Milliyet'te yer alan habere göre, Prof. Dr. Ateş Kara, koronavirüse karşı yürütülen aşı çalışmalarına ilişkin değerlendirmede bulundu. Prof. Dr. Kara, Türkiye'deki aşı çalışmalarının laboratuvar tarafında olumlu ilerlemeler olduğunu, hayvan deneyi aşamalarına gelindiğini kaydetti.
Prof. Dr. Kara, "En önde olan iki tanesinden birisi haftaya başlayacak, diğeri büyük çaplı insan çalışmalarına yeni başlamış vaziyette" diye konuştu.
'GÜVENLİĞİNE YÖNELİK 3 AŞAMALI ÇALIŞMA'
Prof. Dr. Kara, aşının güvenliğine yönelik olan ilk çalışmaların çok az sayıda gönüllü üstünde deneme yapılması olduğuna vurgu yaparak, "Aşının herhangi bir problem çıkartmadığı görüldükten sonra ikinci kısımda da hangi miktarla verdiğinizde ne kadar etki yaptığını gördüğünüz çalışmalar olur. Üçüncü kısımda bu aşının gerçekten koruyucu olup olmadığını gördüğümüz çok daha yüksek sayıdaki insanlara uygulandığında ve aynı zamanda da istenmeyen etkilerinin olup olmadığını değerlendirdiğimiz çalışmalar olur" ifadelerini kullandı.
'KASIM'DA İLK DOZ'
İngiltere ve ABD'deki aşı çalışmalarına değinen Prof. Dr. Kara, "Şu anda İngiltere'deki aşı çalışmaları belli bir noktaya geldi ve insan çalışmalarında bu büyük gruba başladı. ABD'deki çalışmada önümüzdeki hafta içerisinde büyük çaplı insan çalışmalarına başlanacak. Bunların sonuçlarının alınması büyük olasılıkla kasım ayı olacak gibi görünüyor. Çok sayıdaki insanla yapılan çalışmayla beraber aşının üretim çalışmaları da başlıyor. Olumlu yürüdüğü anda da kasım ayı gibi ilk doz uygulamaları dünya çapında başlayabilir. Ama bizim ülkemize gelmesi mart-nisan aylarını bulabilir. Türkiye girişimlerde de bulunuyor. Gönüllü olabileceklerle aşıların Türkiye'de de uygulanması kasım aylarında olabilir" diye konuştu.
'PROTEİNİ HÜCRELERİMİZE ÜRETTİYORUZ'
ABD’deki son aşının biraz daha farklı geliştirildiğini anlatan Prof. Dr. Kara, uygulamaya girecek aşının, koronavirüsün insan vücuduna tutunması için gereken proteinin nereden sentezlendiğini, onu kodlayan genin RNA'sı çıkarılarak yapıldığını kaydetti. Prof. Dr. Kara, "Aşının içerisindeki RNA insanda kasın içerisine veriliyor. Hücrelerimizin içerisine girerek ilgili proteini sentezliyor. Böylece virüsü değil, virüsün sadece bir proteinini veriyorsunuz ve o proteini de kendi hücrelerimize ürettirmiş oluyoruz. Bu sayede istenilen miktarlarda protein üretilerek güçlü antikor yanıtı oluşuyor. Hücrelerimiz de böylece virüsü tanımış oluyor. Böyle bir proteini taşıyan virüs geldiği anda da hem antikorlar hem de hücreler direkt olarak o virüse karşı harekete geçip virüsün bizim vücudumuzda dolaşmasını engelleyip hastalığı en başında durdurmuş oluyor. Aşı çalışmalarında bugün için bu noktadayız" ifadelerini kullandı.
'AŞI OLSA BİLE MASKE VE MESAFEYE DİKKAT'
Aşılarla ilgili olumlu gelişmelerin olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Kara, "'Tünelin ucundaki ışık' diye söyleyebiliriz ve bizim açımızdan çok olumlu gelişmeler bunlar. Ama aşıları olsak bile belki de bizi zatürreden ölümden koruyacak; ama virüs vücudumuza girebilir ve başkasına bulaştırmamızı önlemede yeterli kalmayabilir. O nedenle bugün de, aşının olduğu dönemde de bizim mesafe ve maske konusunda dikkatli olmamız gerekecek" dedi.