Cüneyt Ayral
Mine Kırıkkanat yazmış olduğu kitapların çoğu ile beni hep şaşırtmıştır. İyi bir gazetecidir, gözlemleri sağlamdır ve araştırmadan, enine boyuna irdelemeden yazmayı sevmez pek. Özellikle televizyon programlarında hayli hırçın ve “dediğim dedik''liği, onun bu araştıran yönünden kaynaklanır, çünkü bilmediği ve inanmadığı bir konuda konuşmayı da pek sevmez.
Sosyal medyada çok öne çıkarttığı "HİÇ KİMSE" adlı yeni kitabını göndermesini rica ettim, kırmamış göndermiş.
Elimde okumakta olduğum iki kitap var, ancak akşamın bir saati, şöyle kapağını açıp birkaç satır okuyayım, sonra diğer kitaplara dönerim diye düşündüm, çünkü bir kaç kitabı aynı anda okuma alışkanlığım var, genellikle hızlı okuma yapabildiğim için, bu durum beni hiç rahatsız etmiyor.
Kırmızı Kedi yayınlarından çıkan Mine Kırıkkanat’ın yeni kitabı "HİÇ KİMSE"yi okuyun! Ben birkaç sayfasını okuyayım dedim, kitabı elimden düşüremeden bitirdim, hem de hızlı okuma falan yapmadan, satır satır okuyarak...
Toplumsal hafızası hayli sönük olan bizleri çarpıcı gerçeklerle buluşturan yazar, yaşanmış bir olayı romanlaştırırken, edebiyatın izlencesinden kopmamayı da başarmış.
Bir gazeteci titizliği ile ele aldığı konu aslında edebiyat ile yüzleşemeyecek kadar gerçek ve yorucu bir konu olmasına karşın, yazar ustalığını konuşturmuş ve kitabı gerçek bir romanın tadında sunmayı başarmış, akıp giden, okundukça merak uyandıran, acımasızlıklarla dolu bir olayın öyküsünü anlatıyor Mine Kırıkkanat...
Ülkesindeki nükleer enerji santrallerinden en kısa zamanda kurtulmaya çalışan Fransa ile üç Kürt kadının Paris’te henüz açıklanamayan bir cinayete kurban gitmesi arasında nasıl bir ilişki kurulabilir? Çok zor diyebileceğiniz bu sorunun cevabını burada vermektense, ısrarla Mine Kırıkkanat’n yeni kitabını okumanızı önereceğim.
Paris, 22 Nisan 2016