Kılıçdaroğlu, CHP’nin bilinmeyen deprem raporunu ilk kez açıkladı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bugün bir gazetenin attığı, “İktidarıyla muhalefetiyle bilimin sesine kulak tıkayan Türkiye” manşetini eleştirirken, 15 yıl önce CHP’nin hazırladığı deprem raporunu gündeme getirdi.

Kılıçdaroğlu, 2005 yılında dönemin Başbakan’ı Tayyip Erdoğan’a Baykal döneminde hazırlanan CHP’nin deprem raporunun sunulduğunu, Erdoğan’a 3,5 saat brifing verildiğini ama o günden bu yana hiçbir önlem alınmadığı gibi raporun rafa kaldırıldığını söyledi. Kılıçdaroğlu, bunu niçin hiç gündeme getirmediklerini de, “Sayın Baykal CHP raporu gibi algılanmasını istemiyor, çünkü deprem, siyasette bir rekabet alanı değil, her türlü önleme destek vermemiz lazım diyor" sözleriyle izah etti.

Depremle ilgili 17 yılda 58 kez araştırma önergesi verdiklerini, komisyon kurulması önerisinin her defasında AKP ve MHP oylarıyla reddedildiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Çünkü paranın nereye harcanacağı bir siyasi tercihtir. AKP, siyasi tercihini uçak geçmeyen havaalanlarına milyon avrolar ödeme şeklinde yapmıştır. Fakir fukaranın yanındayız diyorlar. Onlar fakir fukaranın cenazelerinin yanındalar” ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu’nun CHP Grup toplantısında yaptığı konuşmanın ilgili bölümü şöyle: 

Bugün bir gazete başlık atmış… “İktidarıyla muhalefetiyle bilimin sesine kulak tıkayan Türkiye”... Pes ya. Biz ne zamandan beri bilimin sesine kulak tıkadık? Parlamento görevini yaptı mı? Yürütme organının getirdiği bütün kanunlar parlamentodan geçti. Ama parlamentonun bir eksiği var. 

“17 yılda 58 önerge verdik, AKP ve MHP reddetti”

17 yılda depremle ilgili 58 araştırma önergesi vermişiz ama AKP ve MHP milletvekilleri “hayır depremi araştırmaya gerek yok” demişler. Deprem olur, insanlar ölür, enkazı kaldırır, cenazeleri defnederiz ve bizden güzel ülke yok. Biz bunu kabul etmiyoruz. Muhalefet 17 yılda 58 kez deprem gerçeğine dikkati çekmiş.

Muhalefet olarak biz görevimizi yaptık mı? Üniversiteler, bilim insanları, STK’lar yaptı. Peki biz yaptık mı? Rahat ve açık yürekle şunu söyleyebilirim; deprem konusunda alınması gereken önlemler konusunda Türkiye Cumhuriyeti tarihinde en nitelikli raporu hazırlayıp, hükümete sunan tek parti var CHP’dir…

CHP Milletvekili Ersin Arıoğlu’nun deprem raporu

CHP’nin eski İstanbul milletvekili, mühendis Ersin Arıoğlu, ABD, Japonya ve Türkiye'den üniversite hocalarını ve deprem mühendislerini bir araya getirdi. Japonya ve ABD'den 4'er, ODTÜ'den ise 2 akademisyen...

2005 Kasım ayında. O zamanki genel başkanımız Sayın Deniz Baykal'a rapor sunuldu. Baykal, raporun ne kadar önemli olduğunu gördüğü için, "Bu rapor çok önemli, bizde kalmamalı, hükümetin de bu raporu bilmesi lazım. Gidin Başbakan’a bu raporu verin, anlatın" dedi. O dönem Recep Tayyip Erdoğan Başbakan. Baykal ayrıca, "Raporu verirken kamuoyuyla paylaşmayın, CHP raporu gibi algılanmasın. Çünkü deprem, siyasette bir rekabet alanı değil, her türlü önleme destek vermemiz lazım" dedi. 

Sonra Baykal, "Başbakan’a şunu söyleyin; raporun öngördüğü kanunların Meclis'ten çıkması için biz her türlü desteği vermeye hazırız" diyor. 

Ersin Arıoğlu, dönemin müsteşarı Ömer Dinçer'i arıyor. Dinçer, "Başbakan yoğun ama size 20 dakika ayırabilir" diyor, "Olur" diyorlar, 20 dakika da olsa görüşmek için. 

Rapor 3 bölümden oluşuyor. 1.bölüm; İstanbul deprem ihtimalinin bilimsel analizi. 2.bölüm; muhtemel hasar senaryoları. 3.bölüm; risklerin en aza indirilmesi için neler yapılmalı...

“Erdoğan 3,5 saat brifing aldı, ama rapor rafa kalktı”

Randevu günü Arıoğlu ve ekibi Başbakan’a (Tayyip Erdoğan) giderler, görüşürler ve Arıoğlu şunu söyler; "Sayın Baykal, raporu kamuoyuyla paylaşmayın, CHP'nin raporu gibi algılanmasın, dedi. Biz de raporu kamuoyuyla paylaşmadık". Başbakan’a bilgi verirler. 20 dakika denilen görüşmede raporu sunmaya başlarlar. Erdoğan derhal ilgili bakan ve müsteşarları davet eder. 20 dakika yerine tam 3,5 saat brifingi dinler. 

Biz bugüne kadar çıkıp, "Eyy Erdoğan, biz raporu hazırladık, sen gereğini yapmadın" demedik. Çünkü deprem insan hayatıyla ilgili, önlem alınması gerekir. Kim alacak önlemi, Meclis ve hükümet.

3,5 saat dinler Erdoğan. Ersin Arıoğlu, "Biz bunu basınla paylaşmadık" der ama Erdoğan, Başbakanlık Basın Merkezi'ne talimat verir. Basın Merkezi, Başbakan’ın deprem konusunda çok önemli brifing aldığını kamuoyuna duyurur. Ne zaman? 22 Kasım 2005... 

Erdoğan, İstanbul Valisi ve Belediye Başkanı'na da brifing verilmesini ister. Ersin Arıoğlu ve ekibi İstanbul Kandilli Rasathanesi'nde, Vali ve Belediye Başkanı'na sunum yaparlar. Rapor, Bayındırlık ve İmar-İskan Bakanlığı'na da gönderilir. 

Ne oldu peki? Başbakan, vali, belediye başkanı dinleyecek... Sadece raflarda yerini aldı. "Muhalefet partisi ne yapıyor?" diyenlerin kulağına küpe olsun. 

“İktidar diyor ki; cenazeleri defnederiz…”

Peki niçin gereği yapılmıyor? Bu bir siyasi tercihtir, altını çizeyim. Bu bir siyasi tercihtir. İktidar partisi diyor ki, "Deprem olabilir, cenazeleri kaldırır defnederiz. Yıkılan bina varsa yaparız. Yıkılmayan bina… Bir sonraki depremde o da yıkılır. Deprem değil, bina öldürür. İnsanların o binaların içinde ölümü beklemesi hangi vicdana, hangi ahlaka sığar?

“Depreme değil, uçak geçmeyen havaalanına para…”

Depremi önleme şansımız var mı, yok. Fay hattı üzerinde miyiz, evet. Yer belli mi, evet. Nereler daha çok risk altında, o da belli. Niye önlem almıyoruz? Bu bir siyasi tercih. Paranın nereye harcanacağı bir siyasi tercih. Deprem riskini sıfıra indirip insanların hayatını mı kurtarmak istiyorsun, yoksa bir havaalanı yapıp, uçak geçmeyen bu havaalanına dünyanın milyon avrolarını mı ödeyeceksin? AK Parti, siyasi tercihini böyle kullanmıştır. 

“Deprem vergileri nerede?”

Para yok mu, var. Özel iletişim vergisi... 1999'dan sonra rahmetli Ecevit vergiler getirdi. Özel iletişim vergisi sürekli hale getirildi. Verginin çıktığı tarihten bu Eylül ayına kadar toplanan para 35 milyar dolar… 35 milyar dolar ile siz İstanbul ve İzmir'de yaşanacak deprem riskini en aza indirebilirsiniz. Parayı harcarsınız, adı üstünde deprem vergisi. Soruyorum, nereye harcadınız, kıyamet kopuyor. Şöyle diyor Erdoğan; "Bay Kemal'e hesabını vermem". Bana değil millete hesabını vereceksiniz, nereye gitti bu paralar?  İmar affından da 24 milyar lira topladılar, nerede bu para bilmiyoruz. 

İnsan hayatı değerliyse insanı yaşatmak için alınması gereken önlemleri siyasi iktidar alıyor mu, almıyor mu? İnsan nasıl ölür? Bilerek, görerek, depremi bilerek nasıl ölür? Ama önlem almıyorsunuz. 

“Fakirin yanında değil, cenazelerinin yanındalar”

Çöken bir devletten söz ediyorum. Sosyal devlet değil. 5 tane müteahhite, 5'li çeteye hizmet eden bir devlet var. Sosyal devlet değil. Para mı, para veriyor istediği kadar. Peki depremde en çok kim zarar görüyor? Fakir fukara zarar görüyor. Bunlar (AKP) demiyor mu, “fakir fukaranın yanındayız”. Fakir fukaranın cenazelerinin yanındalar. Onlara ev yapayım? Yok kardeşim. Dayanıklı ev olsun? Hayır kardeşim. Bak sana ekmek veriyorum, sen de bana oy ver. Karşılıklı... Olmaz... 

Sosyal devletin ayağa kalkması lazım. Sosyal devletin vatandaşına sahip çıkması lazım. Sadece beslenme değil, oturacağı konutlar açısında da... Devlet olarak "tedbir al" diyor Anayasa. Ama alınmıyor.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.