olup, parti programına uygun insanları bir araya getirip karar süreçlerine de insanları katarsa bu toplum tarafından da sıcak karşılanır. Toplum güven duyar ve parti iktidar olur. Parti yönetimi seçmenlerinden ve halktan kopuk şu anda. Parti yönetimi ön seçimden nefret ediyor. CHP laikliği savunan bir parti. Şimdi dini referanslı konuşmalar yapılıyor. Din nerde siyasallaşıyorsa altında yolsuzluk çıkar.