Depremin ortasında, henüz cansız bedenleri enkazın altından almayı tamamlamadan konuştuğumuz şeye bakın: Seçim 1 yıl ertelenir mi?
Peşinen söyleyeyim, Türkiye’de Anayasal düzene darbe yapılmadıkça seçim 1 yıl ertelenemez.
Ertelemenin adı “Anayasaya karşı darbe” olur.
Çünkü Anayasanın 78. maddesi herhangi bir istisnai duruma izin vermiyor, “Savaş sebebiyle yeni seçimlerin yapılmasına imkân görülmezse, Türkiye Büyük Millet Meclisi, seçimlerin bir yıl geriye bırakılmasına karar verebilir” diyor.
Savaş sebebiyle, deprem veya başka bir doğal afet sebebiyle değil.
Tayyip Erdoğan geçen gün “Bir yılda bütün evleri bitireceğiz” dediği için bu 1 yıl erteleme meselesi gündeme geldi.
Tayyip Erdoğan söz konusu olduğunda yoğurdu bile üfleyerek yemeye çalışan pek çok kişi bu sözlerden seçimin erteleneceği sonucunu çıkardı.
Bense bu sözleri Erdoğan’ın bir seçim vaadi olarak okudum. “Beni seçerseniz evlerinize 1 yılda kavuşursunuz” demek istiyordu bence.
Gerçekçi olmak gerekir. Deprem bölgesi için kalıcı konutların 1 yılda tamamlanabilmesi söz konusu olamaz. O konutları yapmaya çalışmak, aynı anda hükümetin seçimde çok güvendiği iki büyük konut projesini birden durdurur. Yani büyük ilgi gören dar gelirliye ucuz konut projesi ile çok fazla ilgi görmeyen orta ve yüksek gelirliye konut projeleri, deprem nedeniyle uzun süre sonuçsuz kalmaya mahkum gözüküyor.
Cumhurbaşkanı’nın ağzından bu konuda hiçbir şey duymadık ama Ak Parti’den kimi isimlerin seçim tarihiyle ilgili konuşmaya başladıklarına dair çok sayıda kulis haberi yayınlandı son birkaç günde.
Esasen, Cumhurbaşkanı Erdoğan daha önce 14 Mayısı seçim tarihi olarak ilan etmiş, bunun için de 10 Mart civarında bir gün bir Cumhurbaşkanı kararıyla Meclis’i fesh edeceğini duyurmuştu.
Bu kararında ısrarlı olup olmadığını da, vaz geçip geçmediğini de bilmiyoruz. Henüz 1 aya yakın zamanı var bu kararı vermek için.
Erdoğan, eğer Anayasa ve yasaların çizdiği sınırlar içinde kalacaksa, seçimin 18 Haziran’dan daha ileri bir tarihe alınması mümkün gözükmüyor.
Bunun yegane istisnası, Yüksek Seçim Kurulu’nun “Seçmen listelerini sağlıklı oluşturamıyorum, zamana ihtiyacım var” demesi olabilir. İhtiyaç duyulan zaman da bir veya iki haftayı geçemez.
Aslında bugünden bakacak olursanız, YSK’nın seçmen listeleri için yeterli zamanı da var. Seçim ister 14 Mayıs’ta olsun ister 18 Haziran’da, YSK’nın seçmen listelerini sağlıklı hale getirmesi imkansız değil.
Ama buna rağmen seçimin sonbahara kalabileceğini söyleyenler de var. Birileri bunu iyi niyetle temenni ediyor olabilir ama dediğim gibi Anayasal düzen içinde Meclis’in ve Cumhurbaşkanı’nın görev süresini bu şekilde uzatmaya imkan bulunmuyor.
Cumhurbaşkanı açısından bunun tek bir istisnası var: 2007 yılında Ahmet Necdet Sezer, Abdullah Gül Cumhurbaşkanı seçilene kadar fazladan birkaç ay görev yaptı. Çünkü Meclis’in Cumhurbaşkanı seçmesini Anayasa Mahkemesi engellemişti.
Siyaseten depremin acıları ve yarattığı yıkım bu kadar büyükken seçim yapmak iktidarın hoşuna gitmiyor olabilir. Bu son derece doğal. Siyasi açıdan hiç de avantajlı olmayan, tam tersine ciddi dezavantaj yaratan bir durum oldu deprem.
Ancak bu dezavantajlardan seçimi erteleyerek kurtulacaklarını düşünmek de yanlış olur. Tam tersine, Türkiye’nin depremin ağır ekonomik sonuçlarıyla karşı karşıya gelecek; şu anda ülkenin bir bölgesiyle sınırlı olan travma hali yurt sathında hissedilmeye başlanacak.
O bakımdan seçimi ertelemenin pek bir kazanç sağlamayacağını söylemek gerek.
Tabii biz Türkiye’de ciddi hukuksuzluğa fazlasıyla alışmış, alıştırılmış bir toplumuz. Anayasada açık açık “savaş hali” dışında bir istisna yazılmamış olmasına rağmen hiç birimiz Tayyip Erdoğan’ın isterse seçimi erteletmeyeceğinden emin olamıyoruz.
Gönül huzuru içinde ve başka hiçbir şey söylemeden, “Seçim ertelenmez” diyene henüz rastlamadım.
Kendi adıma, YSK’nın da, gerekirse Anayasa Mahkemesi’nin de seçime ertelemek isterse Tayyip Erdoğan’a direnebileceğini sanmıyorum. Bu ertelemeye kendilerinde yasal kılıf bulmaya kalkışacaklardır. Daha şimdiden “Savaş hali” tabirinin ülkenin önemli bölümünü etkileyen tabii afetler için de geçerli olacağına dair lakırdılar var.
Ama yine de adını şimdiden koymak gerekir diye düşünüyorum: Seçimi erteleme girişimi her şart altında Anayasal düzene karşı darbe girişimi olacaktır. Ertelemek de darbe anlamına gelecektir.
Darbeyi yapanlar yarın öbür gün “Seçime hiç gerek yok” diye de düşünebilir.