Merdan Yanardağ İsrail – Filistin gerilimini değerlendirdi: Batı soykırımın bedelini Müslümanlara ödetti

TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ, İsrail – Filistin gerilimini değerlendirdi.

TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ, TELE1 ekranlarında gösterilen ’18 Dakika’ programında Hamas’ın silahlı kanadı Kassam Tugayları’nın, dün sabah İsrail’e ‘Aksa Tufanı’ adlı operasyon kapsamında saldırı başlatıldığını açıklamasının peşinden gelişen vakaları değerlendirdi.

“Bütün dünya bir İsrail Hamas savaşıyla karşı karşıya. Bu bir İsrail – Arap savaşına dönüşür mü onu kestirmek mümkün değil” diyen Yanardağ’ın şu ifadeleri kullandı:

“Filistin halkı tarihe mazlum bir halktır. İsrail Avrupa’nın Yahudi soykırımı ayıbını örtmek için uydurdukları yapay bir devletti fakat seneler içerisinde bir kararlılık ve süreklilik kazandı. Musevilerin de Yahudilerin de kuşkusuz bir bağımsız ülke olarak var olma ve egemen bir ulus olarak yaşama hakları var. Tümüyle İsrail’in varlığını reddetmek de mümkün değildir fakat insanlığın yani dünyanın kabul ettiği bir çerçeve var. 1967’deki sınırlar. Bu sınırları Birleşmiş Milletler de kabul etti. Kutsal saydığı o topraklarda yaşamak isteyen Yahudiler de bu topraklarda yaşasın dedi. Filistin halkının haklarını ve özgürlüklerini, bağımsızlığını tanımak kaydı ile. Kudüs üç din için de kutsal bir kent. Uluslar üstü, özerk bir yönetim tarafınca kontrol edilmesi, isteyen Yahudi’nin, Hristiyan’ın, Müslüman’ın gelip görebileceği ve ibadet edebileceği bir yer olması gerekirken bu sağlanamadı. Aslında Osmanlı döneminde bu özelliklere sahip.

“BATI’NIN SOYKIRIM AYIBI VAR”

Avrupa’da yükselen faşizmin günahını Arap halkından ve Müslümanlardan çıkarmaya çalışıyor Batı. 20 Yüzyıl’da Hitler’in iktidara gelmesiyle başlayan soykırım ayıbı var Avrupa’nın tarihinde. Bunun bedelini Araplara, Müslümanlara ödettiler. Dolayısıyla Batı’nın bu utanç sebebiyle verdiği bir destek var.

Her İsrailli siyonist değildir. İsrail’de çok ciddi Araplarla bir arada yaşama ve barışın sağlanmasına yönelik bir eğilim var. İşçi Partisi ve İsrail’in diğer sosyal demokrat ve sol partileri ile bu tarz şeyleri destekleyen yurttaşlar var. Netanyahu’nun bir tür Türkiye’deki AKP iktidarının yaratmaya çalıştığı gibi hukuk ve anayasa tanımayan, yargıyı siyasallaştıracak ve iktidarın denetimine alacak girişimine karşı İsrail halkı aylardır gösteri yapıyor. Önlemeye çalışıyor. Çünkü faşist bir yasal düzenleme öngörülüyor.

“HAMAS NASIL KURULDU BAKMAK LAZIM”

Diğer taraftan Hamas’a bakmak lazım. Hamas niye nasıl kuruldu, bunun tarihini bilmezler. Siyasal İslamcılar da bunu devamlı örtmeye çalışırlar. Hamas, Filistin Kurtuluş Örgütü’ne karşı, ABD, CIA ve MOSSAD tarafınca yol verilerek kurdurulmuş bir örgüttür. İşgal altındaki topraklarda kuruluyor, neden FKÖ’ye karşı kuruluyor? Çünkü FKÖ’ye karşı ama İslamcı bir örgüt kurulabilir. El Kaide’nin kuruluşunda nasıl IŞİD var ise aynı durum orada da var.

FKÖ önce terör örgütü olarak değerlendirdi ve Türkiye’de siyasal islamcılar terör örgütü diyordu. FKÖ’yü Türkiye’de tanıyan Bülent Ecevit’tir. Filistin’le dayanışmaya ilk gidenler bu ülkenin devrimcileridir. Dev-Gençliler, DÖP’lüler, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarıdır.

“SİYASAL İSLAMCILAR FİLİSTİN MESELESİNDE HİÇBİR ZAMAN SAMİMİ DAVRANMADI”

Siyasal İslamcılar bu Filistin meselesinde bana göre hiçbir zaman samimi davranmadılar.

Filistin devleri tanınınca BM tarafınca İsrail de bunu kabul etmek durumunda kaldı. Arafat ölünce, Mahmud Abbas devlet başkanı seçilince HAMAS buna itiraz etti, İsrail’e karşı savaşmış Filistinli askerlerin kışlalarını basıp büyük katliamlarla Gazze’yi ele geçirdi. Hamas’ın silah zoruyla ve Filistinli kardeşlerini katlederek ele geçirdiği Gazze’nin durumu belli değil. Gazze’yi dünyada destekliyorlar.

Gazze’de bir israil zulmü yok muydu? Var elbet. Bu savaşın niye başlatıldığı bir türlü anlaşılmadı. Fakat durum şu; kalbimiz hiç kuşkusuz Filistin halkıyla atıyor. İsrail’in siyonist politikalarına esas olarak biz karşı çıktık. Oradaki İslamcı ikiyüzlüğe işaret etmek isterim fakat bu savaşta bir tuhaflık var, siviller hedef alınıyor. Ben şunu kabullenemem; barış festivali için gelmiş Avrupalı bir kadının öldürülüp çırılçıplak cesedinin sokaklarda teşhir edilmesi hiçbir savaş ahlakına ve kuralına uymaz. Savaşın bir yasası, kuralları vardır. Cenevre Anlaşması’nı falan geçtim, etik kuralları vardır. Her Yahudi’yi, Musevi’yi, İsrailli’yi düşman saymak… Gazze’yi bombalamayı reddeden pilotlar vardı, bu tarz şeyleri görmeyecek miyiz?

Bu savaş değil, terör eylemi olarak nitelendirmeye başlar, nitelim Batılı ülkeler bunu söylemeye başladı.”