Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın emekliler sesini yükselttikçe cebine gidip gidip gelen elini tutmayı nasıl başardı?
Bir görüşe göre para yoktu.
Nasıl para olmaz? Darphanenin kâğıdı, mürekkebi de mi yok. Bas parayı, olsun para.
Ben şu zamana kadar devletin para sıkıntısı çekmesine akıl erdiremeyen birkaç insanla karşılaştım.
Birisi Hopalıydı.
"Nasi devletun parasi olmaz diyordu. Yoksa kessun parayi?"
Niye "Kessun" diyor da "Bassun" demiyor?
Zannediyorum matbu paranın icat edilmediği zamanlarda insanlar paranın bir sarı lira çapındaki uzunca bir altın külçeden kesilerek imal edildiğini düşünüyorlardı.
Bu bir bilgi sayılmaz. Benim ‘para kesmek’ deyiminin oluşumu hakkındaki çözümlerimden biri. Doğrusunu bilen varsa bana da haber versin.
Basmakla olmuyordu demek ki.
Ya da bir önceki seçimde çok para basmıştık… Enflasyon yüzde 20’lere, 30’lara düşecek bile demiştik.
Enflasyon bizim ‘buyruk’larımıza itibar etmedi, daha da delirdi.
Seçimden sonra Nurettin Nebati’ye yol verildi, yerine Mehmet Şimşek getirildi.
Mehmet Şimşek de eğer fazla para basarsak uluslararası piyasanın bize güveninin tamamen yerle bir olacağına ve ekonomimizin hepten yoldan çıkacağına Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ikna etmeyi başardı.
Bunu tam bilmiyoruz. Erdoğan ikna olmaksızın "Hadi bu defa sizin dediğiniz olsun" demiş de olabilir.
Sonuçta iktidar biraz daha para basıp emeklileri memnun edemedi ve seçimi kaybetti.
Emekli maaşları konusundaki nekesliğin iktidarın seçimi kaybetmesinin yegâne açıklaması olmadığı aşikâr. Ama önemli bir faktör olduğu da aşikâr.
Seçim bitti.
İktidarın emekli, işçi, memur, kim varsa hepimizi ‘limon gibi sıkacağı’ döneme geldik.
Çalışma bakanı Vedat Işıkhan bu sene asgari ücrete zam yapılmayacağını söyleyerek limonun bir tarafından tuttu.
Önümüzdeki aylarda kendi payına düşen kısmı sıkar.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz da kamuda tasarruf genelgesi üzerinde çalıştıklarını açıklayarak ikinci bir limon sıkma sinyali verdi.
Muhalefetin, bu çalışmanın muhalif belediyeleri hedef aldığı yolunda endişeleri var. Haklı olup olmadıklarını yakında öğreniriz.
Mehmet Şimşek henüz ağzındaki baklayı çıkarmış sayılmaz.
Dün "Enflasyonun düşeceğine halkı ikna etmemiz gerekiyor" dedi.
Fena fikir değil. Halkı ikna etmek için nasıl bir yol izleneceğini söylese daha açıklayıcı olurdu.
Onu henüz söylemiyor. Bizim tahmin etmemiz gerekiyor.
Ücret artışları duracak. Krediler kısıtlanacak. Vergi takibi sıkılaştırılacak.
Bu, adaletsiz, yoksulu, dar gelirliyi ezen vahşi bir yol.
Mesela şöyle bir yol izleneceğine dair bir işaret vermiyor Şimşek.
Türkiye’de vergilerin çoğu dolaylı. Vergi gelirlerinin yüzde 65"i dolaylı vergilerden.
Simit alırken, gazoz alırken KDV ödüyorsunuz.
Istakoz alırken de KDV ödüyorsunuz.
Zengin ve yoksul aynı KDV’yi ödüyor.
Zenginler, sermaye sahipleri toplam verginin sadece yüzde 35’ini ödüyor.
Zenginlik sıralamasında ilk yüzde 5’in geliri sürekli artıyor. Aşağıdaki yüzde 80’in geliri sürekli düşüyor.
Bunun için bir reform gerekiyor mu gerekmiyor mu?
Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi Maliye Bakanı Şimşek de zenginlere, sermayedarlara kıyamıyor.
Zaman zaman devlete iş yapan müteahhitlerin milyarlık vergi borçlarını siliyorlar.
Ekonomist Serkan Özcan, Şimşek’in açıklamasına cevaben bir X mesajı gönderdi.
Zihin açıcı olabilir.
Kötü ekonomi yönetimiyle ekonomiyi bozarak ağır bir enflasyon sorununa sebep olanların bugün de iktidarda olduğunu bu yüzden halkı ikna etmenin kolay olmadığını belirtiyor Serkan Özcan.
Çözüm için sosyal istikrarsızlığı yönetebilecek yeni bir "Bölüşüm politikası" öneriyor.
"Üç haneli enflasyonda yüzde 10-15 ila kamu bankalarından kredi kullananlar, kamu özel iş birliği müteahhitleri, sayısız devlet ihalesi alan şirketler, abartılı imar rantına taraf olanlar vs."
"Kısacası kötü ekonomi yönetiminde millet fakirleşirken zenginleşenler."
"Bunların hepsinin yeni dönemde oluşacak yüke ortak olması gerekir.
Sorunun sebebi olanlar koltuklarında otururken "Hadi ikna olun" demekle bu iş olmaz."
Enflasyon zengini zenginleştiriyor, yoksulu yoksullaştırıyor.
Enflasyonla mücadele de zengini zenginleştiriyor, yoksulu yoksullaştırıyor.
Güle güle kullanın adaletinizi!