Mehmet Tezkan: Erdoğan Babacan’a ne sözü verdi?

''Babacan bir grup gazeteci/yazara samimi dil ve sakin üslupla anlattı''

DEVA Partisi Genel Başkanı Babacan’ın, Erdoğan hakkında söylediklerine geleceğim ama önce meselenin anasından başlayalım…

Meselenin anası 6’lı masanın ne yapacağı…

Meselenin anası 6’lı masanın yol haritası…

Babacan bir grup gazeteci/yazara samimi dil ve sakin üslupla anlattı.

6’lı masanın hedefi…

Ortak seçim beyannamesi…

Ortak hükümet programı…

Sonra…

Ortak aday…

6’lı masanın yol haritası bu. Peki ya pazartesi günü açıklayacakları yeni Anayasa? Öncelikli hedef bu değil mi?

Babacan yeni Anayasa denmesine itiraz etti. 'Anayasa değişikliği desek daha doğru olur' dedi.

Farkını da ‘biz sadece otokrat rejimden parlamenter demokratik rejime geçişi planlıyoruz. Yeni Anayasa yapmıyoruz. Sivil Anayasa’nın toplumun tüm kesimlerinin katılımıyla yapılması gerektiğine inanıyoruz’ sözleriyle ifade etti.

Diyelim ki; 6’li masa her konuda anlaştı, çıkardığı ortak aday kazandı sonra ne olacak?

Babacan diyor ki; 400’den fazla milletvekili çıkarırsak Anayasa’yı hızla değiştiririz. 400/360 oy aralığında kalıp referandum koşulunda kalırsak iş uzayabilir. 360’ın altında kalırsak iş daha uzun sürer…

Peki Türkiye nasıl yönetilecek?

Cumhurbaşkanı hangi yetkileri kullanacak?

Hangi yetkileri bakanlara devredecek?

6’lı masa ile hangi konularda istişare edecek?

Hazırladıkları 32 maddelik protokolde bunlar ayrıntılarıyla yazılacakmış. Devletin yeni organizasyon şaması belirlenecek, ilan edilecekmiş.

Babacan’ın şu yaklaşımı hoşuma gitti. Veya TV konuşmalarımda, kaleme aldığım yazılardaki görüşüme tıpa tıp uydu diyeyim…

Nedir o diyeceksiniz?

DEVA Partisi lideri dedi ki; seçimi almamız yetmez, Türkiye’yi iyi yönetmemiz, Türkiye’yi düzlüğe çıkarmamız gerekir. Türkiye’yi iyi yönetemezsek demokrasi kaybeder, daha sert otokrasi gelir.

Aynı görüşteyim…

Babacan’a yönetilen iki kritik soru vardı.

Birincisi, adayın kim olacağı…

İkincisi, bakanlık paylaşımı yapılıp yapılmayacağı…

Babacan ikinci sorudan başlamayı tercih etti; ‘biz bakanlık paylaşımını değil beraber nasıl yönetiliriz ona bakıyoruz. Bakanlık paylaşımı bunca çabayı basite indirgemektir. Kimse bunun peşinde değil.’

Bir ilkeleri daha varmış. Geçmişi sorgulayarak değil, geleceği inşa etmek

Babacan ‘yarınları konuşunca anlaşma kolay oluyor’ dedi.

DEVA’nın her konuda projesi var. Her konuda kapsamlı çalışması var. Babacan tek tek anlattı. Tamam da CHP’nin de İYİ Parti’nin de Saadet’in de Gelecek Partisi’nin de var…

Nasıl uzlaşılacaklar?

Babacan, ‘masaya koyduğumuz konuların yüzde 70’inde mutabık kalırsak zaten Türkiye uçar’ dedi…

Galiba o oranı yakalamışlar.

Gelelim adayın kim olacağına? Babacan, 20 yıldır Türkiye’nin tanıdığı kiminin sevdiği kiminin sevmediği, iyi veya kötü ama herkesin ezbere bildiği bir ismin karşısına torbadan adı duyulmadık bir aday çıkarmayız herhalde diyerek bu bahsi kapattı.

Şimdi gelelim başlıktaki ifadeye… Erdoğan, Babacan’a ne demiş?

Babacan 2011 seçimleri öncesinde Erdoğan’a ben bir daha aday olmayayım demiş. Erdoğan itiraz etmiş. AKP tüzüğüne göre üçüncü dönemi birlikte dolduruyoruz. Sen ticarete dönersin ben vakıf işleriyle uğraşırım demiş…

Demiş mi demiş….

Babacan sonra işler değişti diyor; güç zehirlenmesi oldu… Biz demeyi bıraktı ben demeye başladı. İstişarenin yerini talimat aldı.

(Yazının sonunda bir parantez açayım. Kimse 2014 yılında başbakanlığı ve AKP genel başkanlığını bıraktı, kurala uydu demesin. Fiilen hiçbir gün, hiçbir saat, hiçbir dakika bırakmadı. Bu ayrı ve önemli bir yazı konusu. Parantez kapandı)

Babacan’la aynı görüşteyim. Türkiye’nin en büyük sorunu güç zehirlenmesi…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.