CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Meclis’te düzenlenen grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Gazetecilerin tutuklanmasına tepki gösteren Kılıçdaroğlu, “Eğer bu memlekette bir casus aranıyorsa, bu memlekette devletin sırlarını terör örgütüne peşkeş çeken birisi aranıyorsa o da Kozmik Oda’yı açanlardır” dedi. Kılıçdaroğlu, tepki çeken liyakatsız atamalarla ilgili de “Arpalık aile şirketi” benzetmesinde bulundu.
İdlib'de Türk-Rus Ortak Devriyesine Saldırı!
Kılıçdaroğlu ve milletvekilleri, Meclis grup toplantısına “adalet” yazılı maske ile katıldı. CHP’li milletvekilleri adalet yürüyüşünün üçüncü yıl dönümü nedeniyle CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu “Hak, hukuk, adelet” sloganı ile karşıladı. Kılıçdaroğlu’nun o anlarda duygulandığı görüldü.
CHP’li vekiller grup toplantısına “adalet” yazılı maskelerle katıldı.
Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasına Adalet Yürüşü’nün 3.yılına ilişkin cümlelerle başladı. Kılıçdaroğlu, “Adalet dünyanın ortak noktası olmak zorundadır” dedi.
BİNGÖL DEPREMİ
Sözlerine Bingöl’deki deprem felaketiyle devam eden Kılıçdaroğlu, “Büyük Marmara depreminden bu yana 18 yıldır iktidarda olanlar doğru düzgün bir şey yapmadılar. Hala İstanbul en büyük risk olarak duruyor önümüzde. Sormayacak mıyız; 18 yılda ne yaptınız Hala çökmek üzere olan binalar var. Siz devleti nasıl yönetiyorsunuz?” dedi.
Kılıçdaroğlu, “Doğarken eşit doğduk, ölürken de eşit öleceğiz bir kefen dışında bir şey götüremeyeceğiz. Bu rant hırsı nedir?” diye sordu.
ADALET YÜRÜYÜŞÜ
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları şöyle:
“3 yıl önce yürüdük. Neden yürüdük? Bu cennet gibi vatana kardeş olalım, kavga etmeyelim diye yürüdük. Bu cennet vatanda hiçbir çocuk yatağa aç girmesin diye yürüdük. Bu ülkede haksız yere hapislerde çürüyen kardeşlerimiz için, kalemini satmayan gazeteciler için, hiçbir kişisel beklenti içinde olmaksızın 83 milyonun adalet talebi için yürüdük.”
“İnsanlık tarihi bir adalet mücadelesi tarihidir. İnsanlık hep adaleti aramıştır. Gelen bütün peygamberler adaleti tesis etmek için gelmiştir. Güzel ahlakı ve liyakati tesis etmek için gelmiştir. Eğer insansak, bizim gibi düşünmeyenin de hakkı vardır diye düşünüyorsak, adalet dünyanın ortak paydası olmak zorundadır.”
“Evet yürüdüm. Kimseyi de davet etmedim. Ben ve eşim yalnız yürüyecektik. Ama adalet talebi o kadar yüksek ki, milyonlar yürüdü. Altan Bey ile Adalet Yürüyüşü’nde konuşurken, ona sordum. Neden bu güzel ülkede birlikte yaşayamıyoruz? Neden birilerine baskı yapacaksınız? Her dönemin bir Firavunu olmuştur. Adalet talebi hiç bitmeyecektir.”
‘CHP’Lİ BELEDİYELER TARİH YAZDILAR’
Geçen toplantıda CHP’li belediyeler için de bir şey söylemedim. Onların görevi. Ama huzurlarınızda onlara da yürekten teşekkür ediyorum Vatandaş yardım etti, engel oldular. Bankadaki paralarına el koydular. Ne oldu? Askıda fatura geldi. Aklın yolu adalet üzerine çalışıyorsa, insan hakları üzerine çalışıyorsa çözümsüzlük diye bir şey yoktur. Dolayısıyla bizim belediye başkanlarımız çok iyi çalıştılar. Görevlerini yaptılar.
12 Haziran tarihi itibariyle belediyelerimizden aldığımız bilgiler; 5 milyon 702 bin 723 aileye ayni yardım yapıldı. Asla bunun reklamı yapılmadı, kişinin yoksulluğu teşhir edilmedi. Bizi üzen, esnafın bile yardım paketine muhtaç hale gelmesiydi. 285 bin 390 aileye nakdi yardım yapıldı. 224 bin 27 hanenin suyu açıldı. Belediyelere ait 21 bin 147 iş yerinin kiraları ertelendi. 146 bin 669 kişiye evde bakım hizmeti verilmeye devam ediliyor. 43 milyon 384 bin 714 litre dezenfektan dağıtımı yapıldı. Nerede isteniyorsa, orada temizlik yapıldı. 9 bin 114 sağlık çalışanına evlerine gidemedikleri için yer tahsis edildi. Bedellerini belediyelerimiz ödedi. 2 milyon 222 bin 988 bina ve iş yerinde dezenfekte işlemi yapıldı.
TELE1 ANKARA TEMSİLCİSİ VE ODA TV HABER MÜDÜRÜ MÜYESSER YILDIZ’IN GÖZALTINA ALINMASINA TEPKİ
“Bir haber geliyor. İki gazeteci arkadaşımız sabahın köründe gözaltına alınıyor. İsmail Dükel ve Müyesser Yıldız. Neden alınıyorlar, hangi gerekçeyle alınıyorlar? Emin olun duyduğumda üzüldüm. Nasıl bir ülkede yaşıyoruz biz? Huzur olmayacak mı bu ülkede? Gazetecinin de huzur hakkı yok mu? Müesser Hanım’a su vermiyorlar.
Barış Terkoğlu içeride. Neden? Barış Pehlivan içeride. Neden? Hülya Kılınç içeride. Neden? Murat Ağırel içeride. Neden? Mehmet Ferhat Çelik içeride. Neden? Aydın Keser içeride. Neden? Casusluktan. Allah akıl fikir versin. Osman Kavala içeride, Selahattin Demirtaş içeride, Ahmet Altan içeride, avukatlar içeride, askeri öğrenciler içeride. Ya bu taktiği hepimiz biliyorduk değil mi? FETÖ taktiği. Önce havuz medyasına yazdırıyorlardı, ondan sonra polisler sabah baskını yapıp gece yarısı gözaltına alıp sonra tutuklama. Casus arıyorlar.
‘CASUS ARANIYORSA KOZMİK ODA’YI AÇANLARDIR’
Sevgili vatandaşlarım eğer bu memlekette bir casus aranıyorsa, bu memlekette devletin sırlarını terör örgütüne peşkeş çeken birisi aranıyorsa o da Kozmik Oda’yı açanlardır. Kozmik odayı açanlar bunlar değil mi? Casus, ajans arıyorsan gideceksin devletin savcısıysan onun yakasına yapışacaksın. Bunun hesabını soran var mı? Yok. Ama Millet İttifakı olarak iktidara geldiğimizde Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sırlarını terör örgütüne peşkeş çekenlere hesap sormazsak namert değiliz.”
‘DEVLET TABAN TABANA ZIT UYGULAMALAR YÜRÜTÜYOR’
“Adaletten söz ettik, adaletin peşinde koşan gruplardan biri de gazetecileri. Bir yerde haksızlık varsa, onu haber yaparlar. Gazetecilerin geleneksel bir sözü vardı. Köpeğin insanı ısırması haber değildir ancak insanın köpeği ısırması haberdir.Gazetecilerin önünde engel olmaması için yasalar yapılmıştır. Bizim anayasamızda da var. Basın hürdür, sansür edilemez.
Devlet, basın ve haber alma özgürlüğünü sağlayacak tedbirleri alır. Devlet, taban taban zıt uygulamalar yürütülüyor. Geçen hafta iki gazeteci arkadaşımız, Saray’ın isteği üzerine 4 gün tutuldu.Libya’ya asker gönderilmesi, ÖSO’nun bir kanadının Libya’ya gönderilmesi herkesin bildiği bir şey. Ama Türkiye’de vatandaş bilmesin, biz bilmeyelim. Niye, Saray rahatsız olurmuş. Olsunlar efendim.Öyle bir ortam hazırladılar ki, medyanın yüzde 90’ını havuz medya haline getirdi. Oralarda besleme gazeteciler var. Ortak bir yerden başlık atılıyor, hepsi aynısını veriyor. E doğal olarak vatandaşlar bunları almadı. Onlar da izlenen kanalları sabote etmek istiyorlar.
‘MURAT AĞIREL, YOLSUZLUKLARI ORTAYA DÖKMEKTE UZMAN BİR GAZETECİ’
Bizim yanlışımız varsa, yazsınlar tabii ki. Ancak birilerinin talebi ile yazıyorsan, sen gazeteci değilsin kardeşim. O gazete, gazete değil. Bütün bunlar olmayınca baktılar, sosyal medyayı nasıl ele geçiririz diye.7 bin troll ile kamuoyu oluşturulmaya çalışılmış. Şu zavallılığa bakar mısınız, bütün medya elinizde ancak ağırlığınız yok. Dolayısıyla Müyesser Yıldız hapiste, Barış Terkoğlu hapiste, Barış Pehlivan hapiste,Murat Ağırel hapiste. Murat Ağırel, yolsuzlukları ortaya dökmesi ile bilinen bir gazeteci. Bu konuda uzmanlaştı artık. Hülya Kılınç hapiste, Osman Kavala, Selahattin Demirtaş.
BAŞAK DEMİRTAŞ’A YÖNELİK CİNSİYETÇİ SALDIRIYA TEPKİ
“Selahattin Bey’in eşine yönelik saldırıda bulunanı önce gözaltına aldılar sonra serbest bıraktılar. Eğer bir sorun varsa oturur konuşursun, sende de akıl var, onda da ancak birileri akıllarını kiraya veriyor. Bu sayede de insan olmaktan çıkıyor. Bu kişiler, insan ve hayvan sınıfına girmez. Hayvan bile bunu yapmaz.
Bütün bu gelişmeler, kadına yönelik şiddeti artırdı. Korona sürecinde de yaşanan şiddetin arttığını görüyoruz. 5 bin 114 kadın için koruma kararı verilmiş. Neden bu şiddet, yaratılan, herkesi etkileyen yoksulluk, sefalet bu şiddetin nedeni olabilir mi? Çöpten ekmek kırıntısı arayan kadının sefaletini bunlar düşünüyor mu acaba. Özellikle Ak Parti’ye oy veren kardeşlerime sesleniyorum.Senin de burada bir sorumluluğun yok mu? Sen de bu sefalete dur demeyecek misin kardeşim. Peygamber efendimiz kadınları koruyun derken, siz nasıl bıçakla saldırırsınız kadınlarımıza.”
‘EVİNİZDE HUZUR YOKSA SEBEBİ SARAY SOSYETESİDİR’
“Bütün kadınlarımıza sesleniyorum, evinizde huzur yoksa sebebi Saray sosyetesidir. Tencereniz kaynamıyorsa, çocuğunuz yatağa aç giriyorsa, sebebi Saray sosyetesidir. Baba işsiz, çocuk işsiz, anne işsiz, aynı evde birbirlerinin yüzüne bile bakamıyorlar.18 yıldır bu memleketi kim yönetiyor. Haber yaptı alın içeri, baskı rejimi. 20 Temmuz sivil darbesinin sebebi. Değerli arkadaşlar, devlet yönetiminde liyakat denilen bir kavram var. Burada işini ehline vermek önemlidir.”
‘ARPALIK AİLE ŞİRKETİ’
Liyakatın olmadığı yerde devlet mi olur? Liyakatı yok ederseniz, devleti çökertirsiniz. Geldim, devleti istediğim gibi yönetirim, hayır böyle olmaz. İstediğin gibi yönetirsen orası devlet olmaz. Arpalık aile şirketi olur.
Çikolata kutusunda rüşvet alan adamı büyükelçi olarak tayin ederseniz, oradaki halk şunu düşünür, bunu gönderenler de aynı zihniyettendir. Ayakkabı kutusunda rüşvet almış biri, arabasında Türk bayrağı taşıyor ve o rüşvetçi. Çete niye oluşur, yasa dışı bir iş yapmak için bir araya geliyorlar. Dolayısıyla devleti, zenginleşme aracı liyakat sisteminde olmaz. Liyakat, bütün bunlara engel olan sistemdir.”
FETÖ İTİRAFINA TEPKİ: SARAY KORKUSUNDAN HİÇBİR SAVCI HAREKETE GEÇEMEDİ
“AK Partili bir kardeşimiz çıktı ve televizyonda, ‘biz Kemalistleri devirmek için FETÖ ile işbirliği yaptık’ dedi. Dolayısıyla kendisine bir teşekkür borcumuz var. Biz bunu söylüyorduk ama vatandaş, bunlar muhalif tersini söyler diyordu. Şimdi içerinden ve medyadan sorumlu birisi bunu açıkladı.Bunun gibi olanların bilmesi gereken bir şey var. KPSS’yi kazandıktan sonra aday memur oluyorsunuz, eğer iyiyseniz diyor ki asaletini onaylıyoruz. Hemen şef olabilir mi? Hayır bir süre çalışacak. Sonra şube müdürü olarak, daire başkanı, genel müdür. Hemen yakalıyor birini yakasından, sen şef olacaksın diyor. Eğer FETÖ ile işbirliği yaptığınızı kabul ediyorsanız, Harp Okulu öğrencilerinin ne suçu var. Hiçbir savcı harekete geçti mi? Hayır, neden… Saray’ın korkusundan.”
LİYAKATSIZ ATAMALARA TEPKİ
Devleti, devlet olarak değil, intikam alacak organ olarak görüyorlar. Devleti nasıl soyarım diye düşünüyorlar. Geçenlerde bankalara atamalar yapıldı. Eski güreşçi arkadaşımız da bir bankanın yönetim kuruluna atandı. Hepimizin gurur duyduğu bir kişi, bir sporcu ama banka yönetiminde ne işi var.Hatırlarsınız değil mi burada bir adamdan söz etmiştik, bir kişi hastaneye görevli olarak atanıyor ve ilk yaptığı iş, hastaneyi soymak oluyor.
Siz alıyorsunuz birini, bankaya atıyorsunuz ama bankanın b’sini bilmiyor. Ama kardeşim, bu adamın banka ile ne ilgisi var. Bu kardeşimden bir istirhamım var, elde ettiğin başarıları gölgelemek istemiyorsan, o koltuğa oturmayacaksınız kardeşim. Ancak devlet dediğimiz kurumun bu kadar yıpranması ahlaki değil. Binlerce öğretmen atanmıyor, niye para gider diye… Ama bu beylere 2-3 yerden maaş alıyor. Bankalara öyle adam atadılar ki, adamlar ATM’den para çekmeyi bilmez. Devleti, arpalık olarak kullanmayacaksınız arkadaş. Rabbimiz diyor ki, her şey ile karşıma gel ama kul hakkı ile gelme. Siz kul hakkı yiyorsunuz kardeşim.
Kılıçdaroğlu konuşuyor diyorlar, ben konuşmazsam kim konuşacak kardeşim. Yetimin hakkını kim savunacak. Üniversite mezunu, bu konularda o kadar çok insan var ki.
‘LONDRA’YA BU MİLLETİN ALIN TERİ KİRALANDI’
Türkiye, bu noktada. Kendisini dindar olarak gören kardeşlerim de bunu dinlesin. Vatandaştan alınan her kuruşun hesabını vatandaşa vermiyorsan, sen hırsızsın demektir. Siyasette vatandaşa hesap vermek, en onurlu durumdur.
Bu siyaset kurumunu onurlu kılan en temel ögedir, hesap vermek. Ben hesap vermem diyorsa, orada kibir ve hırsızlık var. Tefecilere çalışan bir vatandaş var. 5 ayda tefecilere 68 milyar ödenmiştir. Diyorlar ki, İslami esaslara göre ekonomiyi yönetmemiz gerekiyor. Londra’ya bu milletin alın teri kiralandı. Benim alın terimi, Londra’daki tefeciye niye kiraya veriyorsun. Ben niye devlete vergi veriyorum, okul yapsın yol yapsın diye. Saray’da yaşayan, kirada oturan adamdan niye para ister. Niye IBAN numarası verir. Sen zaten halktan kopmuşsun. Dolayısıyla Saray’da oturan kişi para istiyor. Sülük gibi emdiniz insanın kanını. Biraz ar damarları ve akılları varsa milletin halini görürler.
TEVFİK FİKRET GÖNDERMESİ: TIKSIRINCIYA KADAR YİYİN
Tevfik Fikret’in şiiri var ya, yiyin efendiler, tıksırıncaya kadar yiyin diyorlar. EYT’liler diyorlar ki bizi unutmayın. Onları hiç unutmuyoruz. Sonuna kadar onların haklarını savunacağız. İşçilere kumpas kurdular. Ne kadar çok çalışır, ne kadar çok prim ödersen, o kadar az maaş alacaksın diyorlar. Patrona diyor ki, bana iş ver ama sigortalı yapma. Dünyada böyle bir garabet yok. Sadece bizde var. EYT’liler için de adalet diyoruz. Onları da kurtaracağız.