DW’nin haberine göre, bu durum Almanya’da kilisenin cinsel istismardan dolayı bir mahkeme kararı sonucunda yapacağı ilk tazminat ödemesi olacak.
Davanın zaman aşımı süresinin dolduğuna dikkat çekilen haberde bu durumun alışılagelmiş olduğu yorumu yapılırken, başpiskoposluğun mahkemeden kaçınma hakkından feragat ettiği yazıldı.
Tazminatın Almanya’daki Katolik Kilisesi piskoposluklarının geçmişte gönüllü veya sembolik olarak yaptığı tazminat ödemelerinden çok daha yüksek bir miktar olduğu ifade edildi.
Kilisenin kendisi hakkındaki suçlamaların mahkemeye taşınmasını engelleme hakkı bulunuyor. Ancak başpiskoposluk, mahkeme tarafından uygun bir tazminat belirlenmesine izin vermeyi tercih etti.
Kilisenin ayrıca 1970’lerde davacı Georg Menne’nin bir rahip tarafından en az 320 kez istismar edildiği iddialarına da itiraz etmediği bildirildi. Söz konusu rahibin ölümünden önce kamuoyu önünde suçunu itiraf ettiği haberde yer aldı. Davacı Menne şu anda 64 yaşında.
Mahkemenin bu kararı, Almanya’da bugüne kadarki en yüksek bireysel tazminat ödemesi olacak.
Davacı avukatlarının daha yüksek bir tazminat ödemesi talep ettiği, ancak mahkemenin yine de geçmişteki gönüllü ödemelerden çok daha yüksek bir ödemeye hükmettiği ifade edildi.
Piskoposluğun haberi vardı, rahip yıllarca çalışmaya devam etti
Söz konusu istismar olayı, Köln Başpiskoposluğu'nun geçmişteki istismar şüphelilerini ve suçların örtbas edilmesinde rol oynayan kilise yetkililerini tespit etmek ve belgelemek amacıyla hazırlattığı son raporda yer alan vakalar arasındaydı.
Soruşturma, başpiskoposluğun 1980'de ve 2010'da vakalardan haberdar edildiğini, ancak rahibin buna rağmen onlarca yıl çalışmaya devam edebildiğini gösterdi.
Bu raporun tartışmalı bir gecikmenin ardından mart ayında yayınlanması, Köln Kardinali Rainer Maria Woelki'nin bulgulardan "utanç duyduğunu" söylemesine ve piskoposluk bölgesinde hala aktif olan iki din adamını görevden almasına yol açtı.
Diğer bazı Alman başpiskoposlukları da özellikle Avrupa ve Kuzey Amerika'da büyük Katolik topluluklara sahip bir dizi ülkede son yıllarda ortaya çıkan iddialar ve ifşaatların ardından benzer süreçlerden geçiyor.
Almanya nüfusunun yaklaşık yüzde 60'lık kısmının dini inanışı olduğu belirtiliyor. Genel olarak ise ülkenin kuzey kısmında protestan mezhebi ağır basarken, güneye inildikçe katoliklik artıyor. Herhangi bir dini inanışı olmayanların yıllar geçtikçe arttığı ifade ediliyor.