Kalp mi yoksa beyin mi âşık oluyor?

Uzm. Dr. Timur Yılmaz yazdığı Dedikoducu Beyin kitabında sanattan, aşktan, kadın erkek farklılıklarından, insanın gelişiminden ve elbette beynin tüm bunlara karşı oynadığı rolden bahsediyor.

Uzm. Dr. Timur Yılmaz televizyon ekranlarında da sık sık uzman görüşleriyle karşımıza çıkan bir nörolog. Yazdığı Dedikoducu Beyin kitabında sanattan, aşktan, kadın erkek farklılıklarından, insanın gelişiminden ve elbette beynin tüm bunlara karşı oynadığı rolden bahsediyor. Nemesis Kitap etiketiyle raflardaki yerini alan kitap okurken sizi şaşkına çevirecek bilgilerle dolu. ABC Gazetesi olarak Timur Yılmaz ile kitap üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. 

***

Neden kitabınızın ismi Dedikoducu Beyin oldu? Bu ismi seçerken neler geçiyordu aklınızdan?

Öncelikle beynin sorgulayan bir organ olduğunu aklınızdan çıkarmamalısınız. Sorgulayan bir beyin ise kendi kendine konuşur. Bu konuşma mantıklı olmak zorunda değildir, tutarlı da olmak zorunda değildir. Hatta bazen aklımızdan geçenler sınırsız sayıda ve kontrolsüz de olabilir. Böyle işleyen bir beyin aynı zamanda dedikoducudur da.

Kitap sadece beyinle ilgiliymiş gibi duruyor önce, ancak içindekiler kısmına bakınca bile onlarca insan, doğa, sanatla ilgili başlık fark ediyor insan. Mesela aşk ve insan konusu çok ilgimi çekti.

Bakın dedikoducu bir beyin aşkı sormadan duramaz. Oysa aşk ne kalbimizde ne de midemizdedir. Aşk beynimizde gerçekleşir. Eğer aşk dediğimiz duygu kalpte gerçekleşseydi, kalp nakli yapılan hastaların hepsi şu an başkalarına âşık olmuş olurlardı.

Biz bilimsel gerçeklere de dayanarak şunu söyleyebiliriz. Aşk, beynimizde olup biten bir geçici bağımlılık, takıntı ve delirme halidir. Ancak aşk, tıpkı gözbebeklerimizde, tıpkı cildimizde olduğu gibi kalbimizde de değişikliğe sebep olur.

Âşıksanız beyninizde bunlar oluyor!

Âşık beyinde neler oluyor?

Dopaminerjik nöronlarınız bir uyuşturucu kullanmış kadar yükselir. O nedenle âşık olduğunuz kişiyle geçirdiğiniz süre size asla yetmez. Tıpkı bir bağımlının doz artırdığı gibi her geçen gün aşkınıza olan bağımlılığınız artar. Dopaminerjik nöronlar o kadar yükselir ki, siz bu nöronların etkisi altında ötekisi olmadan yaşayamayacağınıza inanırsınız.

Aşktaki bağımlılık tek bir kişiye yöneliktir. Sadece dopaminin yükselmesiyle olan bir duygu olsaydı, herkes herkese âşık olurdu. Ama aşk bağımlılığın tek kişiye olmuş halidir. Âşık beyinde görülen bir başka değişiklik de serotoninin düşmesidir. Bu parçacık beyinde düştüğü zaman takıntı, sürekli olarak aynı şeyle ilgilenme ve hatta belirli bir seviyenin altına düşerse de OKB dediğimiz takıntı hastalığının ortaya çıkmasına sebep olur.  Bu anlamda aşk bir bağımlılık olduğu kadar takıntılı olma halidir.

O halde bir soru daha sormak isterim. Kadın ve erkek beyni arasında bir fark var mı?

İlk ve en önemli kuralımız şu, kadın ve erkek beyni diye bir fark yok. Hacı Bektaş Veli’nin çok ünlü bir sözü var hatta: “Aslanın erkeği aslan da, dişisi aslan değil mi?” Bir insan beyninin filmini çekip onun bir kadına mı yoksa bir erkeğe mi ait olduğunu söyleyemezsiniz. Ancak kadın ve erkek olmanın beyin üzerinde psikolojik, biyolojik ve sosyolojik olarak farkları elbette vardır. Fakat kalbin erkeği ve kadını olmadığı gibi beynin de yoktur.

Sanat beyni çalıştırıyor

Bir de sanatla ilgili de bir bölüm var. Sanatın beynin gelişimi için bu kadar etkili olduğunu ben bilmiyordum. Anlatır mısınız biraz?

Sanat insan beyninin en üst işlevidir. Çünkü modern sinirbilimin bize söylediğine göre etik, estetik ve bilim zannettiğimiz kadar birbirlerinden ayrı değiller. Bir sanat eseri üretmek için beynimizin hangi bölgelerini kullanıyoruz ona bakarsak daha anlaşılır olacaktır.

Öncelikle duygu merkezimizi kullanıyoruz. Yapılan pek çok çalışma sanatsal aktivitenin motor gücünün duygu merkezimiz amigdala olduğunu gösteriyor. Bir sanat eseri üretmek için beynimizin olmazsa olmazlarından biri de hafızadır, yani hipokampustur. Bir sanat eserini ortaya koymak için kendi hayat tecrübenizi çok ciddi anlamda kullanırsınız. Lütfen Picasso’nun beş dakikada peçeteye çizdiği resme istediği fiyat alıcısı tarafından çok bulununca ona verdiği cevabı hatırlayın. Alıcı, beş dakikada yaptığın resim için bu parayı mı istiyorsun, diye sorar. Picasso ise o sırada kırk yaşındadır ve ben bunu kırk yıl artı beş dakikada yaptım, der. Sanat eseri üretmek için benliğe de ihtiyaç duyarız. Sanatı kendimizi başka bir yerde konumlandırarak üretmeyiz, merkezine “ben” koyarız. Özetle sanat insan beyninin tamamını geliştirir ve tamamını yüceltir, diyebiliriz.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.