Kılıçdaroğlu'ndan YSK'ya KHK kararı çağrısı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP'nin seçilen belediye başkanlarının şeffaf olacağını belirterek, "Her kuruşun hesabını millete verecekler" dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP'nin seçilen belediye başkanlarının şeffaf olacağını belirterek, "Her kuruşun hesabını millete verecekler" dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, gazete ve televizyonların Ankara temsilcileriyle bir araya geldi. Kılıçdaroğlu, 31 Mart'ta düzenlenen yerel seçime dair değerlendirmelerde bulundu. Yüksek Seçim Kurulu'na (YSK) seslenen Kılıçdaroğlu, "KHK ile görevlerinden olanların seçime girmesine siz izin verdiniz, mazbatalarını verin" dedi. Burada 31 Mart'ta düzenlenen yerel seçimi ve sonrasında yaşananları değerlendiren Kılıçdaroğlu, "İstanbul'da dün mazbatasını Sayın Ekrem İmamoğlu aldı. Elbette zorluklar var ısınma dönemi var. Biz ve belediye başkanlarımız makamlarına oturdukları gün neyi yapacaklarını çok iyi biliyorlar. Bu başarı o kentte yaşayan bütün yurttaşların ortak başarısıdır. Birlikte yaşayacaksak huzur içinde yaşamalıyız" ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu şunları söyledi:

Halkın sağduyusuna güvendik. İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Mersin ve Antalya'yı kazandık. Bursa içimde bir yaradır. Bursa'yı Nilüfer Belediye Başkanımız yönetmeliydi.

Asıl görevimiz bundan sonra başlıyor. Belediye başkanlarımız bundan sonra o kentte yaşayan herkesin belediye başkanıdır. Bizim belediye başkanlarımız harcadığı her kuruşun hesabını halka verecektir. Belediye yönetimlerinde partizanlığı değil liyakatı esas alacaklardır. Bizim belediyelerimizde asgari ücre 2 bin 200 lira olacak. Seçim meydanlarında verilen bir siyasi taahhüt değil, bunun gerçekleşmesi gerekiyor.

KHK'Lİ SEÇİLMİŞLER İÇİN YSK'YE ÇAĞRI

Kanun Hükmünde Kararnamelerle görevlerinden olanların başarılarının teslim edilmememesi... Buradan YSK'nın değerli üyelerine seslenmek isterim. Bunların seçime girmesine siz izin verdiniz. Sizin mazbataları teslim etmeniz gerekiyor. Aksi halde büyük bir ayıba imza atmış olursunuz. İzin verdiğiniz bir kişinin seçimi kazandıktan sonra ben sana mazbatayı vermem demek doğru değildir. Bu mazbatalar eğer verilirse Türkiye bir ayıptan kurtulmuş olacak.

'CİDDİ BİR EKONOMİK KRİZ VAR'

Ekonomide ciddi bir kriz yaşıyoruz. İşsiz sayımız geniş tanımıyla 8 milyonu aştı. Son bir yılda işsiz sayımız 1 milyon 700 bini aştı. Enflasyon patladı. Türkiye'nin gerçek gündemine dönmesi gerekiyor. Türkiye bu hale nasıl geldi diye sormuyorum. Biz bu krizden nasıl çıkarız? Bunu soruyorum. Hayat pahalılığı var, işsizlik var, enflasyon var... Türkiye'yi bütün dünya izliyor. Alınan hiçbir ciddi önlem yok. Günü kurtarma üzerinden yapılan bir ekonomi politikası var. Hala ekonomide yaşanan ciddi krizin farkında değiller. Biz bu basın toplantısını yaparken onlarca işçi işsiz kalabilir. Reel sektörde işveren kendisini kurtarmak istiyor, nasıl batmaktan kurtulurum diye. Peki siyasal iktidar bu tabloyu sağlıklı değerlendiriyor mu? Hayır...

"BES'İ ZORUNLU HALE GETİRİYORLAR... ALLAH AKIL FİKİR VERSİN"

Ekonomik krizi aşma konusunda alacağımız politikalarla krizin yükünü toplumun hangi kesimine yükleyeceğiz? İktidarın buna karar vermesi lazım. Eşit mi paylaşılacak bu yük? Yükü omuzlamayan sınıf rantiye sınıfı. İşçiden emekliye herkes bu krizin yükünü bir şekilde üstleniyor. Şimdi Bireysel Emeklilik Sistemi'ni (BES) zorunlu hale getiriyorlar. Zorunlu sigorta var zaten. Peki BES ne? Kişinin iradesine bağlı. Şimdi onu da zorunlu hale getiyorlar. Allah akıl fikir versin. Şimdi kıdem tazminatını da kaldırmak istiyorlar. İki gün önce Kızılay'da borcumu ödeyemiyorum diye kendisini yakan insanlar var. Bunlara bakmak gerekiyor.

Dış politikada da ciddi sorunlar yaşıyoruz. Türkiye'nin gerçek gündemine dönüp, bu sorunlara çözüm üretmemiz gerekiyor. Bizim ürettiğimiz çözümleri eksik bulabilirler, yanlışımız varsa onlar düzeltsinler ama mutfaktaki yangını mutlaka söndürmek zorundalar. Biz sadece eleştirmiyoruz, çözüm önerilerinde de bulunuyor. Bizim siyaset anlayışımız budur. Vatandaş perişan halde. Sermaye Türkiye'ye gelmiyor. Bugünkü hukuk sistemi içinde hiçkimsenin can ve mal güvenliği yoktur. Her an herkes tutuklanabilir. Savcı bile sizin neden gözaltına alındığınızı bilemeyebilir. Türkiye'nin buradan çıkması lazım. Türkiye bunu kendi iradesiyle yapması lazım, Avurupa Birliği istiyor diye değil.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.