ABD Temsilciler Meclisi’nce kabul edilen "Ermeni soykırımı" kararına tepki gösteren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Tarihte yaşanan acı olayları günümüze taşıyıp onu siyaseten intikam alma aracı haline getirirseniz bu olmaz. Bu hiçbir ülkeye yakışmaz" dedi. Kılıçdaroğlu, Süleyman Şah Türbesi'ne atıfta bulunarak AKP'ye de sert eleştiriler yöneltti.
Emniyet’ten 21 ilde IŞİD operasyonu: 100 gözaltı
Partisinin Meclis grup toplantısında konuşan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "HDP’li belediyelere atanan kayyumları hatırlatan “Cumhuriyet’i kurduk ama onu demokrasiyle taçlandırmamız gerekiyor. Anayasa değişikliğiyle rejim değişmiş, Cumhuriyet’te geri adımlar atılmıştır. TBMM’yi bugün atamayla gelen kişiler temsil etmektedir. Madem demokrasi diyoruz, o zaman neden bazı durumlarda T.C.’yi seçimle gelen değil de atamayla gelen birisi temsil eder?" diye sordu.
Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satır başları şöyle:
"Dış politikada Dışişleri Baklanlığı devre dışı bırakıp Saray tamamen dış politikayı yönlendirmeye kalkınca Türkiye’de farklı şeyler de olmaya başladı. Demokratik standartlarda geriye gidişler olmaya başladı. Amerikan Kongresi’nde sözde Ermeni soykırımı ile ilgili bir yasa tasarısı var. Önümüzdeki süreçte gelecek. Her ülkenin tarihinde acı olaylar vardır. Hiçbir ülke benim tarihimde acı olaylar olmamıştır diyemez. Ama tarih siyasetçilerden son tarihçilerin işidir. Tarihte yaşanan acı olayları günümüze taşıyıp onu siyaseten intikam alma aracı haline getirirseniz bu olmaz. Bu hiçbir ülkeye yakışmaz. Rahmetli Ecevit döneminde Ermenistan’a çağrı yaptı. Sizin tarihçilerinizle bizim tarihçilerimiz bir araya gelip bunu incelesinler. ‘İntikam alırım bak Ermeni olaylarını tekrar gündeme getiririm’ derseniz bu doğru değildir. Bunu asla ve asla doğru bulmuyoruz."
'DIŞ POLİTİKAYI TRUMP EKSENLİ YÜRÜTÜYORSUNUZ'
"İkinci yanlışlık; Amerika’nın ne olduğunu bilmeyen, siyaset yapmanın ne olduğunu bilmeyen bir Saray sosyetesi Türkiye’yi Amerika’da bu noktaya sürükledi. Amerika’da kuvvetler ayrılığı var. Siz bütün dış politikasını Trump eksenli yürütüyorsunuz. temsilciler Meclisi, Senato tamamen devre dışı. Türkiye kaybeden ülke olarak ortaya çıktı. Türkiye uygulanacak olan ambargonun hiçbir sonuç doğurmayacağını buradan söylemek istiyorum. Herkes tarafından bu ambargonun reddedileceğini de söylemek isterim. Kıbrıs Barış Harekâtı’nda da uygulandı ne oldu? Aynı kararlılığı bekliyoruz."
EREN ERDEM İÇİN ÇAĞRI
"Cumhuriyet’i demokrasiyle taçlandırmanın yolu adaletten geçiyor. Hukuk varsa, hak varsa, adalet varsa demokrasi ile taçlandırırsınız. Hukuk herkese eşit davranırsa orada adaletten söz edebilirsiniz. Türkiye’de adalet yok. En somut örneği Eren Erdem olayıdır. Tam 486 gündür hapiste. Tahliye edildi, ama başka bir mahkeme tutuklanmasına karar verdi. Gizli tanık beyanlarını inkar etti. Bana özel imkanlar sağladılar o nedenle Eren Erdem’in herhangi bir suçu yoktur diye. Gizli tanık beni savcı yönlendirdi deniyor. O savcının da HSK genel sekreteri olduğu daha sonra ortaya çıktı, şimdi görevden alındı. Şimdi dosyası 5 aydır kapağını açmıyorlar. O yargıçlara sormak isterim; bu kadar vicdansızlık olur mu? Hangi gerekçeyle tutuyorsunuz içeride. Eren Erdem içeride kaldı diye hak hukuk adalet demeyecek mi, adaletsizliğe isyan etmeyecek mi, düşüncelerinden vaz mı geçecek? Osman Kavala da 729 gündür içeride. İçerisi tıklım tıklım dolu bir Türkiye gerçeği var."
'SOMA MADENCİLERİNİN HAKLARI VERİLMEDİ'
"Günlük yaşamımızda da adalete ihtiyacımız var. Soma işçileri haklarını arıyorlar. Haklarımızı nasıl arayalım? Kırıp dökmeyeceğiz Ankara’ya kadar yürüyeceğiz diyorlar. Hayır yürümeyeceksiniz, sopa, biber gazı. AKP’ye oy veren vatandaşların vicdanına seslenmek isterim. Soma faciasında kaç kişi hayatını kaybetti, ya bu işçiler haklı bunların hakları verilmeli diye açıklama yapmadılar mı? Aradan geçti yıllar ya bu işçilerin hakları hangi gerekçeyle verilmiyor? Hakları verilmedi."
'BİRİLERİNE EL BEBEK GÜL BEBEK, BİRİLERİNE COP, BİBER GAZI?'
"Eskişehir’deki işçiler de hak arıyorlar. Onların da çoluk çocuğu var. Onlar da Ankara’ya yürümek istediler. Onlara da cop, biber gazı. Bolu’da işten atılan işçiler vardı. Biz hiçbir işçinin işten atılmasını istemeyiz, bankamatik işçiler hariç. Onlar da yürümek istediler. Onlar da polis gözetiminde Ankara’ya kadar yürüdüler. Biz yürümesin demiyoruz ama Bolu’daki işçilere yapılanlarla Soma işçilerine ve Eskişehir’dekilere yapılanlar arasında dağlar kadar fark var. Neden birilerine el bebek gül bebek, birilerine cop biber gazı? Birilerine sağladığın imkanları diğerlerine de sağla. Ben Bolu’daki işçiler neden yürüyor demiyorum, hak arıyorlarsa eyvalla, tabii ki de yürüsünler. Hiçbir sorunumuz yok ama diğer işçiler için ciddi sorun var."
ASKERLER İÇİN ÇAĞRI
"Bir görev yapıyor, askerlik yapıyor onu sonra borçlandırıyorlar. Parayla da yapmıyor, ülkesini seviyor, sen de Sosyal Güvenlik Primi’ni yatır. Bunu Milli Savunma Bakanlığı ödesin. Şimdi kanun teklifi hazırlayacağız."
'ASGARİ ÜCRETLİLERE SESLENİYORUM, HALA GİDİP ERDOĞAN'A MI OY VERECEKSİN?'
"Bütün asgari ücretli kardeşlerime sesleniyorum; hâlâ sen gidip Erdoğan’a oy mu vereceksin? 81 bin lira ile geçinemiyorum diyor sen 2 bin lirayla geçinmeye çalışıyorsun. 2 bin 20 lira alan elektrik, doğalgaz, kira, dolmuş parası ödüyor. Ama Erdoğan bunların hiçbirini ödemiyor. Aylığı 74 bin liradan 81 bin liraya çıkıyor. Asgari ücretliye de sana zam yaptık ekonomi sıkıntıya girdi diyorlar. Bu memleket kimin için, kimin çıkarları için yönetiliyor bunu elinizi vicdanınıza koyup düşünün."
'VATANDAŞA AÇIK AÇIK YALAN SÖYLÜYOR'
"17 yıldır iktidardayız, ekonomide kriz yok, işsizlik yok diyor AKP’li Konya milletvekili. Allah akıl fikir versin. İşsizlik yok diyor. 8 milyonu aştı ya işsiz sayısı. Üniversite mezunlarının neredeyse yarısı işsiz. Adamın dünyadan haberi yok. İş beğenmiyorlar diyor. Eminim bu milletvekilinin Konya’daki gazetelerden de haberi yok. Konya yeni haber gazetesi, 13 Eylül 2018’de, ‘personel alımı için Konya İş Kur önünde devasa kuyruk’ başlığı var. Bunların vatandaşın çektiği sıkıntıdan haberi yok. Bunlar başka telden çalıyor. Asla akor tutmuyor. Gelip vatandaşa açık açık yalan söylüyor."
'IŞİD TERÖR ÖRGÜTÜNDEN KAÇAN BİR İKTİDAR'
"Terör sıkıntısı yaşıyoruz. Teröristlerin çok sayıda eylemlerini gerçekleştirdikleri bir alana döndü Türkiye. PKK-IŞİD bir taraftan Türkiye’de çok sayıda insanın hayatını kaybetmesine sebep oldu. Bağdadi öldürüldü. Bütün dünya IŞİD terör örgütünden kurtulduk mu dedi. Hayır, unsurları var. Türkiye’de 76 ilde IŞİD’in örgütlendiğini biliyoruz. IŞİD’in en büyük eylemlerini Türkiye’de yaptığını biliyoruz. Ulukışla’da yol kontrolü yapan emniyet güçlerinden 3 kişi öldü. Bizim Musul’daki Başkonsolosluğumuzu 101 gün esir aldılar. En büyük eylemlerini de Ankara Garı’nda yaptılar 104 kişi öldü. İktidar, uzun süre IŞİD terör örgütüdür diyemedi. IŞİD terör örgütünden kaçan bir iktidarı vatandaşlara anlatmak için bunları anlattım."
'SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ'YLE İLGİLİ AÇIKLAMA
14 Mart 2014, dönemin Dışişleri Bakanı Süleyman Şah Türbesi’nin bulunduğu topraklar Türk toprağıdır diyor. 3 gün sonra 17 Mart 2014, bu kez Milli Savunma Bakanı da aynısını söylüyor. "Askerlerimiz tarafından korunur, kimse oraya bir şey yapamaz" diyor.
5 gün sonra IŞİD, Youtube kanalından bir video yayınlıyor, "Süleyman Şah Türbesi’ni 3 gün içinde boşaltacaksınız, yoksa orayı yerle bir edeceğiz" diyor.
Zaman 22 Mart 2014, milliyetçi ülkücü kardeşlerimiz, AKP’ye oy evren kardeşlerim, bayrağımız dalgalanıyor; IŞİD, TC'ye üç günlük süre veriyor.
Dönemin başbakanı Erdoğan açıklama yapıyor, "Türbeye karşı bir yanlışlık yapılacak olursa gereği neyse yapılır. Buradaki saldırı Türkiye’ye yapılmış bir saldırıdır" diyor.
28 Mart yine Milli Savunma Bakanı, "Bizim askerimize saldırıyı asla kabul etmeyiz" diyor.
1 Ekim 2014, - bu arada IŞİD tarafından türbe kuşatılıyor- Erdoğan, "Kuşatılması uydurmadır" diyor. 3 Ekim 2014’te başbakan söz konusu iddiaların yanlış olduğunu iddia ediyor.
22 Şubat 2015, Türkiye Cumhuriyeti Devleti o dönemin hükümeti kendi topraklarından Süleyman Şah Türbesi’ni kaçırıyor. IŞİD’e teslim ediyor.
'KENDİ TOPRAĞINI VE BAYRAĞINI, BİR TERÖR ÖRGÜTÜNE TESLİM EDİP KAÇAN BAŞKA BİR ÜLKE VAR MIDIR?'
Bana dünyada kendi toprağını ve bayrağını, türbesini bir terör örgütüne teslim edip kaçan bir ülke var mıdır? Arkasından da kahramanlık edebiyatı yapıyorlar.
Eğer Türkiye o tarihte verdiği sözlerin arkasında dursaydı, IŞİD bizim topraklarımıza ayak bastığı anda orduyu gönderip derslerini verseydi bugün Orta Doğu’da çok farklı bir şey olacaktı.
Ben bunu söyleyince bana kızıyorlar. Bana kızan adamın bayrak sevgisi yoktur. Hiç kimse kendisine milliyetçilik unvanını bir yere koyup bu benimdir demesin. Milliyetçili başka bir şeydir. Kendi vatan toprağını bir terör örgütüne teslime diyorsun. Bu soruyu her ortamda soracağız; kendi toprağını bir terör örgütüne teslime dip kaçanlardan hesap soracağız, bu bizim namus borcumuzdur.
Biz bunu Cumhuriyet’in 96. yılını kutladığımız dönemde yapacağız. Konsolosluğumuzu basıyor, memurları esir ediyor. Ankara’da, Gaziantep’te, Niğde’de eylem yapıyor. En son toprağımıza el koyuyor. Bayrağımıza üç günlük süre veriyor. Ve sen gidip türbeyi kaçırıyorsun. Bunu bütün milletin bilmesi lazım. Olay sadece bu değil."
ERDOĞAN'A 7 SORU
"Kendisine 7 soru sordum. Sen bu mektubu neden kabule tin dedim. Beyefendi çok kızmış. 7 soruyu ben kendim için sormuyoruz. 82 milyon ve tarihimiz için soruyorum."
"1- Hiçbir şekilde diplomatik teamüllere uymayan ve hakaret dolu ifadeler içeren bu mektubu ‘bu üslup kabul edilemez’ diyerek neden iade etmediniz?2- Okuduğunuzda bu ifadeleri nasıl hazmettiniz? Neden ve hangi korku, endişe ve ruh haliyle bu mektubu kabul ettiniz?
3-Hakaretler içeren mektubu anında iade etmediğiniz gibi, kamuoyundan da gizlediniz. Neden?
4- Bu mektubu Amerikalılar kamuoyuna duyurmasaydı üstünü örtecek, sessiz mi kalacaktınız?
5- Hakaretler içeren mektubun üstünü artık örtemeyeceğinize göre, milletin onurunu nasıl kurtaracak ve bu yakışıksız üsluba Türkiye ve ABD arşivlerine girecek şekilde nasıl cevap vereceksiniz?
6- Türkiye Cumhuriyeti’nin şan ve şerefini korumak T.C. Cumhurbaşkanlarının anayasal görevidir. 82 milyonun huzurunda ettiğiniz yemini hatırlıyor musunuz?
7- Ettiğiniz yeminde bahsi geçen “namus ve şeref” kavramları sizin için neyi ifade etmektedir?"