Bir süre öncesine kadar Erdoğan toparlar mı, ekonomide yalancı cennet yaratarak göz boyar mı? Bir kez daha seçimi kazanır mı? Kılıçdaroğlu’nun şansı ne? İmamoğlu aday olsa daha mı iyi olur? Millet İttifakı’nın oyu kaç? HDP aday çıkaracak mı? HDP destekler mi? Gibi sorular soruluyordu, artık sorulmuyor?
Peki ne soruluyor?
"Erdoğan kaybedince bürokrasi direnir mi?" diye soruluyor. Erdoğan sonrası merak ediliyor… Çünkü 6 şubatta 7.7 ve 7.6 büyüklüğünde iki deprem olmadı. Üçüncü bir deprem daha var. O deprem siyasal iktidarının fay hattını kırdı. 2018 yılında yürürlüğe giren tek adam rejimini yıktı. Rejimi enkaza çevirdi.
Devletin tüm kurumları 48 saat gözüne fener tutulmuş tavşan gibi donup kaldı. İnisiyatif kullanamadı. Emir bekledi.
Erdoğan helallik isterken bu zaafı kabul etti. Şimdi gerekçeler bularak üzerini örtmeye çalışıyor. Ne kadar örterse örtsün millet beynine not etti…
Hepsi bir yana Kızılay üzerinden patlayan skandal yeterde artar. Hükümeti sandığa gömmeye yeter. Kızılay herkes için kutsaldır.
Halkın biricik kurumunu, halkın kutsalını ticarethaneye çevirmişler. Milletten aldıkları yardımlarla, milletten topladıkları paralarla rant düzeni kurmuşlar.
Kızılay’a çökmüşler!
Bildiğim şudur, halk kutsalına zarar vereni af etmez! Çünkü zor zamanda halkının yanında olan, çadır veren, yemek veren, yaralarını saran Kızılay gitmiş yerine halkına çadır satan Kızılay gelmiş. Neyse konuyu dağıtmayalım. Dün Erdoğan’ın grup konuşmasını izledim. Bir dizi vaatte bulundu. Afet Yeniden İmar Fonu kuracaklarmış. Ama bu sefer şeffaf yönetilecekmiş! AKP, 1999 depreminin siyasi yıkıntısı üzerine iktidar oldu. 21 yıl sonraki vaadine bakar mısınız?
Afet İmar Fonu..
Deprem vergilerine ne oldu? İktidar 21 yılda, yıllara göre dolar kuruyla hesaplarsak toplanan para 40 milyar doları bulmuş… Nereye gitti o para? O para fonda toplansın deprem gibi büyük afetlerde harcansın diye verildi… Para ortada yok, harcamışlar! Erdoğan’ın ikinci vaadi Türkiye risk kalkanı oluşturarak şehirleri dirençli hale getirmek…
21 yıldır bu ülkeyi yöneten kişi söylüyor. Şehirleri depreme karşı dirençli hale getirmek yeni mi aklına geldi? Belli seçimlik söylem! Durumu nasıl toparlarım derdine düşmüş. Türkiye ekonomik krizin tam ortasında depreme yakalandı. Krizin daha da derinleşeceği ortada. Enflasyonla başa çıkamıyorlar. Rakamlarla oynuyorlar, marketlere ürünlere zam yapmayın, indirim yapın diye baskı yapıyorlar lakin nafile. Domates 35 lira… Büyük deprem finansal krizi de tetikledi. Bin tane cambazlık yaparak dövizi zor tutuyorlar.
AKP, 1999 Marmara depreminin siyasi enkazı üzerinden iktidar oldu. Üzerine büyük ekonomik kriz binince o günün üçlü koalisyonu (Adalet ve Kalkınma Partisi /MHP/ANAP) sandıktan çıkamadı. Bugün de aynı ortam var. Bu yüzden Erdoğan’a gidici gözüyle bakılıyor.
Ve soruyorlar; Erdoğan kaybedince bürokrasi direnir mi?
Hayır dedim.
Neden dediler?
10 Temmuz 2018 tarihinde üst düzey kamu yöneticileri için yayınlanan üç numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 4 maddesi açık ve net. Bir liste yapılmış ve deniliyor ki o listede yer alanların görev süresi, kendilerini atayan Cumhurbaşkanı’nın görev süresinden fazla olamaz.
Yani cumhurbaşkanı seçimiyle birlikte onların görev süresi biter.
Kim bunlar?
Tamamını değil lakin kilit makamları sayayım. Diyanet İşleri Başkanı, MİT teşkilat Başkanı, MGK Genel Sekreteri, Devlet Denetleme Kurulu Başkanı, Savunma Sanayii Başkanı, bakan yardımcıları, Cumhurbaşkanı ofis başkanları, Cumhurbaşkanlığına bağlı kurum ve kuruluş başkanları, TRT Genel Müdürü, Merkez Bankası Başkanı, Valiler, büyükelçiler, TMSF Başkanı, TUİK Başkanı, YÖK üyeleri…
Liste uzun. 15 Mayıs sabahı hiçbiri yok.