Halkçılık adına aydın düşmanlığını körükleyen popülist siyaset, meyvelerini toplamaya devam ediyor.
Gelecek Partisi ekonomi kurmayı Kerim Rota, son durumu rakamlarla özetlemişti.
Halkın iktidarının, halk düşmanı okumuşlarla savaşında gelinen nokta şu:
2013'ten bu yana halk düşmanlarına büyük kaybettirilmiş görünüyor.
Profesörün maaşı, asgari ücret karşısında yüzde 39 gerilemiş. İlerlemeye bak!
Fakat profesörlere kaybettirilirken halka ne kazandırılmış, kişi başı milli gelirden anlaşılmıyor. 2013'te çıktığı 12 bin 500 dolardan beri azalıyor.
2013 ocak ayında devlette görev yapan bir profesörün maaşı, asgari ücretin 6.3 katı iken bugün 3.8 katına inmiş. Neredeyse yarı yarıya kısalmış boyu.
İntikama bak; okumamışın öcü, okumuştan daha nasıl alınsın!
Bilenle bilmeyen, nitelikte ve toplumun maddi, manevi gelişimine katkıda bir olmayabilir. Ama maaşta niye bir olmayacaklarmış ki!
Son 10 yılda asgari ücret, dolar karşısında yüzde 25 erirken profesör maaşı yüzde 50'den fazla erimiş.
Yetişmiş insanı kurdan, enflasyondan korumaya gerek yok; çünkü onlar sayıca az diye mi?
Popülist siyasetçi için aslolan, asgari ücrete talim ettirdiği kalabalıkların standardını korumaktır.
Oy çoğunluğu, asgari ücretlilerde. Onları enflasyona ezdirmeyen, iktidarı garantiler mi nasıl olsa?
Euronews sitesi; akademisyen, doktor, öğretmen ve memur maaşlarının asgari ücrete karşı son 10 yıldaki tablosunu çıkarmıştı.
Uzman doktorlar, ocak 2013’te asgari ücretin 5 katı maaş alırken bugün oran 2,8 kata çekilmiş. Öğretmen maaşı da aynı dönemde 3,1 kattan 1,8 kata...
Gösteriyor ki alaylıyla mektepli, vasıfsızla vasıflı ücretleri asgaride eşitleniyor.
Profesör maaşı, asgari ücrete oranla yüzde 39; araştırma görevlisi maaşı yüzde 27, öğretmen maaşı yüzde 42, uzman doktor ve memur maaşları ise yüzde 44 düşmüş.
Yeteneksizin hakkını yetenekliden, mutsuz çoğunluğun hakkını mutlu azınlıktan, körün hakkını görenden alan intikam tanrıçası Nemesis'in adaletine benziyor.
Mitolojiye göre Nemesis; mutluyu da mutsuz, yetenekliyi de yeteneksiz, göreni de kör ederek eşitliği sağlıyordu.
Mutsuza, yeteneksize, köre ne faydası varsa artık...
Popülist siyaset de mutsuza mutluluk, yeteneksize yetenek vermeye, körün de gözünü açmaya çalışacağına onlara tersinden eşitlik avuntusu yaşatıyor. Ya da intikam hazzı mı demeli?
'Kamburunu mu düzeltelim, herkes kambur mu olsun' diye sorulduğunda, herkesin kambur olmasını istemek gibi.
Herkes asgari ücretli olunca asgari ücretliler, elit maaşı almış kadar iyi hissediyorsa epey bir öfkeyle doldurulmuş, nefret ettirilmişler demektir.
Popülizm denen halk dalkavukluğunun, nefret körüklemeden duramaması bundan olsa gerek.
Aydını; halkına yabancılaşmakla, 'aydın ihaneti'yle suçlarsınız. Oysa düşünce yasakları ve baskılarla aydının, halka ulaşmasını da siz engellersiniz.
Nitelikliden aldığınızı, niteliksize vermeniz gerekmez böylece. Kimse de sormaz, aradaki farkı ne yaptığınızı.
Bir de profesör, aydın filan olacaklar; hadi oradan halk düşmanı seçkinler, Batı'nın etki ajanı hainler sizi mi!
Nebati'nin gözlerindeki menevişler
Bakan Nebati, AK Parti Meclis grubunda bir ekonomi sunumu yapmış. Milletvekillerinin sorularını cevaplamış.
Kapalı toplantıdan üç şey sızdı.
Biri, depoculara stokçu denmemesini istemiş. Patates, soğan çetelerinin ve bilumum gıda darbecileriyle terörist marketlerin kulakları çınlasın.
İkincisi; enflasyon düşerken pahalılık sürse, market fiyatları artmaya devam etse de rakamlar iyi geliyormuş. Gözleri, bundan sonra daha ışıl ışıl ışıldayacakmış.
Sonuncusu ise şu sözleri: "Kesinlikle TÜİK’ e baskı yapmıyoruz, eleştiriler haksız. Dünyanın en şeffaf verileri bizim ülkemizde."
Bravo! Oynayacaksanız dünya şampiyonluğuna oynayacaksınız böyle, aşağısı kurtarmaz.
Gözleriniz ışıldayacaksa yıldız yağmuru gibi ışıldayacak yani, bir iki yıldız kaymasından ne olur!
Mütevazı bile konuşmuş Bakan Bey, şeffaflıkta kâinat birincisi olduğumuzu da söyleyebilirdi.