Cumhuriyet Halk Partisi, uzun bir bocalamadan ve gelgitten sonra Hatay’da Lütfü Savaş’ın adaylığında karar kıldı. Savaş’ı aradım.
Geçen hafta adaylığının geri çekildiği cumartesi gecesinden bir daha aday gösterildiği pazartesi gecesine kadarki 48 saatin perde arkasını kendisinden dinledim.
- Geçen cumartesi aday tanıtım töreni için Ankara’ya davet edilmiştiniz. O gece ne oldu?
Davet geldi. Sandalyeme adım yazılmış. Adıma kart da vardı.
- Sonra?
Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Zeybek, gece aramış. Sabah döndüm. Genel merkeze çağırdı, gittim. "Anketler çok kötü" dedi. Dört anket varmış.
- Ne görünüyor?
"Yüzde 22 görünüyorsun" diyor. Çok tuhaf... İstatistik bilirim. "Bunlar doğru değil" dedim. "Başka adam bul yerine" dedi. "Önerebilecek durumum yok. Ben kazanamıyorsam, kimsenin kazanma şansı yok" dedim. Bir milyondan fazla insan var oy kullanacak. Vekaletle nasıl yapacağız? Dedim ki "O zaman beni affedin, gidiyorum."
Affedin derken, partiden ayrılmak, değil mi?
Tabi, kendime güveniyorum. Ben kazanırım.
- Bağımsız aday mı olacaktınız?
Olabilirdim.
- Sonra...
Pazartesi saat 10.30’da genel başkan davet etti. Dedim ki "Ben anketlerde iyiyim, seçimi kazanıyorum." İki anket götürdüm. İkisinde de öndeyim. Özel, "Başkanım bir kişi öner, onu yapalım" dedi. "Önerecek kimse yok" dedim. O kadar anket yapılmış, birisi yaklaşamamış. Dedim, "Müsadenizi isteyeyim." "Bizden haber bekleyin" dedi.
Gece beni çağırdı. "1 Nisan sabahı, Atatürk’ün emanet ettiği o coğrafyayı Atatürk’ün kurmuş olduğu partiyle almak istiyorum. Ben mutlu olacağım. Sizin de olmanızı istiyorum" dedim. Milletvekilimizi, il başkanımızı, ilçe başkanları ve adaylarımızı çağırdı. "Kefil misiniz?" dedi. Üçte ikisi "Kefiliz" dedi. "Tamam dedik."
- Hatay’da durum ne?
Kazanacağız.
- Bu süreçte yıpranmadınız mı?
Futbolcu antremansız kalırsa paslanır. Antremanlıyım, kazanacağım. 15 yıllık belediye başkanıyım. Hiçbir ahlaksızlığım, yolsuzluğum, hırsızlığım görülmemiştir. Adalet ve eşitlikte hassas teraziye sahibin. Beni güvenilir olduğum için seçtiler. Hatay’ı böyle bırakamam. Bıraktığım zaman AK Parti kazanıyor. Siz olsanız vicdanınız elverir mi bırakmaya? Bu kadar yıkılmış bir şehirde, kendime yediremem bırakıp gitmeyi...
- Hatanız olmadı mı?
Ben de depremzedeyim. Hiç terk etmedik Hatay’ı. En fazla iş yapması gereken, iktidardır. Hangi bütçeyle yapacağım? İş yüküm 12 kat artmış, gelirim yüzde 40’a düşmüş. Bu şartlarda belediye ne yapabilir? Benim dışımdaki hiçbir belediye başkanı çıkıp konuşamadı. Beş yıl ruhsat verdim, o da sadece Antakya merkezde. Ama sadece Antakya’da yıkım olmadı. Şehrin her noktasında oldu. 2018’de imar affı çıktı, bu şehirde 205 bin bölüm affedildi. Diyorsunuz ki mezarda oturmaya devam edin. Siz affediyorsunuz ama rabbim affetmiyor.
- Gökhan Zan’ın eleştirileri hakkında ne düşünüyorsunuz?
Partimin 280 bin oy almasından dokuz ay sonra yerel seçimde 490 bin oy aldım. Partimin oyundan 210 bin fazla... Ben zaten Hatay ittifakını yapmışım.
- Zan’la aranızda görüşme olur mu?
Hiç görüşmedim. Altı yedi sene beraber çalıştık Hatayspor’da "Avrupa’da ders alacağım" diye vedalaştı, gitti. Nişan yüzüğünü taktım. Nikahını kıydım. Eşim nikah şahididir. Gökhan’la sıkıntımız yoktu. Ama siyasete girince demek ki insanlar farklı platforma dönüşebiliyor.
(NOT: Bu söyleşi iki gün önce yapıldı. Gökhan Zan’ın, adaylığını çekmesi için mafya tarafından tehdit edildiği ve kendesine para teklif edildiği iddiasını sormak için dün Lütfü Savaş’ı aradım. Ancak kendisine ulaşamadım.)