ABC Günün Analizi
Cemaat aslında Tayyip Erdoğan’sız bir AKP yaratmaya çalışıyordu. Özellikle 17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmalarının anlamı ve amacı buydu. Erdoğan ve birinci halkada yer alan Erdoğancı ekibi tasfiye edip, kendilerine daha yakın bir ekibin AKP’nin başına gelmesini sağlamayı amaçladılar.
Cemaat, eğer bu hedefini 17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmalarından sonra gerçekleştirebilmiş olsaydı, 15 Temmuz darbesine gerek kalmayacaktı. Ancak olmadı.
Bunun üzerine, 7 Haziran seçimlerini kaybettiği halde iktidarı terk etmeyen AKP’nin ülkeyi darbelere açık hale getirmesiyle birlikte Cemaat de demokratik olmayan yolların meşrulaştığı bu ortamı değerlendirdi. Ancak başaramadı.
* * *
Şimdi krizi fırsata çevirmeye çalışan AKP iktidarı kendi darbesini yapmaya çalışıyor. Erdoğan yönetimi darbeyi önleme, darbecileri cezalandırmak için hareket etmiyor, tam tersine siyasal ve ideolojik hedeflerini paylaştığı 15 Temmuz darbesini tamamlamaya çalışıyor.
ABC Gazetesi ve Merdan Yanardağ’ın aylardır ısrarla vurgulayarak dikkat çekmeye çalıştığı bu durumun, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu tarafından da görülmesi önemli bir gelişmedir. Sokaktaki her dört kişiden birinin oy verdiği iktidar alternatifi bir parti liderinin bu gerçeği görmesi, ülke için sevindiricidir.
Çünkü tehlike büyüktür. Yapılan “Ak-silahlanma'' çağrıları, birkaç meczubun akıl dışı girişimi olmaktan daha ciddi bir nitelik taşımaktadır.
* * *
Türkiye kontrol edilemeyen bir sürüklenişle nasıl sonuçlanacağı bilinmeyen bir iç savaşa sürükleniyor. Bu kanlı boğazlaşmanın mutlak gerçekleşeceğini söylemiyoruz, ama gerilim buraya doğru aktığını görmek gerekiyor.
Çünkü 200 yıllık derinliği olan, bir devrim ve karşı devrim diyalektiği içinde gelişen bir durumla yüz yüzeyiz. Bu tarihsel derinlik içinde en belirgin ve bugüne aktarılan sorun şudur; Türkiye gericilikle hesaplaşmasını tamamlayamadı. Aydınlanma atılımı ve cumhuriyet devrimi kesintiye uğradı.
Türkiye, aydınlanma ve modernleşme çizgisinde büyük sıçramalar gerçekleştirmiş olmasına karşın, daha ilk yıllarından itibaren Cumhuriyet’i kuran kadroların onun değerleri ve ilkelerine ihanetiyle karşılaştı.
Gericilikle görülmesi gereken tarihsel hesap açık kaldı. Tarihin yasası açıktır, kendi devrimini yarım bırakanlar bir gün kendi mezarlarını kazarlar. Bu yasa şaşmaz. Bu nedenle söz konusu hesap kapatılmak durumundadır.
Çünkü Türkiye bu gerilimle yoluna devam edemez. İslami bir rejim ya tüm kurumlarıyla bu ülkede egemen olacak ya da Türkiye, Siyasal İslam’la, yani tarihsel gericilikle hesaplaşmasını tamamlayacak. Herhangi bir ortalama alınarak bunun üstesinden gelinemez, o eşik aşılmış durumda.
* * *
AKP gidişin farkında. Bunun farkında olmayan, durumun ciddiyetini tam olarak göremeyen ise sol çevreler. Özellikle sosyalist solun bir bölümünün uzunca bir süre liberal bir kirlenme yaşamış olmasının bunda payı büyük.
Cumhuriyetçi ve yurtsever toplum kesimleri ise yaklaşan tehlikeyi büyük ölçüde görmüş durumda. Ancak onlar da kendilerini örgütsüz ve öndersiz hissediyor.
İşte çözülmesi gereken sorunun temelini tam da geniş kesimlerin bu güvensizlik hissini somut olarak giderme ihtiyacı oluşturuyor. Kurda kuşa yem olmamak için henüz vakit varken harekete geçmek gerekiyor.
Keskin Kalem