Karar yazarı Ahmet Taşgetiren: Türkiye Putin’i durdurabilir mi?

''Sanıyorum kendi kendimize de sormamız gereken soru şu: Putin nasıl durdurulacak''

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Antalya’daki “Diplomasi Forumu”nun kapanışında yaptığı konuşmada “Eğer 2014’te Kırım’ın işgaline tüm Batı, tüm dünya ses çıkarsa bugünkü tabloyla karşı karşıya kalır mıydık?” gibi bir cümle kullandı. Bu, Ukrayna krizi başladığı günden bu yana Batı’nın Rusya’ya yönelik yaptırımlarını “yetersiz” gören sözlerinin devamı niteliğinde. Kırım’la ilgili sözler de yeni değil.

Belli ki Kırım konusunda özel bir duyarlılığımız var. Bu “Tatar yurdu”nun Ruslar tarafından ihlak edilmesinden rahatsızız. Tepkimiz var da, ilhakı önleyecek bir şey de yapabilmiş değiliz. Yapmalı mıydık, ne yapabilirdik, hangi gerekçe ile yapacaktık soruları ayrı. Kırım çok uzun zaman önce hakimiyet alanımız dışında kalmış bir kere.

Ama en azından başka bir ülkenin (Ukrayna’nın) egemenlik alanındaki bir toprak parçasına el konması, uluslararası hukuka aykırı olduğu için itiraz etme hakkımız var. Bir de tabii Karadeniz’de Rus hakimiyetinin artmasına itiraz yönünden.

Belli ki bu itirazları Rusya’yı güvendirmeyecek boyutta tutmaya özen gösteriyoruz. Putin’in son Ukrayna saldırısında da “sınırlı” bir tepki ile yetindik. Buna “Tarafsızlık” dedik. Aslında kınadık tabii Rusya’nın saldırısını, Ukrayna’nın mağduriyetine de bigane kalmadık. Ama Rusya’yı kınamak onu dizginlemediği gibi, gönlümüzün Ukrayna’dan yana olması da Ukrayna’nın mağduriyetine çare olmadı.

Aslında Batı’nın Rusya’ya karşı koordine ettiği, bugüne kadar eşi görülmemiş ölçüdeki yaptırımları bile yeterli bulmadığımızı defalarca ilan ediyoruz, biz bu yaptırımlara katılmıyoruz, buna rağmen yine de gönlümüz Ukrayna’nın bir an önce saldırılardan kurtulmasından yana.

Sanıyorum kendi kendimize de sormamız gereken soru şu: Putin nasıl durdurulacak?

Önce bu soruyu önemsemeli miyiz, ona bakmak lazım. Putin’in Ukrayna saldırısı bizim de önümüze böyle bir soru getiriyor mu?

Rusya’nın başında Stalin olsaydı, Boğazlar’da hak iddia etseydi, Kars, Ardahan Artvin’i isteseydi ne düşünürdük? NATO’dan yardım ister miydik?

Bütün Doğu Avrupa ve Baltık ülkelerinde Rus korkusu var. Putin de, tehdit etmiyor değil. Adamın adeta her ülke için bir saldırı gerekçesi var. Ukrayna zaten ayrı millet değilmiş. Yok bilmem başında Naziler varmış. Haydi işgal orduları seferber olsun.

Madem aynı milletten oluyorlar o zaman neden Rusya’yı Ukrayna yönetmesin ki?

Absürt mü?

Putin tehdidinden söz ediyoruz. Dünya bunu görüyor.

Türkiye, tamam, kendisi Rusya ile bunca komşuluk münasebetleri, ekonomik ilişkiler vs. sebebiyle sınırlı bir tepki vermiş olsun, ama “Putin nasıl durdurulur?” sorusunu da gündemine alsın.

Batı dünyasının koyduğu tavrın neresini eleştiriyoruz, bunun doğru ortaya konması lazım. Eksik mi buluyoruz, fazla mı mesela?

Doğru, yaptırımlar Ukrayna şehirlerinin Rus saldırıları ile harabeye dönmesine, çoluk – çocuk milyonlarca insanın evlerini yurtlarını terk edip sığınmacı haline gelmelerine, sivil alanların bile hedef seçilip çocuklar dahil yüzlerce sivilin can vermesine mani olmadı. Buna Ukraynalıların -tabii Zelenski’nin- serzenişte bulunmaları son derece tabii. Belli ki Putin’in elinin tutulmasını bekliyorlardı.

Ama mesela bizde epeyce alıcı bulan “Putin kışkırtıldı” yaklaşımı, Putin’e maskeleme alanı açmak gibi bir işleve sahip ve bu sebeple de gerçeği saptırıcı nitelik arz ediyor. Belli ki Putin kışkırtılmak için can atıyor. Kırım’ı ilhak ederken ya da Gürcistan’ın boğazını sıkarken kim kışkırttı bu çağdaş Çar’ı? Stalin’i kim kışkırtmıştı 2. Dünya Savaşı sonrasında?

Belli ki bizim tavrımız durdurmaz Putin’i. Bunu bilmiyor olamayız.

Şu anda Putin’i durdursa durdursa yaptırımlar durdurur. Batı dünyası da, belki, “Bunlar benim askeri harekatıma askeri harekatla karşılık veremez” tarzında bir kanaate sürüklemekle, yani açık irade zaafı sergilemekle Putin’i kışkırtmıştır. Yani şimdi Putin, olay nükleer boyuta çıkmasın endişesi ile hareket eden Batı dünyası kadar nükleer endişe taşısaydı iş bu raddeye gelmezdi.

Biz ne yapabilirdik? Biz bunu yapabilirdik. Rusya ile karşı karşıya gelemezdik. Batı dünyası ile kopamazdık. Ukrayna’ya “Acını anlıyoruz” demekten öte bir şey yapamazdık. Bunun adı etkin politika mı? Bilmiyorum. Belli ki Putin’in istediği yerde duruyoruz. Batı da fazla sıkıştırmıyor.

Ama bilmem Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüştükten sonra ABD Başkanı Biden’ın açıklaması neden “Tartıştık” kelimesi ile bitti? Açıklama şöyle:

“Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik sebepsiz saldırısına vereceğimiz yanıtları koordine etmek, Moskova’yı yaşanan saldırganlıktan sorumlu tutmak ve Ukrayna halkını desteklemek için devam eden uluslararası çabaların önemini tartıştık.”

Ne oldu, Biden bizi bu işin önemine ikna etmeye mi çalıştı?

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.