Karar yazarı Akif Beki: Verginin zammı halka teşviki müteahhitlere

Cumhurbaşkanı Erdoğan, petrol ve doğal gaz gelirlerimizden gelecek kuşaklara fon ayıracaklarını müjdelemişti. Çıkarılacak, kullanmaya başlayacağız, bizlere yetecek, artanı da kumbaraya atıp biriktireceğiz diye sevinmiştik. Norveç gibi olacaktık.

Hükümet, yeni gelir kapıları arıyor. Çünkü giderlerine yetmiyor. Bu yıl için beklenen bütçe açığı arttı. Ekonomi yönetimi, 1 trilyon lira daha fazla açık vereceklerini öngörüyor.

Nasıl kapatılacak? Sadece vergileri artırmak, yeni vergiler koymak yetmiyor ki özelleştirmeler ve Hazine arazisi satışları gündemde.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, petrol ve doğal gaz gelirlerimizden gelecek kuşaklara fon ayıracaklarını müjdelemişti. Çıkarılacak, kullanmaya başlayacağız, bizlere yetecek, artanı da kumbaraya atıp biriktireceğiz diye sevinmiştik. Norveç gibi olacaktık.

Fakat şimdi gelecek kuşakların, Hazine arazilerindeki hakkı da satışa çıkarılıyor. Norveç böyle mi yapıyordu?

İktisatçı Mahfi Eğilmez'in, vergi uzmanı Ozan Bingöl'ün yazdıklarını tararken şunu bir daha fark ettim: Böyle olmak zorunda değil.

Geliri artırmadan önce gider, yeterince kısıldı mı?

Yok, hemen öyle Beştepe'nin ışıklarına, makam araçlarının benzinine, korumaların kumanyasına getirecek değilim lâfı.

Tasarrufa, vergi harcamalarını kısmakla niye başlanmıyor?

Vergi harcanması; kasadan çıkan değil de girmeyen, vazgeçilen vergileri anlatıyor. İndirimdi, ertelemeydi, muafiyetti, şu teşvik, bu istisnaydı derken toplamaktan vazgeçilenler.

2023'te ne kadar mı tutuyor? Toplanacak vergilerin yüzde 27'si kadar.

Hükümet, neredeyse vergilerin üçte birini almıyor.

Vergi avantajı ve ayrıcalıklarından kim yararlanıyor peki?

Teşvik edilen sektörlere baktığınızda, işverene istihdam desteği ilk sırada. Peşinden de inşaat, enerji ve finans piyasası geliyor.

Bu sektörlerin ayrıcalıklı vergi mükellefleri kimler? Ödül gibi kıyak mı, genel teşvik mi?

Kamu müteahhitlerine sağlanan vergi kolaylıkları, zaman zaman haber oluyor.

Ama vergi harcanması şeffaf değil. Kimlerden, hangi vergilerin alınmadığı bilinmiyor.

Millet İttifakı, vazgeçilen vergi oranını en aza düşürmeyi vaat ediyordu. Hatta ekonomist Serkan Özcan'ın önerisi, yüzde 10'un altına çekmekti.

Sonuçta vergisi tam alınmayanlar var. Toplanacak vergilerin üçte biri bırakılıyor.

Bu yıl ikiye katlanan vergi hedefi, 4 trilyon 270 milyar lira. Gelecek yıl ikiye katlanacak rakamsa 7 buçuk trilyon lira.

Yani devletin sildiği, sileceği vergi alacakları; bu yıl 1, seneye 2 trilyon liralarda.

Vazgeçilen vergiler toplansa hela kâğıdının KDV'si, benzinin ÖTV'si, arabanın MTV'si ikiye katlanmayacaktı.

Başka yolu var, demek.

Hazine arazileri satışa çıkarılıp halka ek vergiler, vergilere de zam konacağına muaf tutulan müteahhitlerden vergileri tam alınabilirmiş. Niye alınmıyordur ki?

DİYANET'TEN FAKİRLİK DUASI

Ne var oysa; Diyanet, takvim yaprağına komik fıkralar yazacak değil ya!

Diyanet'in kurumsal sitesi, dijital takvim yayınlıyor her gün. Birine, "borçlular ve geçim sıkıntısı çekenler için dua" iliştirilmiş.

Hz. Peygamber tarafınca önerildiği söylenen dua, şu şekilde bitiyor:

"Allah'ım, benim borcumu ödemeyi nasip eyle, beni fakirlikten kurtar."

Fakat yadırgandı. Neden, diye düşünsün Diyanet!

Birkaç olasılık geliyor aklıma, belki yardımı dokunur.

Acaba, diyorum; camiye siyaset sokulurken, partizan imamlar cemaati kışkırtırken, iktidar mücadelesine din alet edilirken ve cami avlusunda seçim mitingleriyle yanıltıcı propaganda yapılırken sessiz kalmalarının oranı olabilir mi?

Bir olasılık daha var; o da fakirlere, cennette ödül vaadiyle sabır ve dua tavsiye ederken haklarını yiyerek onları fakirleştirenleri hiç uyarmamaları, yolsuzluk ve rüşvet gibi günahlara bulaşanları cehennemle korkutmamaları mı, dersiniz?