Karar yazarı Akif Beki: İBB'de terörist ararken elekten geçen develer

Haliyle derhal Türk vatandaşlığının, bu suç makinesinden geri alınması işlemleri başlatılmış.

Comanchero; bir uluslararası uyuşturucu çetesi, bir kanlı suç örgütü.

Gerisini, Bakan Yerlikaya'dan dinliyoruz.

Comanchero lideri Maximillian Rivkin; meğer kırmızı bültenle aranırken Türk vatandaşlığına geçmiş. Bakın siz şu işe...

Rivkin'in, Sırbistan asıllı İsveç vatandaşı olduğu belirlenmiş. Ama Nikolaj Ankov adına bir Bulgaristan pasaportuyla Türk vatandaşlığına başvuru yaptığını ve Cem Cansu adını aldığını tespit etmişler.

Haliyle derhal Türk vatandaşlığının, bu suç makinesinden geri alınması işlemleri başlatılmış.

Ya, böyle işte...

Gözümüzün önünde ülke, suç cenneti haline gelmiş de yeni Bakan gelip el atana kadar haberleri yokmuş.

Haberleri yokmuş, diyorum. Çünkü her yerde kanlı iç hesaplaşmalar patladığından, bizim haberimiz oluyordu. Sağır sultan da duymuştu. Asıl haberdar olması gerekenlerin haberi ise gene de olmuyordu.

O kadar habersizlermiş ki zehir tacirleri, silahlı suç örgütleri, dünyanın bir ucundan kalkıp burunlarının dibine taşınmış. Sahte belgelerle başvurup vatandaşlığımızı bile almışlar. Ancak her ne de olsa polisimizin, istihbaratımızın ruhu bile duymamış.

Kimler vatandaşlık alabilmiş, teröristlerin ayakkabı numarasına kadar güya bilip habersiz kuş dahi uçurulmazken elekten ne organize develer geçmiş, hepsini yeni İçişleri Bakanı'ndan öğreniyoruz.

Allah razı olsun gene Yerlikaya'dan, göreve geldiği günden beri sokaktan yerli, yabancı çete kafileleri topluyor. Aylardır her gün birçok ilde operasyonlar yapıp onlarcasını toplaya toplaya da bitiremedi.

Hangi ara pıtrak gibi çoğaldı, yayıldılarsa temizlenemiyor haydutlar.

O arayı aslına bakarsak hatırlarsınız. İçişleri Bakanıyken Soylu'nun, ayakkabı numaralarına kadar bildiği ve sayılarını 100'ün altına düşürdüğü 557 teröristi İBB'de aradığı sıralardı.

Tabii maksat terörle mi mücadeleydi, yoksa İmamoğlu'yla mı mücadele; hemen belli oluyordu.

Hatta İmamoğlu'nun kapağını araladığı eski dönem yolsuzluk, usulsüzlük dosyalarının kapatılmasıyla da ilgisi bir bakışta anlaşılıyordu.

Belediye parkını, önce yok pahasına satıp sonra imara açarak astronomik parayla geri almak ve yeniden imara kapatmak gibi cinlikler yakalanmıştı. Milletin, on milyarlarca liralık zarara uğratıldığından söz ediliyordu.

İmamoğlu, İBB müfettişlerine geçmiş dönemi incelettirmişti.

Aralık 2020’de İçişleri, 33 dosyaya el koydu. Aralık 2021’de, tam bir yıl sonra da İBB’ye karşı özel teftiş başlattı.

2022'deyse Soylu, el yükselterek İBB’yle terör örgütleri arasında ilişki kurma suçlamalarına girişti.

Güya terörle irtibatlı 557 kişi, İmamoğlu döneminde İBB’de işe alınmış...

İmamoğlu, resmi yazıyla İçişleri’ne ısrarla sormuştu. Ama teröristlerin adları, gereği için ne İBB’ye ne de terörle mücadele polisine bildiriliyordu.

Maksada siz karar verin, diye sormuştum.

Şimdi daha rahat verebiliyor musunuz o kararı, yeniden bakın.

SEÇMEN NİYE YENİ KAPI ARIYOR?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, önceki gün Rize'deki toplu açılış töreninde şu şekilde demişti:

"Bu ülkede artık kimse, öz yurdunda acayip muamelesi görmüyor. Hiç kimse artık 'ne olacak halim' endişesi taşımıyor."

Türkiye Yüzyılı'nda, çalışmak isteyen her insanın önü açık mı? Değildir, sınavı geçse şu kaldırılacak olan mülakata takılır.

Peki kmsesiz hisseden yok mu? O da vardır muhakkak.

Öyleyse neden iddialı konuşuyor Erdoğan?

Reform Enstitüsü'nün anketinde bulabiliriz belki cevabı.

CHP kurultayından önceydi. Bin İstanbullu seçmen üstünde, bir duygu durumu araştırması yapmışlardı.

Erdoğan'a oy verenlerin yüzde 33'ü, bir daha sandığa gitmeye istekli değildi.

Kılıçdaroğlu'na oy veren seçmendeyse bu oran, yüzde 32 çıkmıştı.

Sonuç şaşırtıcıydı. İktidarla muhalefet seçmeninde umutsuzluk, hayal kırıklığı ve yeni bir lider/ siyaset arayış birbiriyle yarışıyordu

Seçmenin sandıktan uzaklaşma ve partisinden soğuma nedenine gelince...

Siyasetçilerin “halkı umursamadığı”, “kapalı kapılar ardında siyaset yapıldığı”, “parti ve adayların seçmeni temsil etmediği” gerekçe gösterilmişti.

Erdoğan da bunu görüyor ve siyasete yabancılaşan seçmene sesleniyor gibi. Ama yalnız sözle seslenmek, yarın endişesiyle kimsesizlik hissini gidermeye yetecek mi?

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.