Hrant vurulalı 17 yıl olmak üzere. Her şeyiyle, gülüşü, sohbeti, öfkesi, enerjisi, sevecenliğiyle, ailesinde ve dostlarında yaşamaya devam ediyor. Ne var ki, acısı da tazeliğini o denli koruyor. Yaşadığımız sürede bu böyle kalacak.
Dink davasıyla ilgili her tutuklama, tahliye, iddia, boşluk, adına ne derseniz deyin, her yeni gelişme, bu külleri yeniden yakıp geçiyor. Ogün Samast’ın koşullu serbestlikle bırakılması da öyle oldu.
Burukluk, öfke, özlem hepsi kuşatıyor insanı…
Neden serbest kaldı Samast diye bağırmanın bir anlamı yok. Bir gün bu noktaya gelineceğini, Hrant’ı vuran tetikçinin özgür kalacağını biliyorduk. 17 yaşında katilin aldığı ceza miktarı, kanun hükümleri buna işaret ediyordu.
Mesele o ve benzerleri serbest kaldığı zaman, adaletin ne denli sağlanmış, cinayetin siyasi perde arkasının ne denli aydınlanmış olacağıydı.
Bugün iç yakan odur. Sonuç gözler önünde. Bu mevzuda bir arpa boyu yol alınamadı.
Üstelik her şey ortadayken... Tetikçiler, malum; aslına bakarsak arkasındakiler öyle. Hrant’ın öldürülmesine karar veren şu ya da bu parçasıyla mevcut düzendir. Soruşturma ve dava dosyalarında bunu gösteren onlarca kanıt ve bilgi var.
Dink cinayetinin çözülmesi, aslına bakarsak bu düzenin çözülmesi, çökmesi anlamına gelirdi. Bunun için çözülmedi. Aynı onun öldürülmesinde olduğu gibi… Yürüdüğü yol, tetiklediği siyasi enerji sistemin tabularına, kurucu taşlarına dokuyor, onları tehdit ediyordu. Bunun için öldürüldü Hrant.
Cinayet sistemin eseridir.
Bu cümleyi ister fiili olarak iste simgesel olarak kabul edin.
İster cinayetin bu çerçevede üstü örtülsün, ister organize edilsin, ister göz yumulsun…
Dink cinayetinin oluşuyla, adli süreciyle, siyasi kullanılmayı tam olarak Türkiye’yi resmettiği açık değil mi?
Nitekim Dink davası ve türevleri, bugünden geriye bakınca, tek bir işlev yerine getirmiş oluyorlar, bir doğru üç yanlışla, gerçeğin üzerini örtüyorlar. Devlet içi çatışmalarda, güç ve iktidar kavgalarında araç haline getirilmesi de bunun bir göstergesi.
Hrant Dink, Türk siyasi yaşamının en eleştiri kabuk değiştirme, kendini sorgulama, tabu kırma ve toplumu seferber etme hamlesinin önde gelen mimarlarındandı. Dönemin hükümeti -ya da kimi üyeleri-, çoğunluk üniversiteleri, ulusalcıları, Susurluk eskileri, askeri kurumu, MİT’i, emniyeti, cemaatçisi, ülkücüsü, kendisine solcu diyen bazıları, Hrant’ın yaptıklarına öfke ve tepki duyuyorlardı. Katiliyle kimi polislerin Türk bayrağı eşliğindeki resimleri, Yasin ve Ogün diye yazılan şarkılar, şehirde bir beyaz bere furyası bu öfkenin uç fakat simgesel yönünü oluşturuyordu.
Bugün Türkiye’yi bu grupların koalisyonu yönetiyor…
O günlerde yazılabilen yazılar, yapılabilen konuşmalar bugün suç nesnesi…
Kavala, Atalay dosyaları da bu yolda ilerletiliyor, sistemin öfkesi ve intikamının tabi halleri kılınıyor…
Samast serbest kalsa ne olur, kalmasa ne olur…
Katil esasen ilk günden beri serbest…