Ahmet Türk, kendisine yönelik ikinci kayyum darbesinin arkasında, "Son yerel seçim tutumumuza karşı bir faturadır" olduğunu söyledi. Türk, Kılıçdaroğlu'nun kendisini arayarak "Geçmiş olsun" dileğinde bulunduğunu söyledi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, kendisinin tutuklu olduğu dönemde sağlık nedeniyle tahliye edilmesi gerektiğini söylemesine yönelik ise, “Mazeret arayan biri değilim. Evet belli bir yaştayım. Bazı rahatsızlıklarım olabilir ama her şeye de hazırım. İstedikleri zaman içeri alabilirler" cevabını verdi.
Ahmet Türk: Kayyum, Soylu ve Erdoğan’a 140 bin liralık hediye verdi
Gazete Duvar'dan Nergis Demirkaya'nın sorularını yanıtlayan Türk, şunları kaydetti:
- Mardin Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı için başvurduğunuzda “Bu seçim açıkçası halkımız için bir sınavdır. Bizim için bir rövanştır” demiştiniz. Kazandınız ama ikinci kez görevden uzaklaştırıldınız. Kayyım atanmasını bekliyor muydunuz?
Akıl ve mantıkla baktığınız zaman Türkiye’nin geleceğine katkı sağlayacak bir durum değil. Demokrasiyi hiçleştiren, kırıntısı olan demokrasiyi tamamen ortadan kaldıran bu yönelim Türkiye’ye bir şey katmaz. Türkiye’yi daha zor ve güvensiz bir duruma getiren bir karar. Ama bugün akılla değil duygularıyla, hisleriyle hareket eden bir iktidarla karşı karşıyayız. Devlet aklı olmadığı zaman bunların yaşanabileceğini tahmin edebiliyorsunuz. Her zaman bu ihtimali bir köşede tutuyorduk. Bu açıdan çok sürpriz bir şey olarak değerlendirmiyoruz.
'BORÇLA DEVRALDIK, NEYİ AKTARALIM?'
- “Terör” gerekçesiyle görevden alındınız? İçişleri Bakanı belediye kaynaklarının teröre aktarıldığı yönünde açıklamalar yapıyor. Bu gerekçeleri, iddiaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Belediyeyi 406 milyon borçla, MARSU’yu da 600 milyon lira borçla devraldık. MARSU’daki işçi ve memurların parasını ödemeden gittiler. Biz bu süreçte işçi ve memur parasını ödeyebilmek için çok zorluk çektik. Bayram arefesinde her yerden para toplayarak işçi ve memurların parasını ödemek için çaba harcadık. Biz gelmeden önce MARSU Genel Müdürü İller Bankası’na “Bize para göndermeyin” diye yazmış. Geldiğimiz günden bu yana devletten MARSU’ya bir tek kuruş gelmemiş.
Maliye’den, İller Bankası’ndan gelen para 15 milyon lira civarında. Bizim memura ödediğimiz para ise 12 milyon lira. Üstelik son hafta 15 milyon yerine 4 milyon lira geldi. İşçiye memura ödememiz gereken para 12.5 milyon bize gelen para 4 milyon! Şimdi mazotun olmadığı, araçların çalışmadığı, parke fabrikasının arızalı olduğu bir bir belediyede başka yerlere para aktarmamız mümkün müdür! Para olsa işçinin memurun parasını öderdik. Mardin’de 5 bin kilometre köy yolu var. Arabaların rahatça gideceği 10 tane yol yok. Bu şartlar altında farklı yerlere para gönderdiğimiz söylenerek algı operasyonu yaratılmaya çalışılıyor. Yani bu kayyım atamasını meşrulaştırmak için algı yaratılıyor. Beş kuruş para olmayınca nereye para aktarmış olacağız. Keşke paramız olsa da işçilere ikramiyelerini verebilseydik. Bu hukuksuzluğu, darbeyi halka başka şekilde anlatmak için, ikna etmek için kullandıkları yöntemdir. Bizim hesaplarımız açıktır. Gelen parayı nereye harcadığımız, gelirimizin ne olduğu açıktır. Sayıştay’dan müfettiş gelsin. Doğrusu, biz bunu siyaseten yaptık demeleri. Algı yaratarak, iftira ederek böyle bir şeyi meşru göstermek ne akla ne mantığa uygun. Kimse de bunlara inanmıyor.
'SON YEREL SEÇİM TUTUMUMUZA KARŞI BİR FATURA'
- Peki kayyım atamaları sizce neden yapıldı?
Bizim sormak istediğimiz şeyler var. Belediyeden bakanlara 576 bin lira tutarında hediyeler verilmiş. Etik yasaya göre bir hediye 100 doları geçemez. Gelen bir bakana 20 bin, Sayın Cumhurbaşkanına 136 bin 940 liralık hediye faturası elimizde. İçişleri Bakanı’na birisi 43 bin, diğeri 39 bin liralık 2 hediye. Bunların hepsi belediye üzerinden ve faturaları elimizde. Soruyoruz. Bu hediyeler bakanlara verildi mi? Verilmemişse bunun gereğini yapmaları gerekiyor. Biz bunları dile getirdiğimiz, gerçekleri ortaya koyduğumuz için hedef haline geldik. Halk bizden hizmet beklerken bunu kamuoyu ile paylaşmak zorundayız. Bunları göz önüne aldığımızda bu operasyonun bir yerde bizi susturmaya, sindirmeye yönelik bir operasyon olduğunu görüyoruz. Bu operasyonu yine son yerel seçimlerdeki demokrasiden yana tutumumuza karşı bir fatura olarak görmek gerektiğini düşünüyorum.
- Hukuken hakkınızda “geçici uzaklaştırma” kararı var ama Van’da Belediye Meclisi de fesh edildi. Mardin’de de benzer bir durum var mı? Bu ne anlama geliyor?
Mardin’de de hukuk yok. Mardin Belediye Meclis üyelerini, belediyeye sokmuyorlar. Atadığımız yöneticiler ya da daha önce çalışan memurlar var. Bizimle çalıştıkları için bunları belediye binasına sokmuyorlar. Bu tam bir hukuksuzluk. Meclis üyeleri hakkında alınmış bir karar yokken kayyımın yaptığı bu uygulama suç değil midir? Malaasef tüm bunlara karşı bir suskunluk var. Biz de bu suskunluğu bozmaya çalışıyoruz ama bu kez baskıyla karşı karşıyayız.
KILIÇDAROĞLU'NDAN 'GEÇMİŞ OLSUN' TELEFONU
- CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Bu tür olaylar yaşanınca sokağa çıkmak, protesto etmek gibi durumları doğru bulmuyoruz. Biz milletin ferasetine güveniyoruz” dedi. Kılıçdaroğlu ile Adalet Yürüyüşünde yan yana yürümüştünüz. Sosyal medyada sıklıkla bu görüntülerin paylaşıldığını görüyoruz. Kılıçdaroğlu’nun bu açıklamasını nasıl değerlendirdiniz?
Şimdi bir deprem yaşanmış, kayyımlar atanmış. Çıkıp bunu eleştirme, yanlışlığını ortaya koyma hakkımız var. 10 milletvekili, 5 belediye başkanı ve Meclis üyeleriyle açıklama yaptığımızda 5 bin polisle etrafımız sarılıyorsa, bu fotoğrafın ortaya çıkmasının nedeni biz değiliz ki. Açıklamayı dinlemek isteyen insanlar gözaltına alınıyorsa, şiddete maruz kalıyorsa bu fotoğrafın nedeni biz değiliz ki. Biz bugüne kadar demokratik bir siyaseti önemsedik. Demokrasi için, özgürlükler için mücadele ettik. Demokratik bir Türkiye’nin mücadelesini veriyoruz. Bütün bu siyasi çalışmalarımızı engelleyen bir durumla karşı karşıya kalınca “protestolar yapılmasın” demek büyük bir haksızlıktır. 50-60 kişinin etrafı 5 bin polisle sarıldı. Sayın Kılıçdaroğlu’nun bu şekilde değerlendirmesini doğru bulmuyorum. Kendisine büyük saygım var ama bizim demokrasiye sahip çıkma mücadelesini ortaklaştırmak lazım. Biz sustukça demokrasinin kaleleri yıkılıyor. Burada yaşananhukuksuzluğa karşı ortak değerler içinde bütünleşmek, birleşmek, ortak hareket etmek gerekir.
Görevden uzaklaştırılıp belediye başkanlığına kayyım atanmasından sonra CHP’den arayan oldu mu? Olduysa neler konuştunuz?
Sayın Kılıçdaroğlu da aradı, CHP’den birçok değerli siyasetçi, milletvekili de aradı. Sağolsunlar. Kemal Bey üzüntülerini dile getirdi, “Geçmiş olsun” dedi. Kısa bir “geçmiş olsun” telefonuydu.
'DEMOKRASİ MÜCADELESİNİ ORTAKLAŞTIRMAK GEREK'
- Demokrasi mücadelesini ortaklaştırmak gerektiğini söylediniz. Görüşmede bu yönde bir değerlendirmeniz oldu mu?
Bu diyalog bir telefon görüşmesi ile olmaz. Ama Türkiye’nin buna ihtiyacı var. Demokrasi mücadelesi verenlerin ortak değerler etrafında buluşması gerek. Partiler farklı olur, fikirler farklı olur ama demokrasiyi kaıcı hale getirmek için ortaklaştırmanın zamanıdır diye düşünüyorum.
Mardin Büyükşehir Beeldiye Başkanlığına ilk kayyım atanması kararından sonra tutuklandınız. O dönem MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli sağlık durumunuza dikkat çekerek tutuksuz yargılanmanız gerektiğini söylemişti. İkinci kez kayyım atanmasına en büyük destek yine Bahçeli’den geldi. Bahçeli’nin bu tutumuyla ilgili ne söylersiniz?
31 Mart seçimlerinde YSK seçime katılmamızın önünde bir engel görmedi. O günden bu güne kadar da geçmişteki eski dosyalarım dışında, belediye başkanı olduğum süreçte hakkımda açılmış bir dava yok. Şimdi durum aynıyken bunu farklı noktalara çekip farklı politika izlemek gerçekçi değil. Sayın Bahçeli’nin o dönem insani bir yaklaşımı oldu. Ama siyaseten tabii çok farklı düşünüyoruz. Ancak hiç bir zaman mazaret arayan biri değilim. Evet belli bir yaştayım. Bazı rahatsızlıklarım olabilir ama her şeye de hazırım. Tutuklamak istiyorlarsa buradayım. İstedikleri zaman içeri alabilirler. Bir yere gitmiyorum, saklanmıyorum. Ne gerekiyorsa yapsınlar.