Kütahyalı paylaşımında Tulgar'dan "Ahmet Tulgar, şu anki Türk medyasında eşi benzeri olmayan bir röportajcıydı. Her Milliyet röportajı olaydı. Aynı zamanda çok iyi bir edebiyatçıydı. Gerçek bir solcuydu, Marksist bir yazardı… Deklare eşcinseldi, Türk’tü lakin kalbiyle Kürtlerin politik mücadelesinden yanaydı. Tüm bunların yanında hapis ve işkence yaşamış olmasına rağmen müthiş güleç, her an enerjik ve genç beyinli, çok iyi bir insandı Ahmet Tulgar. Almanca’nın edebi dünyasına net hakimdi. Popüler kültürü ve Berlin’i tutkuyla severdi. Milliyet’teyken anaakım medyada da bir stardı…" diye bahsetti.
Kütahyalı Twitter'da şunları kaydetti:
"Ahmet Tulgar, şu anki Türk medyasında eşi benzeri olmayan bir röportajcıydı. Her Milliyet röportajı olaydı. Aynı zamanda çok iyi bir edebiyatçıydı. Gerçek bir solcuydu, Marksist bir yazardı… Deklare eşcinseldi, Türk’tü lakin kalbiyle Kürtlerin politik mücadelesinden yanaydı…
Ahmet Tulgar’ın portre yazıları da enfestir. En son Billur Kalkavan ve Halit Kıvanç’ı yazmıştı. 2009 senesinde 4 ay her gün beraberdik. CNN Türk’te 'Çok Farklı' programını hazırlıyorduk. İstisnasız her gece program çıkışı ben, Ahmet ve Reha üçümüz Nişantaşı Chocolate’a giderdik.
Hemen her gün Chocalate’de Taraf-Birgün arası o dönemin meşhur kavgalarını ederdik. Aynı zamanda Ahmet Salih isimli müstear adlı bir köşede edebiyat ve medya dünyasının dedikodularını yazardı, polemik yapardı Ahmet Tulgar. Taksim’deki gey bar Akademi 14 gibi ortamları yazardı.
Ahmet Tulgar, öykü kitabı 'Birbirimize'yi yazarken çok konuşurduk. Eşcinsel dünyasını çok dürüstçe anlatan başarılı bir kitaptı. 'Birbirimize'ye Feyza Hepçilingirler koyu homofobik bir dille saldırıda bulununca Ahmet çok üzülmüştü. Sol içinde gördüğü LGBT düşmanlığını anlatırdı.
Doğu Avrupa’dan bu ülkeye ithal edilen yeni tarz LGBT düşmanlığı (evet aynen öyle, kaynağı Doğu Avrupa’dır) öyle içselleşmiş ki Ahmet Tulgar’ın vefatından sonra bir tane bile Ahmet’in eşcinsel kimliğini ifade eden tweet atılmamış. Oysa Tulgar edebiyatının temeli buraya dayanır.
Tüm bunların yanında hapis ve işkence yaşamış olmasına rağmen müthiş güleç, her an enerjik ve genç beyinli, çok iyi bir insandı Ahmet Tulgar. Almanca’nın edebi dünyasına net hakimdi. Popüler kültürü ve Berlin’i tutkuyla severdi. Milliyet’teyken anaakım medyada da bir stardı…"
Ahmet Tulgar, Gazete Duvar'daki yazılarının altına konulan kısa özgeçmişinde kendisini şöyle anlatmıştı:
Ahmet Tulgar, İstanbul'da 1959 yılında doğdu. 35 yıldır gazeteci ve edebiyatçı olarak yaşıyor. Çalıştığı yayınların bazıları sırasıyla Sabah, Güneş, Nokta, Milliyet, Akşam, Vatan, Birgün, Cumhuriyet oldu. Makale ve denemeleri Şehrin Surlarındalar (1992), Tam Yakalandığımız Yerden (2004), Ne Olmuş Yani? Korsan Yazılar (2005), Ben Onlardan Biriyim (2007), Diller Çehreler Barış (2010), Henüz Zaman Var (2013), Bakışın Ritmi (2020), söyleşileri Mahallede Herkes Kahramandır (2004) adlı kitaplarda toplandı. Evsiz Ülke Hikâyeleri (1989), Birbirimize (2009), Duygusal Anatomi (2015), Trajik Nüans (2016), Bakmadığınız Bir Yer Kalmıştı (2018), Arzunun Serbest Dolaşımı (2021) adlı altı öykü kitabı, Volkan'ın Romanı (2006), Çocuklar ve Canavarları (2012) adlı iki romanı yayımlandı.