Allah’tan işlerini kolaylaştırması için okunan popüler bir dua olan Rabbi Yessir’in bazı bölgelerde “yüzdeki nur” anlamında kullanıldığını 2021 yılında Meral Akşener’in Karar TV’de Elif Çakır ve Taha Akyol’a verdiği röportajda fark etmişti çoğu kişi.
Akşener, o günlerin en popüler tartışması “kim cumhurbaşkanı olacak”, “kazanacak aday” tartışmalarının bir yerinde İBB Başkanı İmamoğlu’nu överken dindar olduğunu söylediği ablasının, İmamoğlu’nun yüzünde ‘Rabbi Yessir’ gördüğünü söylediğini aktarmıştı.
Akşener, daha sonra iki yıl boyunca Cumhurbaşkanlığı adaylığı için İmamoğlu ve Yavaş’ı işaret eden açıklamalar yaptı, İmamoğlu’na açılan davada Saraçhane’ye gitti, nihayet seçime birkaç ay kala en son masadan kalktığında da İmamoğlu ve Yavaş’ı partilerine isyan edip, Samsun’a çıkmaya çağıracak kadar ileri gitti.
Her ne kadar şimdi İmamoğlu ve Yavaş’a aday olmayı kabul etmedikleri için kızgın olduğunu söylese de seçim kampanyası boyunca bu iki ismin Cumhurbaşkanı yardımcısı adaylığını sağladı, sonra meydanlarda birlikte dolaştı.
Hatta İYİ Parti-İmamoğlu ilişkileri, İmamoğlu-CHP ilişkisinden bile iyiydi. İmamoğlu, Kılıçdaroğlu’na karşı Akşener’e daha yakındı. Bunu her fırsatta görmek mümkündü.
Hatta daha yakın zamana kadar İYİ Parti CHP ile ittifak kurup kurmayacağına CHP Kongresi’nde Kılıçdaroğlu’na karşı Özel-İmamoğlu’nun kazanıp kazanmayacağına göre karar verecek kadar da CHP içindeki iktidar mücadelesinde taraftı.
Peki ne oldu da şimdi Akşener, İmamoğlu’nu partisinin içişlerine karışmak, operasyon çekmekle suçladı ve bunu savaş ilanı olarak gördüğünü açıkladı.
Tartışmanın daha da hararetlenerek süreceği görülüyor. Şimdiden İYİ Partililer, İmamoğlu’na ve CHP’ye karşı, PKK-DEM kartını kullanacaklarının işaretlerini vermeye başladı.
Muhtemelen yerel seçim kampanyasında AK Parti ve MHP bu konuda konuşmaya gerek duymayacak. Hatta İYİ Parti’nin milliyetçi harareti karşısında Kürtler için AK Parti ehveni şer bile görünebilir.
Tartışmada oklar Akşener ve İYİ Parti’ye çevrilmiş durumda.
İYİ Parti bu tavrıyla kaybettirecek parti olarak görülüyor, AK Parti’ye hizmet ettiği iddia ediliyor. Hatta muhalif isimler Akşener’le ilgili bir süredir unuttukları 90’lar defterlerini bile yeniden açmaya başladı.
İYİ Parti’de peşpeşe yaşanan istifalar partinin dağılmakta olmasına yoruluyor. İktidar medyası Akşener’i pek üzmemeye çalışırken, muhalif medyada seçimden sonra DP’yi bile suçlu ilan edecek bir şey bulan ama İYİ Parti’yi Kılıçdaroğlu’nun adaylığına direndiği için haklı çıkmakla öven isimlerin Akşener’e eleştirilerinin önü açılmış görünüyor.
Peki ya bu tartışmada problem sadece İYİ Parti ve Akşener’de mi?
İYİ Parti, seçimlerden sonra CHP ile, muhafazakar partilerle yanyana durmanın kendilerine ıo-oy kaybettirdiğine kanaat getirdi.
Parti, bir tercih yaptı. Merkez sağa, CHP’li kitlelere hatta Kürtlere açılımdan vazgeçti, partinin ana çekirdeğini oluşturan laik milliyetçiler ya da Cumhuriyetçi ülkücüler partinin aklını ele geçirdi.
Bu bir tercih, bu tercihin doğal sonucu da küçülme.
Aslında İmamoğlu bu isimler için o kadar da uzak bir figür değildi.
Çoğunun adaylık tartışmalarında İmamoğlucu olduğu da biliniyor.
İşte tam bu noktada meselenin İmamoğlu tarafına da bakmak gerekiyor.
Bu aralar pek kimsenin meselenin bu tarafına bakmaması, yüz çevirmesi, görmezden gelmesi Türkiye siyaseti, medyası ve kanaat önderleri için çok sürpriz değil.