İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
MERKEZ BANKASI'NA ÇAĞRI
Akşener, yeni Merkez Bankası yönetimine eski dönemi aydınlatma çağrısı yaparaken, "Bu dönem aydınlatılmadan, yeni yönetimin şeffaflık ve hesap verebilirlik ile ilgili yaptığı açıklamalar eksik kalıyor. Öncelikle, Türkiye’ye, milli gelirinin yaklaşık yüzde 20’sine mal olan, bu şaibeli dönemin sorumlularının anlaşılması için, Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun toplantı tutanaklarını açıklayın. Böylece, şu anda da görevde olması muhtemel kamu görevlilerinin, o dönemde nasıl bir tutum aldıkları ortaya çıksın. Gerekirse Millet Meclisi’nde bir komisyon kurun. Bu karanlık dönemi aydınlatmak için, gereken her türlü desteği vermeye hazırız. Sonrasında ise, Kamu Bankalarının, döviz açık pozisyonunun kapatılması için, önce, Kamu Bankaları, Hazine, ve Merkez Bankası arasındaki karmaşık ilişkiyi sonlandırın, böylece güveni yeniden sağlayın'' ifadelerini kullandı.
Akşener'in konuşmasından satır başları şöyle:
"AL BİRİNİ VUR ÖTEKİNE"
"Son günlerde, sanki böyle bir sorunumuz varmış gibi, yeniden ısıtılan başörtüsü meselesi de bunlardan biri. Önce, mazide bıraktığımız bir zihniyetin temsilcisi, eski bir bakan çıkıyor, başörtülü hakimlerimiz hakkında densizce konuşuyor; Sonra Sayın Erdoğan çıkıyor, torunu yaşındaki genç bir kadın siyasetçiye, sırf CHP’de siyaset yapıyor diye, utanmadan ‘Vitrin Süsü’ diyor. Al birini vur ötekine!
"KENDİNE GEL"
Siyasetini, sıkıştıkça sarıldığı ‘Başörtülü bacım’ sözü üzerine bina edenlerin, ’Vitrin süsü’ sözüyle geldikleri nokta, tek kelimeyle ibretlik. Demek ki mesele, kızlarımızın, kadınlarımızın başındaki örtü meselesi değilmiş. Demek ki mesele, ‘ya Ak Parti’lisin, ya da hainsin’ meselesiymiş. Demek ki mesele, her zamanki gibi, siyasi rant meselesiymiş. Sayın Erdoğan; Ayıptır. Günahtır. Makamının farkına var artık! Sen bu ülkenin Cumhurbaşkanısın. Milletini bu şekilde ayıramazsın. Kendine gel. Hemen 21 yaşındaki o genç arkadaşımızı ara, gönlünü al, helallik iste. Yaşının, makamının ve daha da önemlisi ahlakın gereği budur.
"UTANMIYOR MUSUNUZ?"
Bakın size, bu zihniyetin son icraatlarından bir örnek vereyim: Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi, yabancı yatırımcıya bir çağrı yapıyor; ‘Gelin Türkiye’de yatırım yapın’ diyor. ‘Türkiye’nin sunduğu fırsatları keşfedin’ diyor… Türkiye’nin sunduğu fırsat olarak neyi gösteriyor, biliyor musunuz? ‘Nitelikli ve uygun maliyetli iş gücünü’ gösteriyor. Yani; ‘Gelin, burada emek ucuz, ucuz emekle daha çok kazanırsınız’ diyor. İşte bu; ‘Millet millet’ diyerek yola çıkan Sayın Erdoğan’ın, bugün milletinden ne kadar kopmuş olduğunun vesikasıdır. İşte bu; Ak Parti iktidarının milletimize biçtiği kıymetin hazin bir göstergesidir. Allah aşkına, bir ülkenin Cumhurbaşkanlığı, o ülkenin emeğini ucuz diye pazarlar mı? Zihniyetteki çapsızlığa, koskoca Türkiye’ye biçilen role bakar mısınız?... Türkiye gibi yüksek potansiyeli olan bir ülkeye, Bangladeş olma vizyonu çizmeye utanmıyor musunuz? Kendi milletinize, üçüncü dünya ülkesi vatandaşı muamelesi yapmaya utanmıyor musunuz?
"ÇİFTÇİMİZ TARLASINA, MİLLETİMİZ HAYATA KÜSTÜ"
'Tarım en önemli silahımız. Çiftçimize nefes aldırmadan, daha çok üretmesini sağlamadan, düze çıkamazsın' dedik. 'Sanayicimizi yüksek maliyetlere, tüketicimizi yüksek enflasyona ezdirerek, refah sağlayamazsın' dedik. Dinlemediler. Sonuç ne oldu. Firmalar iflas etti, işsiz ordumuz büyüdü. Çitçimiz tarlasına, milletimiz hayata küstü. Biliyoruz ki; bu kafa değişmedikçe, ne reform olur, ne kalkınma olur, ne de milletimizin derdine çözüm bulunur. Reform yapabilmek için, önce milletin halini görmek gerekir. Milletin derdini, önemsemek gerekir. Milleti, düşünmek gerekir. Önce millet, önce memleket demek gerekir.