Çok güldüm!..
“Neye, kime” diye sorarsanız hemen söyleyeyim:
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Başkanı Sait Erdal Dinçer’in Dünya gazetesinde yer alan açıklamalarına… Dinçer’in açıklamalarının hakkındaki “istifa” söylentileri ile denk düşmesi de manidardı!..
AKP iktidarı ile bir Ankara klasiği oldu. Bakarsınız; bir gece kabine revizyonu olmuş, diğer gece bazı bürokratlar uçurulmuş, şu vali gidiciymiş, şu emniyet müdürü yolcuymuş… Herkes kendi kafasına göre, Tayyip Erdoğan’ın görevden alma, yeni görevlendirmeler kararnamesini hazırlar… Sabah uyanır bakarsınız ortada hiçbir şey yok ama akşam olduğunda yeni hikayeleri dinlemeden de yapamazsınız. Bir süredir Ankara kulislerinde konuşuluyordu; Merkez Bankası Başkanı ile TÜİK Başkanı’nın gidici olduğu. Ankara gazetecisi olarak, bu tip söylentileri çok duyduğumdan bir de artık bu görevden almaların çok rutin iş haline gelip önemi kalmadığından -itiraf etmeliyim ki- ciddiye almadım. Bana hayıflanmayın. Çünkü, gerekçem çok sağlam; Tayyip Erdoğan, “Ekonomiyi ben yönetiyorum, “ekonominin kitabını yazdım” demiyor mu?.. Ee, Merkez Bankası Başkanı değişmiş, TÜİK Başkanı değişmiş ne önemi var ki?. Onlar sadece, divanda bir memur!. Biri gider diğeri gelir… Siz, esas ekonomiyi tek başına yönetene odaklanın!..
Hakkında “gidici” iddiaları yoğunlaşan TÜİK Başkanı Sait Erdal Dinçer, Dünya gazetesine yaptığı açıklamalarla günah çıkarmaya çalışmış. Ancak becerememiş, daha çok eline yüzüne bulaştırmış.
Demiş ki:
“Enflasyon hesabında ben 84 milyona karşı sorumluyum, bir yanlışa imza atarsam 84 milyonun hakkını yemiş olurum. Biliyorsunuz, milyonlarca çalışan bizim açıkladığımız enflasyona göre zam alıyor. Şimdi o insanların adeta geliriyle oynamak, hakkını yemek… Bunu yapmam, böyle bir sorumluluk altına girmem söz konusu olabilir mi ?”
E, o zaman nasıl oluyor da her ay senin açıkladığın enflasyon rakamları ile bağımsız akademisyen ve ekonomistlerin oluşturduğu Enflasyon Araştırma Grubu’nun açıkladığı rakamlar birbirinden çok farklı oluyor?..
TÜİK, geçtiğimiz ay son 19 yılın en yüksek enflasyon oranını açıklamıştı. Verilere göre tüketici fiyatları endeksi (TÜFE) aralık ayında yüzde 13,58 artarken yıllık bazda yüzde 36,08’i bulmuştu.
Bağımsız akademisyen ve ekonomistlerin oluşturduğu Enflasyon Araştırma Grubu’na (ENAG) göreyse 12 aylık enflasyon yüzde 82,81’di. Aralık ayındaki artış ise yüzde 19,35.
Demiş ki:
“Bu koltukta şimdi ben oturuyorum, yarın başkası oturur; yani başkanın kim olduğunu boş verin. Siz sanıyor musunuz ki TÜİK’te enflasyon hesaplamasıyla ilgili birimde çalışan yüzlerce arkadaşım ortaya koydukları orandan çok farklı bir açıklama yapılmasını sineye çeker, hiç sesini çıkarmaz.”
E, bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?. Kurumdan “sineye çekmeyen” arkadaşlarınızın gösterdiği tepkileri, çıkan sesleri ve nasıl ayaklarının kaydırıldığını gayet somut olarak kaç defa yazdım. Hesaplamalardaki dalavereleri de onlar bana anlattılar. Yoksa onları ben nasıl yazacaktım?.. Ekonomi uzmanı değilim ki… İçeriden haberleri kim sızdırıyor diye cadı avı başlattınız. Üstelik beni de mahkemeye verdiniz!..
Demiş ki:
“’TÜİK enflasyonu aslında yüksek hesaplıyor ama baskılar yüzünden düşük oran açıklanıyor’
Peki hiç düşünülmüyor mu, hesaplanan doğru oran yıllar yılı nasıl oluyor da hiç sızmıyor?
TÜİK yıllardır enflasyonu hesaplanandan düşük açıklayacak ama orada çalışan hiç kimse bunu eşine, dostuna, bir basın mensubuna söylemeyecek.
İstatistiki verilerden söz ediyoruz; devlet sırlarının muhafaza edildiği bir kurumdan değil!
Bir hesaplamanın yanlış yapıldığını söylemek, ileri sürmek başka bir şey; hesaplamanın doğru yapılıp açıklanan oranın çarpıtıldığını söylemek başka bir şey!
İlkini ileri sürebiliriz, eleştirilecek yönler bulabiliriz; muhtemelen vardır da.
Ama ikinci; çok iddialı bir yaklaşım. Bunu da iddia edebiliriz ama arada bir de düşünelim; ‘TÜİK nasıl bir kurum ki hesapladığı doğru oranları hiç sızdırmadan yıllardır gizlemeyi başarıyor’ diye…”
Yahu!.. Yıllardır yazdığım, enflasyon rakamlarını nasıl çarpıtıp açıkladığınızı bana kuşlar değil sizin kurum içindeki çalışanlarınız (bazıları üst düzey) söylüyor. Bu yüzden birçok arkadaşınız ileride teftiş geçirip yargılanmaktan hatta hapis yatmaktan korkuyor. Orada çalışan, hak yemekten korkan, ülkesini çok seven birçok insan var, gerçekleri bugüne kadar bizlere anlattılar, biz de kamuoyuna duyurduk. Korku imparatorluğunun hakim olduğu ülkede başka ellerinden ne gelebilir ki?..
Ha, bir de!.. Bu söylediklerinizde ve şeffaflık iddianızda çok samimiyseniz, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na TÜİK’in kapısını neden kapattınız?..
Dedim ya; çok güldüm!..
Sayın Sait Erdal Dinçer, size, kurumda çalışan yakın arkadaşlarınızın anlattıklarından haber vereyim:
Görevden aldığınız bölge müdürleri hem saraya hem de MHP’ye gidip sizi çok şikayet ediyorlarmış…
Kurumdan ayrılmak istiyormuşsunuz… Saraydan, bugüne kadar verdiğiniz hizmetlere karşılık Rektörlük talebiniz olmuş…
Saray iktidarı içindeki bir hizip, sizin koltuğa TÜİK Başkan Yardımcısı Nurettin Kaya’yı oturtabilmek için sıkı kulis yapıyormuş. Nurettin Kaya’nın en büyük destekçisi Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ymış…
Koltuğunuza talip olduğu ileri sürülen Nurettin Kaya ile ilgilide hoş şeyler konuşulmuyor. Özellikle Konya bölge müdürlüğü sırasındaki işe almalar ve icraatları ve de kapatılan bazı soruşturma dosyaları ile ilgili… Üniversite yılları hakkında da çok şey söyleniyor…
Sayın Sait Erdal Dinçer, iddia edildiği gibi eğer saraydan bir rektörlük koltuğu kaparsanız arkanıza bakmadan gidecek misiniz?..
Dünya gazetesine yaptığınız açıklamalarda çok samimiyseniz ve bunu ispatlamak istiyorsanız, TÜİK’in veri tabanına sahip çıkın!.. Bir yedekleme yapın veya yaptırın. Onu da güvenilir bir devlet kurumuna teslim edin ki; ilerde yapılacak teftişlerde tüm gerçekler ortaya çıkabilsin!..
Ulu Tanrı, tüm şehitlerimizle birlikte Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK ve onun kahraman silah arkadaşlarına rahmet etsin. Nur içinde yatsınlar. Mekanları cennet olsun.