Avukat Nazan Moroğlu, AKP'nin gündeme getirdiği çekilme tartışmaları ve artan kadın cinayetleri nedeniyle bir hayli konuşulan İstanbul Sözleşmesi tartışmalarına cevap niteliğindeki tedbir kararları raporunu göstererek, "2019’da İstanbul’da 13 bin 795 adli yardım başvurusu olmuş. Kadınlar haklarını öğrenirse kullanmaya başlar" dedi.
İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği'nin koordinatörlüğünün ve İstanbul Baro Başkan Yardımcılığı görevini yürüten Avukat Nazan Moroğlu, İstanbul Sözleşmesi tartışmalarına cevap niteliğindeki tedbir kararları raporunu açıkladı. Moroğlu rapora göre, 2019’da İstanbul’da 13 bin 795 adli yardım başvurusu yaptığını belirterek, "Kadınlar haklarını öğrenirse kullanmaya başlar" ifadesini kullandı. Sözcü'den Hande Zeyrek'e konuşan Avukat Nazan Moroğlu, artan kadına şiddet ve çocuk istismarı konularıyla ilgili, "Yasalarımız ve İstanbul Sözleşmemiz var ama zihniyetin de değişmesi gerek" yorumunu yaptı.
"KADINLAR HAKLARINI ÖĞRENİRSE KULLANMAYA BAŞLAR"
İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi tedbir kararlarına ilişkin raporu üzerine de konuşan Moroğlu, "Ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesine dair 6284 sayılı kanun uyarınca kadınların adli yardım talebi ve koruma kararı taleplerine ilişkin 2019 yılı verileriyle hazırlanan bir rapor. İstanbul Barosu adli yardım (ücretsiz avukat) servisine 2019'da 13 bin 795 başvuru var. Bunun 2 bin 842'si doğrudan tedbir talebinde bulunmuş. 12 bin 101'inin bizzat kadınlar tarafından yapıldığını görüyoruz. Bu çok önemli çünkü kadınlar haklarını öğrenirse kullanmaya başlıyorlar. Cesaretlerini topluyorlar" diye konuştu.
"YÜZDE 97'Sİ KABUL EDİLDİ"
Moroğlu, yapılan başvuruların yüzde 97'sinin tedbir ve koruma talebi kabul edildiğini belirterek, "Aile mahkemelerinin yapılan başvuruları amacına uygun değerlendirdiğini görüyoruz. Çünkü koruma kararı amacına uygun verilmediğinde kadın cinayetlerine yol açıyor" dedi.
"RAPOR, 'İSTANBUL SÖZLEŞMESİ AİLE BÜTÜNLÜĞÜNÜ ETKİLİYOR' SÖYLEMİNE YANIT"
Raporun, "6284 sayılı kanun ya da İstanbul Sözleşmesi aile bütünlüğünü olumsuz etkiliyor daha çok şiddete yol açıyor" söyleminin doğru olmadığına kanıt olduğunu söyleyen Moroğlu, "Bu kanunun getirdiği haklardan yararlanan kadınların verileri ortada. Adli yardıma başvurmuşlar ve koruma kararlarını aldırmışlar. Kadınlar haklarını öğrenip kullanırsa birey olduklarının farkında oluyorlar ve aile içinde de bunu yansıtıyorlar" ifadelerini kullandı. İşte Moroğlu'yla yapılan söyleşiden bir bölüm:
"EĞİTİM SORUNU ÇÖZÜLMELİ"
– Kadına şiddet ve istismara her gün yenisi ekleniyor. Bunca mücadeleye rağmen neden dur diyemiyoruz? Zihniyet değişmeli. Şiddetin ortaya çıkma nedenlerinden biri ekonomik koşullar ve eğitim sorunu. Eğitime ulaşamamış kadınlar birey olduğunun farkına varamıyor. Bir ülke, kadını birey olarak görmeyen bir zihniyetle yönetilirse o zaman kanun olsa da hayata geçirmekte zorlanılıyor. Baktığınızda bir koordinasyon içinde birlikte mücadeleye ihtiyaç var. Önce eğitimde başlayacak bu. Türkiye'de kadınlarımızın yüzde 75'i en çok ilkokulu bitirmiş düzeyde. Hâlâ 1 milyon 800 bin kadın okuma yazma bilmiyor. 8 milyona yakını hiç okula gitmemiş ama okur yazarım diyor. Eğitim sorununun çözülmesi şart. – İlk adım eğitim diyorsunuz… Eğitim yoluyla zihniyeti de değiştireceğiz. 4+4+4 eğitim sistemi ile kız çocuklarının eğitimine engel getirildi. Bu sistem değiştirilmelidir. Bir bankanın çıkıp ‘bir kadının en önemli kariyeri anneliktir' dememesi gerek. Topyekun seferberlikle mücadele etmeliyiz. Sivil toplum zaten hazır. Şiddetle mücadelede 6284 sayılı kanunun çıkması çok önemli oldu. Kadınlar ve dernekler farklı düşünse de şiddet konusunda birlikte çalışmayı öğrendi. Şiddet olayıyla ilgili kanunlar gayet iyi, kanunları doğru uygulatın yeter.
"ŞİDDETİN PEŞİNDEYİZ!"
– Kadına şiddette elimizdeki son veriler ne söylüyor? En büyük sorun sağlıklı verinin olmaması. İstanbul Sözleşmesi denetim mekanizmasının Türkiye raporunda diyor ki; Türkiye'de veriler toplanmıyor. İhmal var. Her gün en az bir kadın öldürülüyor. Aile mahkemeleri koruma kararını veriyor kadın korumaya alınıyor. Ancak ne yazık ki önleyici tedbirler uygulanmıyor. Okul öncesi eğitimden başlarsak 10 yıl içinde müfredatta kadın erkek eşitliği, herkesin birey olması, çocuk hakları, insan hakları gibi konular verilirse şiddetten yavaş yavaş arınmış bir toplum yaratılabilir. Ama bu yapılmıyor. Sadece şiddet olaylarının peşinden koşuyoruz.
"ÇOKLU BARO İKİYE BÖLER"
Çoklu baro yasasının adli yardımlara olumsuz yansıyacağına dikkat çeken Nazan Moroğlu “Adli yardım özellikle kadınların adalete erişiminin güvencesi. İşte bu nedenle baroların bölünmesine karşıyım. Son yasa değişikliğiyle 5 binden fazla kayıtlı avukat olan baronun bulunduğu illerde 2 bin avukatla yeni barolar kurulması mümkün hale getirildi. Her baro kadın erkek eşitliğine aynı duyarlılıkla bakmayabilir. Örneğin bir baronun İstanbul Sözleşmesi uygunlansın, diğerinin sözleşmeden geri çekilsin dediğini düşünelim. Kuşkusuz bu bölünme adli yardım hizmetlerine de yansıyacaktır. Umarım Anayasa Mahkemesi bu değişikliği iptal eder” dedi.
"ATATÜRK'ÜN SÖZÜ AKLIMDAN ÇIKMADI"
– Sizi yıllar önce kadın hukukuna yönlendiren neydi? Fakülteyi bitirdikten sonra ticaret hukuku alanında çalışmak istedim. Ancak hocalarım hep sosyal sorumlulukların içinde olmuşlardı. Hocam, Türk Hukukçu Kadınlar Derneği'nin başkanıydı ve bana “Bu derneğe üye olman lazım, uluslararası gelişmeleri takip edersin” dedi. Kadınların kararlı mücadelesinin bir ülkeyi ileri taşıyacağına inandım. Atatürk'ün “Kadınları geri bırakan milletler geri kalmaya mahkumdur” sözü aklımdan hiç çıkmadı. Bunun mücadelesini en başta kadınların yapması gerektiğini düşündüm. 30'lu yaşlarda başladım kadın hukukunda çalışmaya. Ömrümün yarısından fazlası kadın hakları için mücadele ile geçti. Kararlılıkla devam ediyorum. Umutluyum, çünkü tarih boyunca hep erkek egemen zihniyet hakim oldu. Kanunları değiştirmek için bile çok uzun yıllar mücadele etti kadınlar. Kadın hareketi, çok bilinçli ve bilgili şekilde mücadelesini sürdürüyor ama yalnız bırakılıyor. Devlet tarafından desteklense ya da deneyimlerinden yararlanılsa daha hızlı yol alınır.
"ÇOK ŞEYE İSYAN EDİYORUM"
– Son zamanlarda sizi çileden çıkaran bir olay oldu mu? Aslında dile getirmesem de çok şeylere isyan ediyorum. Kadına yönelik, tamamen onu birey olarak görmeyen zihniyet, tepeden tırnağa ülkeyi sarmış vaziyette. Bu da beni çileden çıkarıyor. Dolayısıyla artık herkes konuşurken biraz daha özenli davransın. Şiddet olaylarının hepsinde isyan ediyorum.