MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, son dönemde cezaevlerindeki hasta mahkûmların durumuna ilişkin yaptığı açıklamalarla gündeme geldi. Yıldız, "İyileşinceye kadar infazın geri bırakılması" önerisinin Abdullah Öcalan ile ilgisi olmadığına dair açıklamalar yaptı. Yıldız, bu çağrıyı daha önce de 2022, 2023 ve 2024 Adalet Bakanlığı bütçe görüşmelerinde, komisyonlarda ve kanun tekliflerinde dile getirdiğini belirterek, sözlerinin yeni olmadığını vurguladı. Bu önerisinin arkasında evrensel hukuk ilkelerinin bulunduğunu söyleyen Yıldız, "Yeni bir şey değil, evrensel hukuktan bahsediyorum" ifadelerini kullandı.
Yıldız, hasta mahkûmların cezaevinde tedavi edilmeyecek kadar kötü durumda olmaları durumunda, infazlarının geri bırakılmasının insan hakları açısından önemli olduğunu belirtti. Bununla birlikte, Abdullah Öcalan’ın bu haktan faydalanabilmesi için belirli şartların yerine getirilmesi gerektiğini söyledi. Yıldız, Öcalan’ın bu hakkı kullanabilmesi için, Adli Tıp Kurumu’ndan, onun tedaviye ihtiyacı olduğunu ve mahkûmiyetin devamının sağlık açısından bir tehdit oluşturduğunu belirten bir rapor alınması gerektiğini ifade etti. Yıldız, "O rapor varsa, Ahmet de olur, Mehmet de olur" diyerek, bu durumun sadece Öcalan’a özgü olmadığını ve her hasta mahkûmun aynı hakka sahip olacağını vurguladı.
Feti Yıldız, açıklamalarının, "PKK lideri Abdullah Öcalan’ın cezaevinden çıkarılması için yeni bir formül arayışı" şeklinde yorumlanmasından duyduğu rahatsızlığı dile getirdi. Yıldız, açıklamalarının sadece evrensel hukuk ilkelerine dayalı bir öneri olduğunu ve Öcalan’ın durumunun bu önerinin bir parçası olmadığını yineledi. Bu konuda zaman zaman kamuoyunda çıkan "genel af" tartışmalarına da değindi. Yıldız, genel af gibi bir niyetinin olmadığını belirterek, Türkiye’de genel af için şartların mevcut olmadığını ifade etti.
Yıldız, cezaevlerindeki hasta mahkûmlarla ilgili bu tür taleplerin, sosyal medyada veya basında yanlış bir şekilde "genel af" olarak yorumlanmasının yanlış olduğunu söyledi. Ayrıca, Türkiye'deki cezaevlerinde kapasitenin üzerinde 83 binden fazla mahkûm bulunduğuna ve cezaevlerinin kapasitesinin çok fazla aşıldığına dikkat çekti. Yıldız, Türkiye’deki cezaevlerinin doluluk oranlarının çok yüksek olduğunu ve bu konuda insan haklarına saygılı bir yaklaşım gerektiğini ifade etti.
Son olarak, Yıldız, sözlerinin sadece cezaevindeki hasta mahkûmların durumu ile ilgili olduğunu ve evrensel hukuk ilkelerinin gereği olarak adaletin sağlanması gerektiğini vurguladı. Yıldız, bu önerilerini daha önce de birçok kez dile getirdiğini, ancak bu kez yanlış anlamalar sonucu sözlerinin başka yönlere çekildiğini belirterek, kamuoyunun doğru bilgiye sahip olması gerektiğini söyledi.