Gazeteci Ahmet Taşgetiren, tıp fakültesi öğrencisi Enes Kara'nın ailesinin zoruyla kaldığı cemaat yurdundaki baskıyı anlattığı bir video sonrası yaşamına son vermesine ilişkin olarak, "Enes gitti şimdi. Mesela onun kaldığı yurdun – evin kurucuları, yöneticileri, belletmenleri vs… nasıl bir özeleştiri yapmışlardır? Belli ki yara, dini duygular alanında açılmış. Enes’in geride bıraktığı mesaja o yansıyor. Babanın açıklaması, o yapının islâmî hüviyetine yönelik güveni yansıtıyor. Belli ki aile de yakalayamamış Enes’in içindeki fırtınayı, o yapı da… Şimdi Enes’le birlikte orada bir şeylerin yanlış gittiği konuşulabiliyor. Ya Enes canına kıymasaydı -keşke kıymasaydı- oralarda her şeyin normal olduğunu mu düşünecektik?" dedi.
Taşgetiren, "Acının böylesi, bu bize ders olsun" başlıklı yazısında şu ifadeleri kullandı:
"Böyle yapılar var memleketimizde. “Dini eğitim veren” okul, kurs, yurt niteliğinde, yatılı – gündüzlü pek çok yapı var. Buralarda eğitim gören veya barınan çocuklar, genellikle “aile hassasiyeti” ile geliyorlar buraya. Belli ki aileler bunu bir ihtiyaç olarak görüyor. Bence de bu bir ihtiyaç.
Ancak tüm bu yapılarda sağlıklı bir dini eğitim verilip verilmediği kadar, insan ilişkilerinin ve pedagojik ortamın nasıl oluşturulduğu konusu da önemlidir. Çünkü bu mesele, din eğitimini ya tamamlamakta ya da aksine yüklemeler yapmaktadır. Kur’an öğretilirken vurulan bir sopanın ya da kulak çekmenin, hayat boyu unutulmadığını bugün artık hocalık seviyesine gelmiş olanlar anlatırlar. Bir yurtta sabah namazına kaldırma işlemi, belki de o yurdun pedagojik kimliğini ortaya koyar.
Torunlarımız var, onların din kültürü ve ahlak bilgisi dersine gösterdikleri ilgiden öğretmenlerinin pedagojik formasyonuna ilişkin izlenimler edinebiliyorsunuz. Belli ki çocuk o yaşlarda öğretmenin tavrına göre ya sevecek o dersin tüm bağlantılarını, ya da soğuyacak…
Yaşanan çok travmatik olaylardan bir ders çıkarmak gerekiyor. Evet ülkede inanç özgürlüğü adına bir hayli ilerleme oldu. Ama bu iklimi, herkesin kendi keyfine göre din aktarımı yaptığı bir başıboşluğa dönüştürmemek gerekiyor. Bedeli çocuklarımız ödüyor, onların yüreklerini sarsıyor büyüklerin yanlışları. Ve ülkenin yarınına özellikle manevi ilişkiler noktasında çok sorunlu bir gençlik dünyası bırakılıyor."
TIKLAYIN - Tıp öğrencisi Enes Kara, cemaat yurdundaki baskıları anlatıp yaşamına son verdi