İlahiyat hocası Hayrettin Karaman, Yeni Şafak’taki pazar yazısında yoksulluğa çare önerdi: “Kardeş aile uygulaması”.
İmkanı olanlar, birer yoksul aileye bakacak.
İyi niyetli bir öneri, kulağa hoş geliyor, âmenna da...
Yoksullukla mücadelenin başı, yolsuzlukla mücadeledir.
Yolsuzlukları bitirmeden yoksulluğu azaltmak mümkün mü!
Yoksullaşma arttıkça, sayı çoğaldıkça fakir fukaraya yardım nasıl yetişecek?
Oysa haklarını yedirmez, milletin parasını çaldırmazsanız zaten fakirleşmeyecekler.
Yoksullaşma hızı başka nasıl düşecek, garip gureba nasıl azalacak? Sadakaya, zekâta muhtaç yaşamaktan başka nasıl kurtulacaklar!
Sebebi düzeltmeden sonuç düzelmez.
Hayrettin Hoca’nın önerisi; sebeple mücadeleye çağırmıyor, sadece sonuçla mücadele istiyor. Bunu da dini bir görev ve sorumluluk olarak halka yüklüyor. Devleti yönetenlere bir şey dediği yok.
Yoksullukla mücadele; epeydir Diyanet’e, Cuma hutbelerine havale edilmişti. Dini dayanışma duygularıyla çözülecek bir sorunmuş gibi.
Fakir niye fakirleşti, orasına karışmıyorlar.
Haram para, sadaka ve zekât vermekle aklanır mı? Din, haksız kazançla ilgili ne diyor? Sevilmeyen mevzular bunlar.
Müslümanların iktidarına zarar verecekse yolsuzluk ve rüşvet gibi nahoş konulardan bahsetmeyi, dinen sakıncalı buluyorlar. İcap ederse yalan propagandaya, kurtlu bulgura bile fetvaları var. Örnek, yine Hayrettin Hoca’dandı.
Fakat eleştirilmesine karşı çıktıkları kadar rüşvet ve yolsuzluğun kendisine karşı çıkıyorlar mı? Hayır, aynı güçte değil.
İktidarı korumak, her şeyden önce geliyor; dini emir ve yasakları korumaktan da halkı yoksulluktan korumaktan da önce.
Sultanahmet Camii’nde dilenip Ayasofya’da sadaka vermeyi dilimize dolarız da rüşvet alıp zekât verilmesi, dini hassasiyetimize dokunmaz.
Olan, olmayanla elbette paylaşacak. Gücü yeten, sadaka ve zekâtıyla muhtacın yanında olacak.
Alabilenler; ihtiyaç sahibi birer aileyi, himayelerine muhakkak alsın da. Sadece dini değil, insani bir görevdir. Ama çare mare değil bu.
Çare, fakiri fakirleştiren sebebi ortadan kaldırmakta. Onun da ne olduğu belli.
Devletten düzenli sosyal destek alan hane sayısı, 2019’da 2 buçuk milyondu. 4 yıl içinde bugün iki katına çıkmış durumda.
Neden? Soru bu!
Hayrettin Hoca’nın yazısı, şu çağrıyla sona eriyor:
“Şimdi bir teklif sunuyorum:
Ensar, MÜSİAD, İGİAD, İHH, Yeryüzü Doktorları gibi yoksulluğa çare arayan STK temsilcileri bir araya gelerek bir platform oluşturacaklar. Bu oluşum şunu yapacak:
Üyeleri vasıtasıyla en küçük yerleşim yerlerine dağılıp tarama yapacaklar, ihtiyaç fazlası olan ve ihtiyacı olan aileleri tespit edecek ve bilgisayara geçirecekler, sonra bunları eşleştirmek (kardeş aile oluşturmak için) sıcak temas kuracaklar, aileler arasındaki kardeşlik ilişkisinin bilinmesi zorunlu sınırı geçmeyecek.
Haydin ibadete, haydin cennete!”
Yoksullara yardım edip sevap kazanmak mı istiyorsunuz?
Benim de size bir çifte kazanç teklifim var:
Haydin yolsuzlukla mücadeleye, haydin cennete!