Maymun Çiçeğinden Daha Kötü: İki Kentte Yeni Salgın Endişesi!

Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, sivrisinekler aracılığıyla bulaşan Batı Nil virüsü hakkında önemli bir uyarıda bulundu. Virüsün şu an Türkiye'de maymun çiçeği hastalığından daha tehlikeli olduğunu belirten Yavuz, özellikle yaşlılar için ciddi risk oluşturduğunu ifade etti.

Türk Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK) Başkanı Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, Culex türü sivrisineklerin taşıdığı ve Batı Nil ateşi olarak bilinen virüs salgınına karşı önemli uyarılarda bulundu. Bursa ve İstanbul'da Batı Nil virüsü kaynaklı vakaların bildirilmesi üzerine Yavuz, yaşlı bireylerde virüsün beyne yerleşme riski nedeniyle ölümcül sonuçlar doğurabileceğini belirtti.

BATI NIL VIRÜSÜ, MAYMUN ÇIÇEĞINDEN DAHA TEHLIKELI

Şu an için toplum sağlığı açısından Batı Nil virüsünün maymun çiçeği hastalığından daha tehlikeli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Yavuz, ilgili bakanlıklar ve yerel yönetimlerin bu tehdide karşı mücadelede etkin rol alması gerektiğini söyledi. Virüsün, kuşlarla temas eden sivrisinekler aracılığıyla insanlara bulaştığını ve özellikle merkezi sinir sistemini etkileyerek menenjite yol açabileceğini ifade etti. Bu nedenle Marmara Bölgesi’nde, özellikle de durgun su kaynaklarının olduğu yerlerde ciddi önlemler alınması gerektiğinin altını çizdi.

YAŞLILARDA ÖLÜMCÜL RISK

Prof. Dr. Yavuz, hastalığın hafif vakalar dışında ölümcül olma ihtimalinin özellikle yaşlı ve bağışıklık sistemi zayıf bireylerde arttığını belirtti. Vakaların %80'inin hafif semptomlarla atlatılmasına karşın, yaşlı bireylerde beyin ve omurilikte ağır hasarlara yol açabileceğini söyledi. "Virüsün bulaştığı kişilerin %20’sinde semptomlar ortaya çıkıyor ve bunların bir kısmında ateş, kas ağrıları ve halsizlik gibi belirtiler görülüyor. Ancak hastalığın ciddi formları beyin iltihabı ve felce yol açabilir," diye uyardı.

SIVRISINEKLERLE MÜCADELEDE AKTIF ÖNLEMLER ŞART

Batı Nil virüsüne karşı alınması gereken önlemler konusunda detaylar paylaşan Yavuz, özellikle durgun sularda hızla üreyen sivrisineklerin kontrol altına alınması gerektiğini belirtti. Havuzlar, bidonlar ve su birikintisi oluşturabilecek her tür kaynağın kurutulması veya ilaçlanması gerektiğini vurguladı. "Havaların durumu, virüsün yayılma sürecini etkileyebilir. Sıcaklıkların yüksek seyretmesi, virüsün aktif olduğu dönemi uzatabilir," diye ekledi.

AŞISI YOK, DESTEK TEDAVISI MEVCUT

Batı Nil ateşi için henüz etkili bir aşı veya tedavi yöntemi olmadığını belirten Prof. Dr. Yavuz, ağır vakalarda sadece destek tedavi uygulanabildiğini ifade etti. "PCR testleri ve antikor testleri ile virüs tespit edilebiliyor. Ancak korunmanın en etkili yolu, sivrisineklerden kaçınmak ve onların üreme alanlarını yok etmek," diyerek kişisel önlemlerin önemine dikkat çekti.

İSTANBUL’DA YOĞUN VAKA GÖRÜLÜYOR

İstanbul ve Bursa başta olmak üzere Marmara Bölgesi’nde vaka sayılarında artış görüldüğünü söyleyen Prof. Dr. Yavuz, kuş göç yolları üzerinde olan Türkiye’nin bu virüse her zaman maruz kalma riskinin bulunduğunu belirtti. Özellikle kullanılmayan yazlıklar, çiftlikler ve kapalı alanlardaki durgun su birikintilerinin sivrisinekler için üreme alanı yarattığını ve bu alanlara dikkat edilmesi gerektiğini ifade etti.

Sonuç olarak, Batı Nil virüsüyle mücadelede kişisel ve toplumsal düzeyde önlemler alınması gerektiği, sivrisineklerle etkin bir mücadelenin önem taşıdığı vurgulanıyor. Virüsün yayılma riski karşısında yerel yönetimlerin, halk sağlığı uzmanlarının ve bireylerin iş birliği yapması büyük önem arz ediyor.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.