COVID-19 ile ilgili araştırmalar tüm hızıyla devam ederken, elde edilen yeni araştırmalardan çok çarpıcı sonuçlar elde ediliyor.
Bunlardan biri de SARS-CoV-2'nin olası bir “bakteriyofaj benzeri” (bakterileri enfekte etme) özelliğini ortaya koyuyor. Sars-CoV-2'nin yeni eylem tarzının keşfiyle hastalığın önlenmesi ve tedavisi için geniş kapsamlı çıkarımların elde edilebileceğini belirten Biyolog Prof. Dr. Barbaros Çetin, “Bu nedenle ilk bulguların küresel bilim topluluğu ile hızlı bir şekilde paylaşılması gerekmektedir” dedi ve açıklamalarına şöyle devam etti: Bu konunun ciddiyetinin farkında olan bir grup İtalyan araştırmacı, ortaya konan bulguları daha da detaylandırmak için Covid-19 hastalarının dışkılarından izole edilen dışkı bakterileri ile SARS-CoV-2 arasındaki ilişki hakkında veri topladı. İlk sonuçlar, SARS-CoV-2 ile enfekte olmuş bir hastadan alınan dışkı örneğinde virüs bulaşmış bakterinin büyüme ortamında çoğaldığını ve çoğalmanın bakteri büyümesini takip ettiğini göstermektedir.
Bakteriyofaj, virüsün bakteriye kendi genetik içeriğini (RNA'sını) enjekte ettiği ve oradan kopyalandığı anlamına gelir. Araştırmacılar yaptıkları birçok deneysel testle, bu önemli tespit için kesin ve tartışılmaz elektron mikroskobu kanıtlarına sahip olduklarını iddia etmişlerdir. SARS-CoV-2'nin RNA'sını bakterilerde kopyaladığına dair kanıta tam olarak şu şekilde ulaşmışlar. Bazı Covid-19 hastalarının dışkı sürüntülerini 7,14 ve 30 güne kadar kültürlemişler ve virüsün RNA üretimini artırdığını görmüşler. Sonra virüsü alıp hasta olmayan bir kişinin dışkı sürüntüsünden bakteri ile kültürlediklerinde burada da çoğaldığını görmüşler. Sonunda bakterileri ilk deneyden almak suretiyle virüsten ayırmışlar. Bakteriler kendi başlarına büyüdüklerinde ve 30 günde “viryon” (etkin tam virüs) üretmeye devam etmişler. Kanıtların bu kadar net olması, bir türlü önlenemeyen Covid-19 pandemisine yeni bir bakış açısı sunmaktadır.
MEVCUT AŞILAR YETERLİ OLMAYACAK
Bu yeni kanıt, SARS-CoV-2 aynı zamanda bakterilerde de çoğaldığı için mevcut aşılar kısmen yeterli etkinliğe sahip olacağını göstermektedir. Her geçen gün yeni varyantların ortaya çıkması da kaçınılmazdır. Genetik RNA aşılarının ise uzun vadeli olumlu ve olumsuz etkilerini henüz bilmiyoruz. Bunun yerine, ek olarak toksinlere karşı aşı çözeltisi de kesinlikle düşünülmelidir. Virüsle etkili bir mücadele için antibiyotiklerin de olduğu yeni tedavi protokolleri acilen hayata geçirilmelidir.