Asgari ücrete yapılacak zammın hangi enflasyon oranına göre belirleneceği tartışılıyor. Karar yazarı İbrahim Kahveci, yılda bir kez zam yapılacaksa açlık sınırının dikkate alınması gerektiğini belirtti, batmak üzere olan çok sayıda şirket sebebiyle önümüzdeki dönem işsizliğin artacağını ifade etti.
Karar yazarı Kahveci'nin "Ücrete bile şükredeceksiniz" başlıklı yazısının ilgili bölümü şu şekilde:
"Ama biz gene de yılsonu yüzde 36 resmi beklentiyi dikkate alalım. Açlık sınırı şu anda 14.026 lira olduğunda göre ortalama aralık ayı fiyat artışı ile 2024 fiyat artışı toplamı yüzde 40 civarı ediyor. O zaman açlık sınırı 16.636 liraya yükselmiş olacaktır.
Şimdi sorun şu: Beklenen açlık sınırına göre mi zam yapılacak yoksa geçmiş enflasyon sıfır kabul edilip yalnız beklenen enflasyona göre mi zam yapılacak?
Sosyal medya’dan Hakan Kara’da benzer hesap yaparak işin orta yolunu açıkladı. Buna göre gelecek senenin ikinci yarısında asgari ücret açlık sınırının altına düşecek şekilde ayarlanırsa ortalama asgari ücret 17.500 liraya geliyor.
Bu hesap bizim alttaki grafikte de aynı sonucu veriyor. Eğer asgari ücrete 2024 senesinde bir kez zam yapılacaksa en düşük seviyesi 17.500 lira olmalıdır.
Asgari ücret hesabı bu şekilde fakat sorun asgari ücret bile değil.
Bakın dünkü yazımda dış ticaretin tüketime dayalı şekilde hızla artmaya devam ettiğini verdim.
Bunun anlamı şudur: Bu faiz oranı enflasyonu düşürmek için yeterli gelmemektedir. Yan faizler daha da artırılmak durumundadır.
Seçimden önce onlarca kere yazdım: 'Uygulanacak program bellidir fakat maliyetinin ne olacağına toplum karar verecektir' demiştik.
Nitekim toplum yüksek maliyetli istikrar programını tercih etti. Türk Halkı daha yüksek maliyet ödemek istedi, daha çok yoksulluk istedi ve ona göre oy verdi... Adeta 'kuru soğana Reis’lerini yedirmediler.
Şimdi fatura ödeme zamanı geliyor.
***
Dikkat ederseniz ekonomi yönetimi ısrarla enflasyonun bir nedeninin yüksek ücretler olduğunu söylüyor.
Bana göre bu çok yanlış bir varsayım ama onlar da haklı... Çünkü vatandaş açlık sınırının altında ücrette bile REİS’lerine koştu. En düşük emekli maaşı 7500 lira ile dururken herkes REİS dedi.
O zaman yönetiminin düşük ücret için önünde bir engel yoktur. Toplumu daha da fakirleştirmek için önlerinde geniş bir alan mevcut.
Ama asıl mesele şudur: Önümüzdeki dönemde kemer sıkma sürecinde düşük ücrette bile iş bulmak zorlaşacaktır. Hatta 3-4 milyon civarı kişinin işini kaybedeceğini ben defalarca yazıyorum. (Seçimlerden önce yazdım)
Bakınız 2019 yılında kemer sıkma politikasında 2 milyon 252 bin lise ve altı eğitimli işini kaybetmişti.
Şimdi çok daha sert bir kemer sıkma politikası gelecek ve de artık dış politikada da feci şekilde sıkışmış durumdayız.
Ben derim ki ücretin düzeyine bakmayın ve işinize sahip çıkın. Çünkü Türkiye zombi şirketlerde dünya lideri. Yani batmak durumda şirketimiz çok fazla.
Artık düşük faiz ve ucuz emek bileşeni ile süren bu yalancı cennet bitiyor. Sizlere resmen deniyor ki, 'bir ücret alıyorsanız sevinin, seviyesi hiç önemli değil'. Haklılar..."