Dün verdiğim tabloyu tekrar ederek konuya girelim.
24 Haziran 2018 seçimlerinden 31 Mart 2019 seçimlerine ekonomik kriz derinleşmesine rağmen Cumhur İttifakı sadece yüzde 2,8 oy kaybı yaşadı.
Genel seçimlerde yurtdışı vatandaşlar oy kullandığı için 31 Mart 2019 seçimlerinde seçmen sayısı 731 bin kişi azaldı. Ama asıl düşüş kullanılan oylarda 2,9 milyon kişi ile oldu. Ve geçersiz oylarla beraber yaşanan oy kaybı 3,8 milyona ulaştı.
Toplam 3,8 milyon oy kaybının ise;3,4 milyonu iktidar, yani Cumhur İttifakı’nda yaşandı. Muhalefetin oy kaybı ise 482 binde kaldı.
Bu arada bir tespiti daha tekrarlayalım: Cumhur İttifakı kalesi olarak gördüğü büyük Anadolu şehirlerinde 9,55 puan gibi muazzam oy kaybı yaşadı. Cumhur İttifakı kalesi denilen 13 büyük Anadolu şehrinde 1,6 milyon oy kaybederken, muhalefet buralarda 670 bin oy kazandı.
Yani iktidarın oy kaybetmesi ve muhalefetin oy kazanması; Erzurum, Malatya, Ordu, Trabzon, Sakarya, K. Maraş, Kayseri, Samsun, Ş. Urfa, G. Antep, Kocaeli, Konya, Bursa gibi illerde gerçekleşti ama Türkiye genelinde gerçekleşmedi.
Muhalefet ülke genelinde Cumhur İttifakı’nın oy kaybını neden kendi hanesine büyük kazanç olarak ekleyemedi?
Ya da şu şekilde soralım: CHP ve İYİ Parti iktidarın oy kaybını kendi hanelerine çevirmekte yeterli başarıyı gösterebildi mi?
Bu soruya bir başka bakış açısı da getirebiliriz: İktidar seçmeni iktidara olan küskünlüğünü bir başka partiye oy vermek olarak değiştirebildi mi?
Tablo bu sürecin başarılı olduğunu henüz göstermiyor.
İktidardan kopan seçmenin muhalefete gitmesi noktasında henüz bir başarı yakalanmış değil.
O zaman geriye ne kalıyor?
İktidardan kopan seçmene kimler talip olabilir? Acaba henüz bir seçime girmemiş olan ve AK Parti içerisinde bir dönem siyaset yapmış olan Gelecek ve DEVA partileri bu hamleyi gerçekleştirebilir mi?
31 Mart 2019 seçimleri ekonomik kriz ortamında yapılmış ve iktidar sadece yüzde 2,8 puan oy kaybetmiş ama bunu da muhalefete oy vererek değil, sandığa gitmeyerek yapmış ise yeni bir yol ve arayış denemek gerekmez mi?
DEVAM PARTİLERİN İKTİDARI...
Bugüne kadar ülkemizde devam partileri iktidar adayları olarak öne çıktı. Mesela Menderes’in Demokrat Parti’sinin devamı Adalet Parti olarak Demirel ortaya çıktı. Hatta Anavatan Partisi olarak Özal’ın da Adalet Parti devamı olduğu söylenir. Ama en büyük devam partisi Refah Partisi içinden çıkan Adalet ve Kalkınma Partisi oldu. Bu sefer de aynı durum mu gerçekleşir bilinmez ama tablo henüz iktidar oylarının adres bulmadığını gösteriyor.
Mesele bir devam partisi mi yoksa çözüm adresi mi? Aslında burası da önemli...
Vatandaş açısından temel sorun ekonomi.
Kimse “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemin” karınları doyuracağını düşünemiyor. Onlara bir ekonomi yol haritasının çizilmesi gerekiyor.
Belki de gelmeyen seçmenin yol tarifi bu ekonomi yol haritasında oluşacaktır. Kurtarıcı formülün orada olduğu kesin ama bu iş yola nasıl dökülecek, bilmiyoruz; hep beraber göreceğiz.
PARADİGMA DEĞİŞİMİ
Sokağa çıktığınızda en vasat birey bile işsizlik sorununun kamuya işçi alınarak çözülemeyeceğini biliyor.
Kamu vasıtası ile ücretlerin de artmayacağı kesin... O zaman çözüm nerede?
Üretim deyince iş bitiyor mu? Örneğin tarlada 4 lira olan domates neden markette 40 lira. Ya da tarlada para etmeyip yola dökülen ürünler neden marketlerde el uzatılamaz kadar pahalı?
Sorun üretimde ise, konutta AK Parti parayı betona gömdü demiyor muyduk? Onca konut yatırımına rağmen konut fiyatları neden patladı?
Demek ki, sorun sadece üretim değilmiş...
Ya da sorun sadece geçici çözümle hal olmuyormuş.
Önce sorunu tespit edip, çözümü aramak gerekiyor. Yeni ufuklar, yeni çözüm yolları ile...