Metin Lokumcu’nun polisin biber gazlı müdahalesi sonucu yaşamını yitirmesine ilişkin davanın ikinci duruşması Trabzon 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapıldı. Toplamda 9 sanığın ifadesi alınırken mahkeme diğer sanıkların bir sonraki duruşmaya getirilmesine karar verdi. Duruşma, 18 Şubat'a ertelendi.
Cumhurbaşkanı ve Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakan olduğu dönemde Artvin'in Hopa ilçesine 31 Mayıs 2011 tarihinde yaptığı ziyaret sırasında yaşanan olaylarda polis biber gazı kullanmış, öğretmen Metin Lokumcu da kalp krizi geçirerek yaşamını yitirmişti. Lokumcu’nun öldürülmesine ilişkin yargılamanın dün yapılan ikinci duruşması, bugün Trabzon 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam etti.
Duruşmada, sanık İlhami Çalık ifadesinde, şunları söyledi:
"Olay yeriyle herhangi bir bağlantım yok"
Kars’tan takriben 25 kişi geldik. O gün oraya 8 arkadaşla Yusufeli’nden gelen takviye kuvvetleriyle Arhavi istikametinde görev aldım. Olay yerinden oldukça uzaktaydım. Sahil boyunda görev aldım. Başımızda Yusufeli’nden gelen amir vardı. İş Bankası'na 500 metre uzaktaydım. Olaylardan dağılıp gelen gruba 7 ve 8 defa gaz kullandım. Gelen grup, ‘Katil Adalet ve Kalkınma Partisi katil polis Hopa’dan defol' diye bağırıyorlardı. Olay yeriyle herhangi bir bağlantım yok. Bu alanda kesinlikle bulunmadım, ben gaz tüfeği kullandım lakin gaz atmadım. Olaylardan üzüntü duyuyorum ve beraatımı istiyorum.
İfadesinin ardından çapraz sorgusuna geçilen Çalık ile Lokumcu ailesinin avukatları arasında şu diyalog yaşandı:
"Oradaki amirden talimatla gaz kullandım"
- Avukat Meriç Eyüboğlu: Ne zamandır gazcıydınız?
- Sanık İlhami Çalık: 2007-2011
- Avukat Meriç Eyüboğlu: Gazın öldürücü olduğunu biliyor musunuz?
- Sanık İlhami Çalık: Hayır, emri Yusufeli’nden gelen amir verdi. Ama çevik kuvvetten değildi. Talimatla gaz tüfeği kullandım. Ne kadar sıklıkla gaz kullanacağını, gazcı olayların durumuna göre gaz kullanır.
- Avukat Meriç Eyüboğlu: Gaz sonuç raporunu biliyor musunuz?
- Sanık İlhami Çalık: Hayır bilmiyorum. O gün Kars çevik kuvvete gaz bitince gaz teslim alınmış. Benim bu konuda bilgim yok ve benim gazım bitmedi. 15 adet üzerimde gaz fişeği vardı. (Avukat Sercan Aran'ın alandan fotoğraf gösterip teşhis yapmasını istemesi üzerine) Hayır tanımıyorum bu alanda yer almadım.
- Avukat Tuğçe Duygu Köksal: Görev alanınızda talimatı kimden alırsınız?
- Sanık İlhami Çalık: O bölgedeki amirden. Karşı alandan gelerek 'Şerefsizler sizin yüzünüzden bir öğretmen öldü' dediler ve de oradaki amirden talimatla gaz kullandım. Asla Metin Lokumcu’nun olduğu alana doğru gaz kullanmadım. Suçsuzum önce beraatımı istiyorum.
Sanık Avukatı Celal Karaoğlu ise “Kendisinin beyan ettiği olay yerinden uzakta ve tutanakta mevcuttur. İfadesinde anlaşıldığı gibi Metin Lokumcu’nun ölümünden sonra gaz kullanıldığı tespit edilmiştir. Bu gaz kullanma lisansı oldukları için bugün burada yargılanıyorlardır. Müvekkilimin Kars çevik kuvvetin biten gazı alma konusunda hiçbir ilgisi yok beraatını istiyorum” dedi.
Yargılanan çevik kuvvet polislerinden Bayram Ali Kaş ise ifadesinde, “Bayburt’tan geçici görevle geldik. Miting alanında hazır kuvvet olarak görev yaptık. İnşaatta olayların olduğunu görüyorduk. Başbakan miting alanına geldi. Gelince karşı taraf da hareketlendi. Talimatla yola doğru geldik kol ve bacağımdan yaralandım. Tekrar miting alanına döndüm. Bir beye 2 defa gaz sıkmıştım. Benim elimdeki 15 metrelik mesafesi olan gaz sıkma teçhizatıydı. Saat 4 sularında Hopa Hastanesi'nde arbede olduğu için Arhavi Devlet Hastanesi'nde tedavi olup oradan ayrıldım" dedi.
Kaş, mahkeme heyetinin; olay anında orada bulunup bulunmadığı yönündeki sorusuna ise “yok” yanıtını verdi.
İfadesinin ardından çapraz sorgusuna geçilen Kaş, avukatların gaz kullanımı ile ilgili sorularını şöyle yanıtladı:
"Gaz, göze zarar verir, geçici görme kaybı yaşar ve grup dağılır; solunumla ilgili bir şey diyemiyorum"
“Kapalı alanda kullanmıyoruz. Göze zarar verir, geçici görme kaybı yaşar ve grup dağılır. Solunumla ilgili bir şey diyemiyorum. Bizim grupta 2 gazcı vardı. 20 kişiden oluşuyorduk. Yelek dolusu fişek vardı üzerimizde. Bize emri grup amiri, oradaki gaz kullanım emrini ise Erzurum Çevik Kuvveti’nden amir verdi. Resimdeki gaz kullananları tanımıyorum."
Sanık avukatları ise, "Müvekkilim anonstan sonra Metin hocamızın ölümünden sonra olay yerine yakın bir yere gidiyor. Metin hocanın ölümüyle alakası yok. Yaralanarak bu bölgeden uzaklaşıyor. Daha sonra Arhavi Devlet Hastanesi'ne giderek tedavi olduğu tutanaklarda belirtilmiştir. Beraatını ve duruşmalardan vareste tutulmasını talep ediyorum. Bu davayı iki şekilde incelememiz gerekiyor Metin Lokumcu’nun ölümü öncesi ve ölümden sonrası olarak iki ayrı şekilde değerlendirilmesi gerekiyor” dedi.
Ardından çevik kuvvet polisi olan sanıklardan Mehmet Seyfettin Uzun'un sorgusuna geçildi. Uzun, savunmasında şunları söyledi:
"Ben hiç gaz kullanmadım"
"Daha önceki ifadem doğru. Erzurum Çevik Kuvvet’ten geçici görevle Hopa’daydım. Miting alanında güvenlik noktasındaydım. Ben hiç gaz kullanmadım. İnşaat alanından atılanlardan yaralandım. Arkadaşıma teslim ettim. Bu davada, sadece gazcı olduğumdan dolayı buradayım. 2008’de gaz eğitimi aldım, bir otobüs geldik 70-80 kişiydik.”
Uzun, alanda çekilmiş fotoğrafların gösterilmesi üzerine, şöyle konuştu:
“Mavi brandanın olduğu alandan sırtıma kalas geldi. İnşaat alanının önündeydim. İnşaattaki pankartların indirilmesi için buraya görevlendirilmiştim. Taner Ballı benim gazlarımı teslim ettiğim arkadaştı. O kullandı ben kullanmadım. Alandaki gaz kullananlar Erzurum ekibiydi Taner’i bilemiyorum.”
Mahkeme heyetinin gaz kullananları sorması üzerine sanık Uzun, “Bilmiyorum” dedi. Kaskının olup olmadığı sorusunu ise “evet kaskım var” diye yanıtladı.
Uzun'un çapraz sorgusunda ise şu diyalog yaşandı:
"Emri birim amirinden aldık"
“Avukat Meriç Eyüboğlu: Erzurum'dan gelenlerden kaç kişi gazcıydı?
Sanık Mehmet Seyfettin Uzun: Benim yönde ben vardım, 10 kişi olduğunu düşünerek 7-8 kişi gazcı olabilir. Sayıda emin değilim bir otobüstük.
Avukat Meriç Eyüboğlu: Alandaki dizayn nasıldır?
Sanık Mehmet Seyfettin Uzun: Ortada kalkanı olan müdahale ekibi ve yanlarda gazcılar olur.
Avukat Meriç Eyüboğlu: Zimmet tutanağı düzenlendi mi?
Sanık Mehmet Seyfettin Uzun: Yok hatırlamıyorum depoda tutulurdu.
Avukat Mert Bal: Başbakan emir verebilir mi, milletvekili?
Sanık Mehmet Seyfettin Uzun: Bana birim amirim verebilir.
Avukat Mert Bal: Sıralı amirlerde Başbakanlık Koruma Amiri var mıdır? Başbakan koruma müdürü emir verebilir mi?
Sanık Mehmet Seyfettin Uzun: Eğer sıralı amir ve koruma amiri koordineli emir verilirse yaparım. Onun dışında birim amirinden emir alırım. Biz emri birim amirinden aldık.
Avukat Mert Bal: Takım elbiseli başbakanlık koruma müdürü müdür?
Sanık Mehmet Seyfettin Uzun: Dışardan geldiğim için tanımıyorum. Gaz kullananlar da benim teslim ettiğim Taner Ballı olabilir dedi. Diğer gaz kullananları tanımıyorum.
Avukat Sercan Aran: Gruba doğru taş atan çevik kuvvet polisini tanıyor musunuz?
Sanık Mehmet Seyfettin Uzun: Hayır. Gösterilen fotoğrafların tümünü de hatırlamıyorum, bilmiyorum. Olay yerinde yaralandım lakin görev bilinciyle olay yerinde kaldım. Beraatımı talep ediyorum.”
Sanık avukatı Ömer Seyfettin ise beyanında şunlara yer verdi:
"Provokatör eylem olamaz mı?"
“31 Mayıs'ta emiri veren Hopa kaymakamıdır. Ana emir budur. Daha sonrası iç işleyişteki emir ağıdır. Bir de gaz kullanımı sadece ülkemiz için geçerli değil birçok ülkede kullanılıyor. Gaz veya cop kullanılması olayların seyrine göre değişir. Çevreye sahip çıkmak güzel lakin neden başbakan geldiğinde böyle bir eylem yapılıyor. Provokatör eylem olamaz mı? Çevreye sahip çıkarken çevreye zarar verilmesi doğru değil. Basın açıklaması bitmiş orada beklemenin nedeni ne olabilir? Müvekkilim gaz kullanmadığını söylüyor beraatını istiyorum."
Çevik Kuvvet polislerinden Sanık Sinan Eyüpoğlu, “Bayburt Çevik gurubundan görevli olarak geldim. Miting meydanında görevliydik. Karşı tarafta sesler duyduk, anonslarla dağılmaları istendi. Hala biz miting alanındaydık. Daha sonrasında ambulanslar geçmeye başladı. Başbakan miting alanına geldi. Metin Lokumcu’nun ölüm anonsunu duyduk. Kalabalık çoğaldı meydana geldim. Meydanda gaz kullandım lakin Metin Lokumcu’yu görmedim. Tanımam da. 4-5 kapsül kullandım. Cumhuriyet Meydanı'nda çevik kuvvet amirleri talimat vermişti. İsimlerini hatırlamıyorum. İlk müdahalede ben gaz kullanmadım daha sonra kullandım. Bayburt’tan 20 kişi gelmiştik. Beraatımı istiyorum" dedi. Sanık avukatı da müvekkilinin Metin Lokumcu’nun ölümünden sonra gaz kullandığını ve beraatını istedi.
Çevik Kuvvet polislerinden Sanık Recep Aydın, "Erzurum Çevik Kuvvet’teydim. Dış görevi nedeniyle Hopa’ya geldim. Önce yol üzerindeydim inşaattaki pankartların inmesi için talimat geldi. Bizim amir gaz kullanma talimatı verdi. Yakın mesafede gaz kullandım" dedi.
Aydın, mahkeme heyetinin "Metin Lokumcu’nun olduğu alana gaz kullandın mı" sorusuna “hatırlamıyorum olaylardan sonra kullandım” diye yanıt verdi.
Metin Lokumcu’nun ailesi ise duruşmada, sanıklardan şikayetçi olduklarını söyledi.
Duruşma savcısı, dinlenemeyen sanıkların bir sonraki duruşmada dinlenmesi için gerekli yazışmaların yapılmasını talep etti.
Avukat Meriç Eyüboğlu, sanıkların tümünün dinlenmediğini, Muhsin Armağan’ın ve 3 kişinin de gelmesinin gerektiğini belirtti. Eyüboğlu, "Gelmeyen bu sanıkların tutuklanmasını talep ediyoruz. Temel talebimiz 4 sanık içini en azından 2’si tutuklanmalı. Sanıkların huzurda olmaya devam etmeleri gerekmektedir" dedi.
Avukat Sercan Aran ise şöyle konuştu:
Dünden beri sanıkların hikâyesini dinledik. Birtakım görüntüleri sunduk ve görüntüleri sunmaya devam edeceğiz. Bu yüzden de sanıkların davada hızlıca uzaklaşma isteklerinin taleplerinin reddini istiyoruz. Diğer 4 sanık gelirlerse tanıkları var ve teşhis olacaktır. O yüzden tanıkların olduğu yerde sanıkların olmaması hata olacaktır. Lokumcu ailesinin 10 yıldır mücadelesi devam ediyor. Mahkeme kaçırıldı. İki gündür buradayız, Lokumcu’nun dostları burada, herhangi bir kötü üslubumuz oldu mu? Hayır. O yüzden Hopa için bir güvenlik zafiyeti durumu yoktur. Bu yüzden de davanın kaçırıldığı görüşündeyiz.
Kararını açıklayan mahkeme heyeti, ifadesi alınan sanıkları duruşmalardan vareste tutularak bir sonraki duruşmada katılmayan sanıkların katılmasına, tanıkların dinlenmesine karar verdi. Mahkeme duruşmayı 18 Şubat'a bıraktı.