ABD'li senatörlerin onayladığı tasarıda, Senatonun Kaşıkçı cinayeti emrinin Veliaht Prens Selman tarafından verildiğine inandığı, ayrıca Riyad'ın Çin ve Rusya'dan silah temininin ABD'yle ilişkilerini zora soktuğu ve her iki ülkenin ulusal güvenliği ve ekonomisine ciddi riskler doğurabileceği belirtildi.
Rus siyaset uzmanı, Rusya Halkların Dostluğu Üniversitesi (RUDN) Prof. Dr. Yuriy Poçta, Sputnik radyosuna verdiği mülakatta ABD'nin Suudi Arabistan'a yönelik tutumunun son zamanlarda değiştiğine dikkat çekti.
Poçta, "Bu trajik olaylar (Kaşıkçı cinayeti) sadece Suudi Arabistan'a, ayrıca Çin ve Rusya'ya baskı yapma bahanesi olarak kullanılıyor. Başlıca hedef, ABD'nin son zamanlarda her türlü bahaneyle para silkelenmesi gereken para torbası olarak görmeye başladığı Suudi Arabistan'dan finansal verimin artmasını sağlamak. Daha önce ABD, Suudi Arabistan'a bölgede önemli bir müttefik gözüyle bakıyordu ve genellikle ön planda tuttukları demokrasi ve insan hakları sorunları dikkatlerini fazla çekmiyordu. Şimdi ise ABD, müttefiklerini sıkıştırmaya, güvenlik karşılığında daha yüksek bedel ödetmeye çalışıyor. Bunun yanında ABD, son zamanlarda müttefiklerini çok kolay ‘ele veriyor'. Önceki Mısır Başbakanı'ndan (Hüsnü Mübarek) nasıl vazgeçtiklerini gördük. Suudi Arabistan'ın şu anki yönetimini de aynı rahatlıkta ‘ele verebilirler', ülkeyi istikrarsızlaştırabilirler. Bu etapta önemli bir enerji kaynağı tedarikçisi olarak Suudi Arabistan'a fazla ihtiyaç duymuyorlar. ABD zaten büyük petrol ev gaz tedarikçisi oldu, bu nedenle bu bölgedeki istikrar konusunda pek endişeli değiller" diye konuştu.
Senatonun yasa tasarısının ABD'deki iç siyasi mücadelenin belirtilerinden bir tanesi olduğuna da dikkat çeken Poçta, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Trump ilk yurtdışı ziyaretini Suudi Arabistan'a yaptı ve o sırada karlı bir anlaşma sağladı, Suudiler yeni silahların tedariki karşılığında yüz milyarlarca dolar ödeme sözü verdi. Trump'la hemfikir olmayan Demokratlar ve Cumhuriyetçiler ise şimdi kendisinin gazetecileri öldüren bir ülkeyle anlaştığını göstermek istiyorlar. Tüm bunların tam da şu sıralarda olup bitmesi bir tesadüf eseri değil. Şu anda Suudi Arabistan'da fiilen iktidarın Kraldan Veliaht Prens'e geçişinin hazırlıkları yapılıyor. Prens ise uluslararası ilişkilere ve temaslara daha geniş açıyla bakmaya başlıyor, askeri-teknik işbirliğinin çeşitlendirilmesini düşünmeye başlıyor, Rusya ve Çin pazarlarına çıkıyor. Elbette ki bu Amerikalıların işine gelmiyor. Onlara göre ‘vasal vasal olmalı', sağa ya da sola herhangi bir sapma olmamalı".