Facebook’ta yıllar önceki karikatür ve mizah ağırlıklı paylaşımları nedeniyle “Cumhurbaşkanına Hakaret” başlığı altında başlatılan bir soruşturma yüzünden geçen yıl Vatan Emniyet’te ifade veren, mizaha ve mizah edebiyatına 41 yıldır emek veren, mizah yazarı-karikatürcü-şair-mizah tarihi araştırmacısı Cihan Demirci’ye bu ifadenin üzerinden 9.5 ay gibi bir süre geçtikten sonra hakkında dava açıldığı bilgisi gelmişti. Kendini “Mizah emekçisi” olarak gören Cihan Demirci’nin ilk duruşması Kartal’daki Anadolu 26. Asliye Ceza Mahkemesinde gerçekleşti.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti başkanı Turgay Olcayto ve TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş ile Türkiye Yazarlar Sendikası 2. Başkanı Nalan Çelik de orada bulunarak sivil toplum örgütleri adına Cihan Demirci’ye destek verdiler. Davanın ilk celsesinde savunmasını yapan Cihan Demirci ve söz alan Cihan Demirci’nin avukatları; Fikret İlkiz ve Meral Onat, zaten dava aşamasına gelmemesi gereken “Zaman aşımı”na giren Sosyal Medya paylaşımları yüzünden açılan bu davanın kendi içindeki çelişkisini ve bu paylaşımların hakaretle hiçbir ilişkisi olmadığını, karikatürün ve mizahın bir eleştiri sanatı olduğunu ve eleştirilerin ifade özgürlüğü sınırları içinde yapıldığını vurguladılar.
Cihan Demirci, dava sonrasında yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Aslında kimseler pek bilmez ama 2019’da mizah ve karikatür yayıncılığının 150. yılındayız ve 150. yılda şu uğraştığımız işlere bir bakın!.. Ömrünü mizaha adamış biriyim. 41 yıllık mizahçıyım, yazar-çizerim, mizah yoluyla sadece eleştiri yaparım, asla hakaret etmem!.. 41 yıl boyunca gelmiş-geçmiş nice siyasileri eleştiren yazılar yazdım, karikatürler çizdim ama hayatımda ilk kez böyle bir şey başıma geldi. Zaten uzunca bir süredir basının ve medyanın uzağında bırakılmış insanlarız. Siyasi mizah kitaplarımızı bile uzun yıllardır yayınlayamaz haldeyiz.
“Başbakan”lık dönemine ait yani dava başlığına bile uymuyordu!
Son yıllarda zaten tek yapabildiğimiz sosyal medyadaki paylaşımlardı. Mizah ve mizahçı akla seslenir, sözcüklerle oynar, biz Oğuz Aral’ın tedrisatından geçmiş mizahçılarız, hakaretle işimiz olmaz. Üstelik dava dosyasında yer alan bu paylaşımların yüzde 90’ından fazlası çok uzun yıllar öncesine; “Başbakan”lık dönemine ait yani dava başlığına bile uymuyordu!.. Aslında polis ifadesinden sonra takipsizlik verilmesi gereken bir soruşturma dava aşamasına bile gelmemeliydi.
'İfade özgürlüğünün artık suç sayılmayacağı bir ülkede yaşamak istiyorum'
Ben 14 aya yaklaşan bu anlamsız süreçte ciddi bir gerginlik yaşadım, zaten bozuk olan sağlığım daha da bozuldu, yani bu zorlama davayla bana zaten 14 aylık bir ceza verilmiş oldu ama iddia makamının duruşmaya katılmadığı ilk celsedeki beraat kararıyla hayata adeta yeniden dönmüş oldum!.. 10 Ekim benim için artık unutulmaz bir gündür. Sonuçta kazanan ben değilim, kazanan mizah ve karikatürün ifade özgürlüğüdür. Dilerim bu tür davalarla artık insanların ömründen zaman çalınmasın!.. İfade özgürlüğünün artık suç sayılmayacağı bir ülkede yaşamak istiyorum, bu çok mu büyük bir hayal?..”