Söz konusu kararla ilgili dilekçede, mahkeme heyetinin tutumu, davranışları, işlem ve kararları nedeniyle esasa dair bir savunma yapmanın uygun bulunmadığı ifade edildi. Dilekçede "Bağımsız olmayan mahkeme huzurunda savunma yapmayacağız" denilirken, mahkeme heyetinin adil bir yargılama yapmamakta ısrar ettiği, tarafsız ve bağımsız bir görünüm vermeye özen bile göstermediği, bu dosyaya özgü özel bir ayrımcılıkla savunmanın bilgisi ve katılımı olmadan sık sık resen duruşma oturumları yaptığı vurgulandı.
"SAVUNMA YAPARAK ÖNCEDEN ALINMIŞ BİR KARARI MEŞRULAŞTIRMAK İSTEMİYORUZ"
Söz konusu dilekçede şu ifadelere yer verildi:
- "Önceki mahkeme heyetince son olarak 18 Şubat 2021 tarihine ertelenen duruşmanın, yeni mahkeme heyetince değiştirilerek belirlenmiş duruşma oturumundan önce altı ayrı duruşma yapılması suretiyle bir an önce mahkûmiyet hükmü kurmaya yönelik acelecilik ve etkinliği,
- Açık kanun hükmüne ve bu yöndeki istikrarlı Yargıtay içtihatlarına göre mutlak bozma nedeni sayılmasına karşın bozma ilamına karşı sanığın beyanlarını almadan bir an önce hüküm kurmakta ısrar etmesi, kanunda yazılı olduğu şekilde istinabe suretiyle sanığın beyanlarının alınmasına yönelik talepleri reddetmesi, bu dava ve yargılamayla ilgili olarak daha önce tutukluluk nedeniyle yaptığımız bireysel başvuruyu görüşerek yargılama konusu eylem olan haber nedeniyle sanık hakkında uygulanan tutuklama kararının kişi özgürlüğü ve güvenliği ile basın ve ifade özgürlüğü haklarını ihlal ettiği yönündeki Anayasa Mahkemesi kararını görmezden gelen yargılama pratiği,
- Anayasa, AİHS ve CMK’da açıkça belirtilen duruşma ve yargılamanın aleniyeti ilkesine aykırı olarak yargılamayı sürekli olarak kapalı ve gizli oturumlarla devam ettirmesi,
- Savunmayı yargılamada yalnızca göstermelik ve şekli bir figür olarak görmesi,
- Bağlantılı dosyada Enis Berberoğlu ile ilgili verilen Anayasa Mahkemesi'nin kararını dahi tanımayan hukuka aykırı işlemi,
Bu davaya ve sanığa yönelik olarak yargılama konusu haberin bedelini ödeyeceğine dair siyasi iradenin kamuoyuna duyurduğu beyan ve isteğinin bir mahkeme kararına dönüşmesi için gösterdiği çaba gibi hususlar dikkate alındığında 14. Ağır Ceza Mahkemesi huzurunda savunma yaparak önceden zaten belirlenmiş siyasi bir hükme hukuki meşruiyet kazandırma pratiğinin parçası olmak istemiyoruz."
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kamuoyunun denetiminden uzak, kapalı kapılar ardında yapılan yargılama yaptığı savunulan açıklamada, "Müvekkilimiz sanığın da bilgisi ve onayı doğrultusunda güvenimiz olmayan taraflı bir heyet karşısında savunma yapmayı uygun bulmadığımızı beyan ediyoruz" ifadeleri kullanıldı.