Kurs seminer ve panel kavramları

Ali Kaya SoysalYıllardır Liglerin devre arasında Antalya’da düzenlenen "futbol seminerlerine" katılırım, bu şehirde yaşamam dolayısıyla benim için eski dostları görmem açısından hoş olur, ama en önemlisi bilgi ve görgümü...

Ali Kaya Soysal

Yıllardır Liglerin devre arasında Antalya’da düzenlenen "futbol seminerlerine" katılırım, bu şehirde yaşamam dolayısıyla benim için eski dostları görmem açısından hoş olur, ama en önemlisi bilgi ve görgümü arttırma anlamında faydalı olurdu.

   Önce, kurs, adındanda anlaşılacağı üzere tamamen eğitime dayalı bir organizasyondur, bunu geçelim...

Seminer ise bir konuyla ilgili katılımcılara bilgi vermek üzere düzenlenen toplantılar dizisidir. Türkiye Futbol Federasyonu patronajlığında yapılan seminerin ilk ayağında Merkez Hakem Kurulu bünyesinde davet edilen Roberto Rosetti’nin sunumuyla "VAR", yani Video Hakem Uygulaması katılımcılara anlatıldı, işte bu tam bir seminerdi.

VAR’ın tekniğine girmek gerekirse, konu sadece 4 anlaşmazlıkta uygulanıyor.
1)Gol kararları
2) Penaltı
3) İkinci sarı karttan doğan oyuncu ihraçları
4) Goller öncesi ofsayt pozisyonları

VAR uygulamasının tartışılmaya başlandığı 4 yıl öncesinden karşı biri olarak sadece bir örnek vermek istiyorum;

Sarı formalı takım bir gol attı, orta hakem ofsayta karar vererek golü iptal etti ve yeşilli takım endirekt atışı hızlı
kullandı ve bir karşı atakla 8 -10 saniyede karşı kaleyeye gol attı. Bu geçen saniyelerde sarılılar hakeme koştular, attıkları golün nizami olduğunu iddia ederek VAR istediler. Bu geçen 10 saniye sonrasında orta hakem oyunu durdurdu ve sarıların itirazını değerlendirmek için kenara gitti ve 60 saniye içinde kararını videoya göre verdi, sarılar haksız bulundu. Bu durumda, yeşillerin golüde geçerli olur değil mi? Peki, videodan sarılar haklı çıkarsa yeşilllerin golüde iptal olması gerekir. Yani neresinden bakarsanız bakın, futbolun doğasına aykırı, oyunun akışını kesmeye yönelik, özellikle
son dakikalarda puanı kapmış zayıf takımın başvuracağı taktiksel bir saçmalığa da prim verecek bu sistem yanlıştır.

Bundesligada uygulanan bu sisteme bize göre nispeten daha uygar olan Alman seyirciler bile isyan etmişken, yukarıda verdiğim örneğin bizde uygulandığını düşünün. Doğacak saha ve tribün olaylarını ne 6222 nolu "Sporda Şiddet Yasası" ne de zaten anlamsız olan passolig yöntemleri engeller.

   Gelelim, Antalya da ikinci gün yapılan TSYD Seminerine, spor yazarları yani, önce bu terimi düzeltelim, futbol yazarları diyelim, bu da tartışılır ya, boşverin..

   Ancak, yazımın ana konusu olan seminer kavramı açısından bu bilgi akışı gayet yeterli oldu.

İşte bu bölüm seminer değil, bana göre "Panel" sayılır. Kelime anlamıyla bir konuyu katılımcılarla tartışmak yerine tam bir "geyik muhabbetine " dönüştü. Konuklardan biri olan Beşiktaş Başkanı Fikret Orman’ın son derece faydalı konuşmasının dışında futbol yazarlarının mesleki olarak hiç bir şey öğrenmediği, kendi özeleştirilerini yapamadığı, mesleklerini nasıl geliştirebilecekleri konusunda boşuna harcanmış saatler oldu.

Son gün, Pro Lisans Geliştirme bağlamındaki güya seminer, bana göre kötü bir panel daha... Bu bölüme sadece yarım gün dayanabildim ve evime döndüm.

Konuşmacılardan bir diğeri Şenol Güneş ise, kendi takımını anlattı, 2 sene nasıl şampiyon olduklarını, Şampiyonlar Ligi’ndeki başarılarına nasıl ulaştığını anlattı. Cımbızladığım iki cümlesi şuydu teknik adamlara nasihat edereken: "Doğruları yapın, size gelirler merak etmeyin." Bu doğru bir mesleki ideolojiydi ancak diğer cümlesi beni düşündürdü: “Eskiden ben birilerini arardım, şimdi onlar beni arıyorlar."

Abdullah Avcı’nın söylemleri ise sırtını rahat bir şirkete dayamış bir teknik adamın rahatlığı, hatta "ukalalığıydı", kendisinin kelamlarının işsiz hocalara ne faydası oldu, anlayamadım, üstelik Pro Lisans Geliştirme Seminerinde !

Fatih Terim’e gelince, ülke futbolunun son çeyrek asırında her yerinde olan, antrenörlükten, Milli Takım yardımcılığına, teknik direktörlüğüne, "Türkiye Futbol Direktörlüğüne" kadar yükselmiş, gerek Galatasaray’a, gerekse Ulusal takıma defalarca gelmiş, gitmiş, futbolcularıyla kavgalar etmiş, kovmuş, sonra "içine sinmeden" tekrar almış, en sonunda agresifliğini "kebapçı" boyutuna çıkartarak TFF tarafından etik açıdan işine son verilmiş, buna rağmen fahiş alacağı
için "milleti" mahkemeye vermiş, tüm bunlar yetmezmiş gibi "batıya açılan pencere" sarı - kırmızı camia tarafından tekrar göreve çağırılmış bir İmparator izlemedim bile..

   Pro Lisans Geliştirme seminerinin bir başka gerçeğide Süper Lig, hatta alt liglerde görev yapan, yapamayan teknik adamlarının kendilerini pazarlama, şikayet etme, transfer, dedikodu ve benzeri ortamında boy göstermeleriydi...

   Bu 3 günlük muhabbetin bedeli 50-60 milyon türkiş lira oldu üstelik, faydası oldumu, oldu, Belek Otelleri  biraz soluk aldı...




 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Spor Haberleri

Fenerbahçe'yi Eleyen Olympiakos, Dev Rakibine Gol Vurdu!
Teknik adam istifa etti!
Galatasaray, Sivasspor maçı için hazırlıklara devam etti
Bursa İl Spor Güvenlik Kurulu, Bursaspor-Vanspor FK Maçını Seyircisiz Oynanması Kararını Aldı
Mourinho Takım Arayışında: İyi Antrenman Tesisleri Öncelikli!