Karar yazarı Elif Çakır: 14 Mayıs gecesi de bir 31 Mart gecesi olabilirdi

Siyasi ve iktidar hayatında pek çok badireler atlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan için sanırım yaşadığı en büyük şok bu 31 Mart gecesi olmuştur.

1 Mart seçimlerinin sonucu 2019 yerel seçimlerinde yeşeren, 14 Mayıs’ta sönümlenen iktidarı değiştirme hikayesinin devam ettiğini gösterdi. Seçimin sonuçları iktidar kanadı için büyük şok muhalefet kanadı için ise büyük sürpriz oldu. Çünkü bu kadarını kimse beklemiyordu.

Siyasi ve iktidar hayatında pek çok badireler atlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan için sanırım yaşadığı en büyük şok bu 31 Mart gecesi olmuştur.

Türkiye genelinde oy oranını bu derece artırması, CHP tarihinde alamadığı şehirlerin yönetimini alması sanırım CHP için büyük sürpriz olmuştur. Bursa, Denizli, Balıkesir, Amasya, Kırşehir, Kilis bile tamam da CHP, AK Parti’nin 22 yıldır yüzde 50’in üzerinde oy aldığı Adıyaman’ı yüzde 48 oyla kazandı.

CHP, AK Parti’den devraldığı şehir yönetimlerini öyle az bir oy farkıyla da almadı. Ankara’da Mansur Yavaş, Cumhur İttifakı’nın adayı AK Partili Turgut Altınok’a Turgut Altınok’un toplamda aldığı oy oranı kadar fark attı.

İstanbul’da Ekrem İmamoğlu üçüncü kez Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı seçim kazandı, sandıkta
31 Mart seçimlerinin sonucu 2019 yerel seçimlerinde yeşeren, 14 Mayıs’ta sönümlenen iktidarı değiştirme hikayesinin devam ettiğini gösterdi. Seçimin sonuçları iktidar kanadı için büyük şok muhalefet kanadı için ise büyük sürpriz oldu. Çünkü bu kadarını kimse beklemiyordu.

Siyasi hayatında pek çok badireler atlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan için sanırım yaşadığı en büyük şok bu 31 Mart gecesi olmuştur.

22 yıllık devr-i iktidarında ‘balkon’da zafer konuşmaları yapan Erdoğan ilk kez yaptığı ‘yenilgi’ konuşmasında "daha öncekiler gibi bu seçimlere de yoğun hazırlandık, AK Parti kadroları gece gündüz demeden sahadaydı. Bizzat ben son iki aylık dönemde 52 şehrimizi ziyaret ettim, mitingler yaptım, halkımla bütünleştim, kucaklaştım, ilgi vardı ama maalesef istediğimiz sonucu alamadık" dedi ve 31 Mart seçimlerinin sonuçlarını değerlendireceklerini, özeleştirilerini yapacaklarını söyledi.

Türkiye genelinde oy oranını bu derece artırması, CHP tarihinde alamadığı şehirlerin yönetimini alması sanırım CHP için büyük sürpriz olmuştur

Kaldı ki CHP AK Parti’den devraldığı şehir yönetimlerini öyle az bir oy farkıyla da almadı.

Ankara’da Mansur Yavaş, Cumhur İttifakı’nın adayı AK Partili Turgut Altınok’a Turgut Altınok’un toplamda aldığı oy oranı kadar fark attı.

İstanbul’da Ekrem İmamoğlu üçüncü kez Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı seçim kazandı, sandıkta iktidarı bütün bileşenleriyle yendi.

Bu seçimin Ekrem İmamoğlu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında geçtiğini bütün Türkiye biliyordu.

Nitekim Erdoğan’da bunun böyle bilinmesini istedi ki, bu seçimlerde son seçimim diyerek oy istedi.

Çünkü Erdoğan 2019 yılında yıllarca oluşturduğu denklemi bozabilecek siyasetçinin Ekrem İmamoğlu olduğunu gördü. Bu yüzden İstanbul’u yeniden kazanmayı bu kadar çok istedi… Bu sebeple gittiği bütün şehirlerde Murat Kurum’a oy istedi.

17 ‘siyasi teknisyen’ini - bütün bakanlarını- İstanbul’da Murat Kurum’a seçim kazandırsınlar diye sahaya sürdü.

Ben böylesi bir tabloda, karşısında büyük bir orduya karşı, ki CHP içindeki direnci de unutmamak lazım, tek başına yarışan Ekrem İmamoğlu’nun bir puan farkla bile seçimi kazanmasının büyük bir başarı olacağını söylüyordum.

Ekrem İmamoğlu 12 puan fark attı Murat Kurum’a. Bu hiç kuşkusuz ki büyük bir başarıdır. Türkiye genelinde de CHP’nin oylarının artmasında Ekrem İmamoğlu etkisi olduğunu düşünüyorum. Bursa, Denizli, Balıkesir, Amasya, Kırşehir, Kilis bile tamam da CHP, AK Parti’nin 22 yıldır yüzde 50’in üzerinde oy aldığı Adıyaman’ı yüzde 48 oyla kazandı.

Daha ötesi var mı?

*

Erdoğan kendi ifadesiyle "gittiği, miting yaptığı 52 şehirde, kucaklaştığı halkından" İstanbul’a oy isterken, İstanbul’u yeniden kazanma sevdası ve çabası içindeyken bütün Türkiye’yi kaybettiğini fark edememiş!

61 milyon seçmen 36 ilde "bizi CHP yönetsin" dedi, CHP Türkiye genelinde aldığı oy oranı ile AK Parti’yi ikinci sıraya düşürerek birinci oldu.

CHP Genel Merkezinin önündeki kalabalığa seslenen CHP Lideri Özgür Özel partisinin sandıktan büyük bir başarıyla çıktığını TRT referansıyla "Bugün partimizi hep beraber şu ana kadarki sonuçlara göre, vallahi ben TRT’nin yalancısıyım, birinci parti yaptık" diyerek müjdelerken bütün siyasi partilere eşit mesafede durması gereken bir devlet kanalının ne hale geldiğini ve iktidarın ayıplı halini bir kez daha gözler önüne serdi bütün çıplaklığı ile…

Seçim kazanma görgüsüzlüğünü yaşatmaması, CHP genel merkezinin önünde toplanan, yıllar sonra ilk kez böylesi bir sandık zaferi yaşayan seçmenlerine- iktidarın her seçim sonrasında kendilerini yuhalatmasına, aşağılayıcı sözler kullanmasına rağmen- iktidarı yuhalatmaması ise büyük bir olgunluk, takdir edilmesi gereken bir nezaket.

Cumhur İttifakını destekleyen seçmen kitlesi iktidarın kulağını falan bükmedi deyim yerindeyse yer misin yemez misin diyerek sandıkta iktidara giriştiler, sandıkları tepelediler resmen.

AK Parti seçmeni kendisine "dindar mütedeyyin kesimin eli CHP’ye gitmez" konforunun güvencesi ve mutluluğu içinde yaşayan, yine kendisine, kulakları çınlasın Gülse Birsel’in muhteşem karakterlerinden Vasfiye Teyze’nin "mecbuurr" repliği muamelesi çeken partilerine ve gönül verdikleri liderleri Erdoğan’a "elimiz bal gibi CHP’ye gidiyor, sana yeterince tolerans gösterdik, artık yeter" dedi.

Peki ne oldu da dokuz ay önce iktidara hem Cumhurbaşkanlığı hem de milletvekili seçimlerinde destek veren iktidarın seçmen kitlesi 31 Mart’ta iktidarı bozguna uğrattı.

Ne değişti?

Bunu sadece enflasyonun yüksekliği ve ekonomik krizin daha ağırlaşması, halkın yoksullaşması olarak görmek anlamlı olmaz. Önemli bir etken ama tek başına sebep bu değil.

Dokuz ay önce de ekonomik koşullar hemen hemen böyleydi ki, şimdi ekonomi koltuğunda, piyasanın güven duyduğu Mehmet Şimşek oturuyor ve ekonomiyi rasyonel zemine oturmaya çalışıyor. Erdoğan inatla sürdürdüğü "faiz sebep, enflasyon sonuç" tezinden vazgeçmiş durumda.

AK Parti seçmeninin büyük bir bölümü iktidar değişimini istiyordu, tek kişilik hükümet yönetiminden memnun değildi. Artan yolsuzluklardan, yozlaşmadan, kamudaki israftan, iktidar şımarıklığından, güç zehirlenmesinden, ülkenin geneline yayılan hukuksuzluktan rahatsızdı.

AK Parti tabanı da 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde iktidar değişikliğini istiyordu. Ama Altılı Masa ülkeyi yönetebilme kapasitesine sahip olduğunu gösteren bir tabloyu ortaya koyamadı.

Kendi içinde anlaşamayan Altılı Masa’ya seçmen güvenmedi ve oy vermedi. Altılı Masa seçmenin oyunu alabilecek bir ismi Cumhurbaşkanı adayı yapsaydı, beş tane cumhurbaşkanı yardımcısıyla seçmenin karşısına çıkmasaydı, İYİ Parti masayı tekmelemeseydi, Altılı Masa’nın liderleri seçmenin güvenini sarsacak açıklamalar yapmasalardı…

14 Mayıs gecesi de bir 31 Mart gecesi olabilirdi. Olabilirmiş aslında…

31 Mart gecesi bize bunu gösterdi.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.