Karamürsel ilçesinde yaşayan Zeynep Akın, 1980 yılında İsfendiyar Uçar tarafından evlatlık olarak alınıp nüfusuna kaydedildi. Üvey babası İsfendiyar Uçar ve üvey annesi Kamile Uçar ile yaşamına devam eden Zeynep Akın’ın hayatı, üvey annesinin 2004 yılında ölmesinin ardından değişti. 2005 yılında M.U. ile evlenen üvey baba, 2015 yılında hayatını kaybetti. Babasının ikinci eşinin, cenaze töreninde kendisini mezarlıktan kovmasından şüphelenen Zeynep Akın, veraset kontrolü yaptırdı. Yaptığı kontrollerde babasının ikinci eşi M.U.’nun babasının ölümünden 2 ay önce yaklaşık 2 milyon lira değerinde arsa ve gayrimenkulleri kendi üzerine aldığını öğrendi. Bunun üzerine Zeynep Akın’ın ‘Malları iade’ davası açmasına karşılık M.U. ve ailesi tarafından kendisine ‘Nüfustan sildirme’ davası açıldı. İlk olarak aile mahkemesinde görülen dava mahkeme heyetinin, ‘Evladı anne ve babası silebilir. Anne ve babanın dışında kimse evladı nüfustan silemez’ yönünde karar vermesiyle reddedildi. Yapılan itiraz üzerine Yargıtay, davanın bu kez davanın asliye hukuk mahkemesinde görülmesine karar verdi. Yaklaşık 5 yıldır süren davada mahkeme heyeti, ölen anne ve babanın Başiskele Yeniköy Mezarlığı’ndaki kabirlerinin açılıp DNA örneği alınmasına karar verdi.
'UZLAŞMAYI TEKLİF ETTİM, KABUL ETMEDİLER'
Üvey babasının ikinci eşi ve ailesiyle defalarca uzlaşmak istediğini ama bu teklifinin kabul edilmediğini belirten Zeynep Akın, “1980 yılında babam İsfendiyar Uçar ve annem Kamile Uçar tarafından evlat edinilmek için alınmışım. Daha sonra babamın ve annemin nüfusuna kaydedildim. Annem 2004 yılında vefat etti, annem vefat ettikten sonra babam ikinci evliliğini 2005 yılında yaptı. Babam da 2015 yılında hayatını kaybetti. Cenazesinde babamın ikinci eşinin beni cenazeden kovmasından şüphelendim ve araştırmaya başladım. Babam ölmeden 2 ay önce babamın mallarının hepsinin ikinci eşinin üzerine geçtiğini öğrendim. Daha sonra malların geri iadesi için dava açtım, bu davaya karşılık babamın ikinci eşi ve ailesi tarafından bana annemin ve babamın üzerinden silinmek için ‘Nüfustan silinme’ davası açıldı. Bu dava 5 yıldır devam ediyor. Ben bu süreç içerisinde uzlaşma teklif ettim ama uzlaşmayı kesinlikle kabul etmediler” dedi.
'DNA ÖRNEĞİ ALINMASINA KARAR VERİLDİ'
Mahkemenin yaklaşık 5 yıldır devam ettiğini söyleyen Zeynep Akın, “Bu dava ilk olarak aile mahkemesinde görülmeye başlandı ve aile mahkemesi ‘Evladı anne ve babası silebilir. Anne ve babanın dışında kimse evladı nüfustan silemez’ gerekçesiyle davayı reddetti. Babamın ikinci eşi ve ailesi tarafından karara itiraz edilince Yargıtay bu davanın aile mahkemesinde değil, asliye hukuk mahkemesinde görülmesine karar verdi. Dava yeniden başa alındı ve hakim 5 yıllık sürecin sonunda beyanlardan tatmin olmayıp, karşı tarafın dosyasında bulunan DNA talebine karşılık ölen üvey babamın ve üvey annemin mezarlarının açılıp DNA alınmasını talep etti. O yüzden mezarların açılmasına karar verdi. Anne ve babanın ölmesi, bu nedenle beyanlarının alınamayacak olması, benimle aile bağının bulunmadığını ispeti için DNA testi istendi” diye konuştu.
'MAL, MÜLK İÇİN BÖYLE BİR ŞEY YAPILMASI DOĞRU DEĞİL'
Mahkeme sonucunda adaletin yerini bulacağına inancının tam olduğunu ifade eden Zeynep Akın, şöyle konuştu: “Ben kesinlikle mezarların açılmasını istemiyorum, bu annemin ve babamın hatırasına hakarettir. Annem ve babam çocukları olmadığı için evlat özlemini benimle gidermişler ve onların sonu böyle olmamalıydı. Bu bana da haksızlık, onlara da haksızlık diye düşünüyorum. Bari öldükten sonra insanları rahat bıraksınlar. Mal, mülk için böyle bir şey yapılması doğru değil. Annemin ve babamın emeklerine yazık. Adaletin yerini bulacağına eminim.”