Gazeteci İbrahim Kiras, "Türkiye’nin ABD ve Rusya ilişkilerinde kilit sorunlar haline gelmiş görünen uçak ve füze sistemleri alışverişlerine dair hız kesmeyen görüşme trafiğini kafası karışmadan izleyebilen yoktur herhalde. Üstelik bunca zamandır sorup bir türlü cevabını alamadığımız sorular hâlâ orta yerde duruyor… Mesela: Rusya’dan aldığımız S-400 füzelerini kullanacak mıyız, depoda mı saklayacağız yoksa iade mi edeceğiz? Daha da önemlisi niye aldık bu füze sistemini?" diye sordu.
Kiras yazısında, "Neyse ki geçen hafta sonu Roma’da görüşme sağlandı da milletçe üstümüzden bir yük kalktı. Yeniden ilişkileri düzeltme planları yapılmaya başlandı. Bu ilişkileri düzeltme hamlelerinde masaya getirilen pazarlık konularının en önemlisi yine S-400’ler meselesi. “İyi ki almışız Ruslardan bu füzeleri. Başka yerde işimize yaramasa da hiç değilse Amerikalı dostlarımızla görüşmemize vesile oluyor” diyesi geliyor insanın. Bütün bunlardan ortaya çıkan birkaç önemli nokta var. Biri, içerideki propaganda makinasının söylediklerinin aksine ABD ile ilişkilerimizi iyi tutmak gerektiği. Hem devlet olarak hem de siyasi iktidar olarak. İkincisi, yine iç propaganda başka türlü konuşsa da, NATO ittifakının dışında kalma hayali kurduğumuzun doğru olmadığı. Üçüncüsü, ihtiyacımız olan savunma sisteminin temel unsurlarının, yine propaganda retoriğinin aksine, dışarıdan sağlanmak zorunda olması." değerlendirmesini yaptı.
Kiras şunları kaydetti:
"Ama cihan yıkılsa Türk yılmaz! Bütün bu acı gerçeklere karşılık olarak “yerli savunma sanayi mitolojisi” üretildi. Biz ihalarımızla sihalarımızla dünyayı fethederiz diye konuşanlar ve bunlara inananlar var. İnsansız hava araçlarının üretiminde ve kullanımında başarı sağladığımız doğru lakin savunma sistemi bunlardan ibaret değil. Patriot, S-400, F35, F-16 gibi marka ve model isimlerinin konuşulup durmasının sebebi bu.
Bu alandaki tartışma konuları ortada: Ruslardan füze savunma sistemi aldığımız için kurucu ortağı olduğumuz F-35 projesinden çıkarılmamız… “Beşinci nesil” savaş uçakları olan F-35 alamadığımız için “dördüncü nesil” F-16’lardan almak isteyişimiz… Yine elimizdeki F-16’ların da modernizasyonu için ABD teknolojisine ihtiyaç duymamız…
“Yerli savunma sanayimiz dünyaya kafa tutuyor… ABD ve Avrupa bizden korkuyor… En büyük 10 ekonomi arasına girmek üzereyiz” falan diyorlar ya bunların gerçek olmasını ben bu hikayeleri milleti oyalamak için anlatıp duranlardan çok daha fazla arzu ederim. Ama ne yazık ki bu “dünya bizi kıskanıyor, dünya bizden korkuyor” retoriğini ciddiye almamızı imkansızlaştıran fiili gerçekler var karşımızda. En başta siyasi iktidarın gösterdiği çabalar. Ülkemizin cumhurbaşkanı ABD’nin Başkanı ile görüştü diye zil takıp oynayan, “Bakın gördünüz mü, görüştü işte” diye mutluluk naraları atan iktidar medyasının hepimize “milli gurur ve milli şuur” dersi veren haysiyetli tutumu mesela!"